The best in the world tradutor Turco
2,411 parallel translation
The best in the world.
Bu dünyanın en iyileri.
The astrophysics department's one of the best in the world.
Astrofizik departmanı dünyadaki en iyisi.
It's one of the best in the world when it comes to sciences.
Bilim-adamları geldiğinde Dünyanın en iyilerinden olacak.
Kenny Bostick, the best birder in the world.
Kenny Bostick, dünyanın en iyi kuşçusudur.
Looks like you'll be spending the weekend with the second best birder in the world.
Görünüşe bakılırsa güzel bir haftasonu seni bekliyor Dünyanın ikinci en iyi kuşçusuyla.
Yes... and you can boast of having the best skin in the world.
Evet. Ve dünyanın en iyi cildine sahip olmakla övünebilirsin.
The best camera experts in the world are right here in hollywood.
Zaten dünyanın en iyi kamera uzmanları burada, Hollywood'dadır.
I have the best life in the whole world.
Son derece güzel bir hayatım var.
His book, "The world needs religion as I shot in the head" was best seller.
"Kafamda Bir Deliğe İhtiyacım Olduğu Kadar, Dünyanın Dine İhtiyacı Var" adlı kitabı en çok satan kitaplardan biri oldu.
"To the two best guys in the world."
- Dünyanın en iyi iki insanına.
Tiffany, this is my nanny, Hobson, my best friend in the whole world.
Tiffany, bu benim bakıcım Hobson, hayattaki en iyi arkadaşım.
Garv was my third best friend in the world, and I shot him in the feet for being a bad listener.
Garv dünyadaki en iyi 3. dostumdur ama beni iyi dinlemediği için bacağından vurdum.
You're my eighth best friend in the world, and you stole from me.
Sen dünyadaki en iyi 8. arkadaşımsın ve bana kazık attın.
It is the best job in the world.
Bu, dünyanın en iyi işi.
Kathy's like the best waitress in the world.
Kathy dünyanın en iyi garsonudur.
" Congratulations to the best waitress in the world.
" Dünyanın en iyi garsonuna tebrikler.
Many years ago, my father told me, [snoring] that being Santa is the best job in the world.
Yıllar önce babam bana dedi ki, [horultu] Noel Baba olmak dünyadaki en iyi iştir.
And four, Danny, this is the best special forces regiment in the world.
Dördüncüsü de Danny : Dünyadaki en iyi özel birlikten bahsediyoruz.
He's the best musician in the world!
- O dünyanın en iyi müzisyeni!
It's the best job in the world.
Dünyadaki en iyi iş.
He is the best father in the world, and he loves me, and he would do anything for me, and he wouldn't care if I went and had sex with the whole English department.
- Dünyanın en iyi babası ve beni çok seviyor ayrıca gidip tüm İngilizce bölümündekilerle ilişkiye girdiğimi umursamadan benim için herşeyi yapabilir.
Whereas I could have been in orbit with the best band in the world.
Oysa ki dünyadaki en iyi grupta çalıyor olabilirdim.
The best known statin drug, Lipitor, is the most prescribed drug ever in the world.
En iyi bilinen kolesterol ilacı Lipitor, dünyadaki gelmiş geçmiş en çok yazılan ilaç.
Nick is my very best friend in the entire world.
Nick benim dünyadaki en iyi arkadaşım Bunu biliyorum.
WEST : Best driver in the world.
Dünyanın en iyi sürücüsü.
But nothing is invincible. We moved inaccessible documents prohibited countries, looking dragon oil the best of all oils. And all the lights in our world burn this oil praising our victories.
vahşi barbarların yasak topraklarına kadar devam ettik ejderha avlamak için bütün yağların en tatlısı ve tüm dünyada zaferimizi haykırarak yanacak
Now, without further ado, I present my client, who prefers to be called "Prince." Here it is, your dream team. The best lawyers around the world... are in Sydney for this trial.
Buyrun.. rüya takımınız Hepsi de çok iyidir işinde
The best, the brightest, the smartest lawyers in the world.
Ve en pahalı
You are not the best law firm in the world? - He also tricked them to pay?
Sayın hakim o deli değil
Is it really that big of a deal that I want this to be the best show in the world?
Bunun dünyadaki en iyi gösteri olmasını istemem çok mu abartı yani?
That guy back in the diner you were hugging... he's like the best sponsor in the world.
Restoranda sarıldığın adamı diyorum. Dünyadaki en iyi destekçidir.
your convenient other parts. Best excuse in the world for fucking up.
Çünkü kapatamıyorum eşek oğlu eşeği.
Well... if there's a clear shot to be had, only the best sniper in the world would be able to pull it off.
Eğer ateş edilebiliyorsa sadece dünyanın en iyi keskin nişancı, bunun üstesinden gelebilir.
What I need is your advice on how to tell Michelle that she has the option of going to one of the best universities in the world.
Ona dünyanın en iyi üniversitelerinden birine girme şansı olduğunu nasıl söyleyeceğim konusunda tavsiyene ihtiyacım var.
I mean, you have the best kid in the world and you treated her like a common criminal.
Dünyadaki en düzgün evlada sahipsin. - Ama sıradan bir suçlu gibi davrandın ona.
Best bro in the world, everybody, Sittin'right there.
Millet, dünyanın en iyi kankası tam burada oturuyor.
This job is tough but I work with some of the best guys in the world.
Bu zor bir iş, ama dünya'nın en iyi birkaç adamıyla çalışıyorum.
Best people in the world.
Dünyanın en iyi insanları.
I know I haven't been the best mother in the world...
Çok iyi bir anne olamadığımı biliyorum.
I know I probably wasn't the best father in the world,
Dünyadaki en iyi baba olmadığımı biliyorum.
I want you to selfishly take the best sweatshirt in the world.
Senin bencilce dünyadaki en iyi eşofman üstünü almanı istiyorum.
Best boyfriend in the world, ladies... right here.
Dünyanın en iyi erkek arkadaşı hanımlar. "İşte burada"
You know, it's definitely the best city in Indiana, probably America, possibly the world.
Bilirsin, kesinlikle Indiana'daki en iyi şehir, büyük ihtimalle Amerika'daki, muhtemelen dünyadaki.
It's got the best food in the world and you're eating a chalupa?
Dünyanın en güzel yemekleri burada.
Harder than creating the best-est show in the world?
Dünyadaki en en iyi şovu yaratmaktan daha mı zor?
My daughter is the best mother in the world,
Benim kızım dünyanın en iyi annesidir.
You've got the time and effort to put in, the right crew, this is the best backcountry park in the world.
Doğru ekiple yeterince zaman ve çaba harcamanız durumunda burası dünyadaki en iyi taşra parkıdır.
You're my best friend in the whole world.
Bu dünyadaki en iyi arkadaşım sensin.
She's my best friend in the whole world.
O benim bu dünyadaki en iyi arkadaşım.
You're the best trainer in the world.
Dünyadaki en iyi antrenör sensin.
When I get more of them, I want to rebuild them and become the best Blader in the world
Daha çoğuna sahip olursam onları yeniden birleştirip, dünyadaki en iyi Blader olacağım.