That's why i didn't tell you tradutor Turco
80 parallel translation
That's why I didn't tell you before.
Bu yüzden sana daha evvel söylemedim.
That's why I didn't want to tell you right away.
İşte bu yüzden o anda sana söylemek istemedim.
That's why I didn't tell you.
Bu yüzden sana söylemedim.
- That's why I didn't wanna tell you.
- Bu yüzden sana söylemek istemedim işte.
That's why I didn't tell you.
Bu yüzden size söylemedim.
That's why I didn't tell you!
Bu yüzden size söylemedim!
See? That's why I didn't want to tell you.
İşte bu yüzden sana anlatmak istemedim.
See, that's why I didn't want to tell you.
Gördün mü, işte bu yüzden söylemek istememiştim
I didn't know whom to tell. that's why I told you.
Kimden yardım isteyeceğimi bilemedim.
THAT'S WHY I DIDN'T TELL YOU!
Onun için söylemedim ya!
I want you to tell me why you did that, why you didn't wait for my cue.
Sana, neden sıramı bekleyip olmadığını niye bana söylemek istiyorum.
I know, that's why I didn't tell you.
- Biliyorum. Bu yüzden sana söylemedim.
♪ Toss it up in the air... ♪ that's why I didn't tell you she was coming.
* Ve havada döndür... * İşte bu yüzden onu işe aldığımı söylemedim.
I was worried about that, that's why I didn't tell you.
Bu konuda endişelendiğim için sana söylemedim.
That's your customer, why didn't you do what I tell ya, huh?
Bu senin müşterin! Neden sana söylediğimi yapmıyorsun?
That's exactly why I didn't want to tell you guys, and why he didn't tell uncle Patsy.
İşte bu yüzden size söylemek istemedim, O da Patsy amcaya bir şey söylemedi.
I didn't know how to tell you and that's why I didn't call you back, but I'm not ready.
Nasıl söyleyeceğimi bilemedim bu yüzden aramadım, daha hazır değilim.
You didn't really want to know, and that's why I didn't tell you.
Merak etmedin bile. İşte bu yüzden sana anlatmadım.
That's why I didn't tell you I saw him.
O yüzden gördüğümü söylemedim.
But that's why I didn't tell you.
İşte bu yüzden sana söylemedim.
You didn't tell when you had the chance. And I'm just wondering why, that's all.
Fırsatın olmasına rağmen bunu onlara söylemedin.
That's why I didn't tell you because I was afraid you'd do that.
Böyle yapacağını bildiğimden sana söylemedim.
See, I knew you'd say that. That's why I didn't tell you.
Böyle diyeceğini bildiğim için bunları sana söylemedim.
That's why I didn't tell you.
İşte bu yüzden sana söylemedim.
That's why I didn't tell you that he was an agent.
Bu yüzden sana ajan olduğunu söylemedi.
That's why I didn't tell you any of this sooner.
Bu yüzden daha önce sana bir şey söylemedim.
Yeah, that's why I didn't tell you.
Evet, bu yüzden sana söylemedim zaten.
That's why I didn't tell you.
O yüzden söylemedim.
- And that's exactly why I didn't tell you.
- İşte tam da bu yüzden size söylemedim.
Unless it's a rare Beatles bootleg, I don't know why he didn't just tell you what's on that tape.
Az bulunur bir Beatles kaydı değilse kasette ne olduğunu niye söylemediğini anlamıyorum.
Well, that's kinda the reason why I didn't tell you.
Bu yüzden size söylemedim.
That's why I didn't tell you.
Bu yüzden sana bahsetmemiştim.
That's why I didn't tell you yet.
İşte bu yüzden daha söylemedim.
See? That's why I didn't tell you.
İşte bu yüzden sana söylemedim.
That's why I didn't tell you.
Bu nedenle sana söylemedim.
I didn't accept the promotion That's why I didn't tell you
Terfiyi kabul etmediğim için sana söylemedim.
I know, that's exactly why he didn't wanna tell you, Mom, because he didn't wanna get you upset so...
Bu yüzden sana söylemek istemedi, anne, yani seni üzmek istemedi.
That's why I didn't tell you, okay?
Yeter.
Why didn't you tell me earlier oh my god! I watch porn also... and that's not all... those pansy songs that rahul sings?
Porno da izliyorum... bununla sınırlı da değil...
That's why I didn't tell you.
Bu yüzden sana bir şey söylemedim.
Listen, if that's why you didn't sign the divorce papers, I just wish you would tell me.
Dinle, eğer bu yüzden boşanma evraklarını imzalamadıysan bile sadece bana söylemiş olmanı dilerdim.
I care what you think, that's why I didn't tell you.
Senin ne düşündüğün önemli, o yüzden sana söyleyemedim zaten.
Right there, that's why I didn't want to tell you, because I knew you wouldn't approve of him.
İşte! İşte bu, bu yüzden sana söylemek istemdim, çünkü onu onaylamayacağını biliyordum.
That's exactly why I didn't tell you.
İşte bu yüzden sana söylemedim.
- And that's why I didn't tell you.
- Bu yüzden sana anlatmadım.
That's why I didn't tell you about Ethan.
Sana bunu söylemememin nedeni de buydu.
That's why I didn't tell you.
O yüzden sana söylemedim.
Didn't know how to tell you what I'd heard without explaining why I was in that patient's bathroom.
Neden hastanın tuvaletinde olduğumu söylemeden durumu nasıl açıklayacağımı bilemedim.
That's exactly why I didn't tell you the plan.
Tam da bu yüzden planı sana anlatmadım işte.
That's why I didn't tell you.
Zaten bu yüzden sana söylemedim.
That's why I didn't tell you.
- Bu yüzden anlatmadım.