That's what matters tradutor Turco
571 parallel translation
You're here, that's all what matters.
Buradasın ya, önemli olan bu.
It's not what she says that matters, but why she says it.
Önemli olan ne söylediği değil, bunu neden söylediği.
Mrs. Upjohn is perfectly satisfied with Dr. Hackenbush, and that's what matters.
Bn. Upjohn, Dr. Hackenbush'tan son derece memnun, önemli olan da bu.
That's what matters.
Önemli olan da bu.
that's what really matters.
Bütün mesele bu.
Somehow, don't you think... it's what we are in here that matters?
Yüreğimizde ne olduğumuzun daha önemli olduğunu düşünmüyor musunuz?
Just so he does. That's what matters.
Onun uyuması lazım, benim değil.
What matters to me is that my compatriots won a battle today in a place called Custoza, when I know that they are going to lose the war. And not just the war.
Benim için önemli olan Custoza'da yurttaşlarımın bugün yaşanan savaşı kaybedeceklerini bildiğim halde kazanmış olmalarıdır.
- Not much. But I did my duty, because that's what matters :
Ama görevimi yaptım, çünkü önemli olan buydu.
It isn't what's on-stage that matters.
Sahnelenen oyun önemsizdir.
What matters is that you use such men to censure me for saving my men's lives by sifting through your garbage heap.
Sorun olan, adamlarım açlıktan ölmesin diye çöp yığınlarınızı karıştırdığımız için beni beş paralık adamlara ezdirmeniz.
- You and I, that's what matters.
- Önemli olan tek şey, biziz.
That's what matters.
Mesele bu.
I want to live! That's what matters... living.
Yaşamak istiyorum ben, önemli olan bu ; yaşamak.
White rose of Mexico. Here I am and that's what matters.
Artık buradayım, önemli olan bu.
That's what you think, and nothing else matters.
Aklınız fikriniz bunda, başka hiçbir şeyin önemi yok.
- That's not what matters!
- Bundan değil, hangi konulardan!
What matters is that he's found it and is getting married.
Önemli olan, onu buldu ve evleniyor.
Tomorrow we work. That's what matters.
Yarın çalışıyorsun en önemlisi iş.
We've all kept this company going, and that's what matters.
Bu kumpanyayı hep birlikte yaşattık, bence önemli olan bu.
Because out here, it's what you got in your pocket that matters and on the inside, it's only what you are.
Çünkü dışarıda, cebinde ne olduğu önemlidir içerideyse senin ne olduğun.
That's what matters.
- oldu bitti. gerisinin önemi yok.
Alcohol is flowing and that's what matters
# Alkol akıyor Önemli olan da bu değil mi? #
What matters is that Bill Lowry ã n is the uneven, s is an n a man determined change from the old to the new or a world Besides the Imagination - ã
Bütün mesele, Bill Lowery'nin sıradan bir adam olmaması. O, bizden biri. Galip gelmeye kararlı bir adam.
That's what matters?
Yatakların yapıImamış olması kimin umurunda?
What matters to me is that you tried so hard.
Benim için önemli olan senin elinden geleni yapmış olman.
What matters is that we came to an agreement.
Önemli olan bir anlaşmaya varmış olmamız.
- They're coming, that's what matters.
- Geliyorlar, önemli olan da bu.
The resurrected Jesus will save the world and that's what matters.
Dirilen İsa dünyayı kurtaracak, önemli olan da bu.
That's what matters.
Önemli olan bu.
That's not important. What matters is who I'm with.
Önemli olan nerede değil, kiminle birlikte olduğum.
That sugar water really filled me up. What matters is that you two had a nice, nutritious meal.
Ah, beni mazur görün fakat dansda yanlış bir şey yok.
That's what matters to God.
Tanrı için sadece bu önemlidir.
It's gone. That's what matters.
Her şey bitti, önemli olan da bu.
Hey, it's not what I believe that matters, man.
Hey, mesele benim inanıp inanmamam değil dostum.
What matters is that I attacked a captain.
Asıl önemli olan, benim bir kaptana saldırmış olmam.
What matters is you acted on that day as a true Klingon.
Asıl önemli olan, o gün gerçek bir Klingonlu gibi davranmış olman.
What matters is that your mother's happy.
Önemli olan senin annenin mutlu olması.
Tell me, mom. What? What's all that matters?
Söylesene anne, bunların ne önemi var ki?
Only that matters is what's good for you and how you feel about each other.
Önemli olan senin için neyin iyi olduğu.
You have come back, and that's what matters.
Sen geri döndün. Önemli olan da bu.
What matters is that I didn't think it was funny. And as you well know, I've a healthy sense of humor.
Önemli olan, komik olmadığını düşünmem ve bildiğin gibi, espri anlayışım kuvvetlidir.
So what? It's what you do that really matters.
Gerçekten önemli olan ne yaptığındır.
If you can look in the mirror and say you've done a good job, that's what matters.
Aynaya bakıp iyi bir iş yaptığınızı söyleyebilmeniz yeterli.
That's what matters.
Bu önemli bir şey.
It's not what's on the outside that matters.
Aslında, mesele dışından görünen değil.
This is the part where you tell me... what matters is on the inside... and that inside of you there's a little dyke just like me.
Bu bölümde bana önemli olanın için olduğunu ve içinin benim gibi biraz karanlık olduğunu söylüyorsun.
What matters is that you have to penetrate into what, at every moment, it's about.
Önemli olan her anda neyin kastedildiğine derinlemesine nüfuz edebilmek.
It's not what I am that matters.
Önemli olan ne olduğum değil.
That's what matters.
Bu önemli.
Your name, how you look, the pieces of paper that you carry, none of it matters, because nothing can change what's inside here.
Adın, nasıl göründüğün, taşıdığın kağıtlar hiçbirinin önemi yok. Çünkü, burada içeride ne olduğunu kimse değiştiremez.
that's what i meant 145
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441
that's what i thought 979
that's what friends are for 62
that's what i'm talking about 742
that's what she said 296
that's what i want 288
that's what you think 208
that's what i do 333
that's what he said 357
that's what i'm saying 441