The last thing i remember tradutor Turco
356 parallel translation
The last thing I remember...
En son hatırladığım şey...
The last thing I remember was reaching for the pill, and I was fast asleep.
Son hatırladığım şey hapı almaya uzandığım ve derin uykuya dalıvermişim.
The last thing I remember... is standing in front of a tattoo parlor...
Son hatırladığım şey kendimi bir dövmecinin kapısında bulduğumdu.
The last thing I remember was being in the ship, the doors opening and then, well, then you came.
Son hatırladığım şey : Gemideydim ve kapılar kendiliğinden açıldı ve sonra siz karşıma çıktınız.
The last thing I remember,
- Hatırladım son şey...
Hey, man. The last thing I remember, we was being detained by the M.P.s.
Son hatırladığım şey, askeri polisler tarafından tutulduğumuzdu.
About the last thing I remember... was Sean... just before these Visitors grabbed me.
Hatırladığım son şey... Ziyaretçiler beni yakalamadan önce Sean'ı gördüğüm.
The last thing I remember was I was shot.
Son hatırladığım şey vurulduğum.
i swear... i... the last thing i remember was being... asleep in my cabin.
Yemin ederim ki.. Hatırladığım son şey.... kamaramda uyuduğumdu.
I bent ofer to retriefe it. The last thing I remember, I was in the water.
Onu almak için eğildim ve en son hatırladığım şey kendimi suyun içinde bulduğumdu.
The last thing I remember was playing music in a club, and the next minute, this.
Son hatırladığım şey, bir kulüpte şarkı söylediğimdi, birden buraya geldim.
The last thing I remember you saying to me... was that I was an imperialist pig... personally responsible for the war, the spread of poverty, racism.
Bana söylediğini hatırladığım son şey... emperyalist bir domuz olduğum... savaştan, fakirliğin yayılmasından, ırkçılıktan kişisel olarak sorumlu olduğumdu.
The last thing I remember is Philip inviting me to your house for dinner.
Hatırladığım en son şey, Philip'in beni size akşam yemeğine çağırmasıydı.
The last thing I remember was leaving the lab.
Hatırladığım en son şey laboratuvardan ayrılışımdı.
The last thing I remember was of passing sur Vron.
Son hatırladığım şey, Vron'dan geçişimiz.
That's the last thing I remember.
Hatırladığım son şey bu.
The last thing I remember is hurtling toward that cruiser.
Hatırladığım son şey, kruvazöre doğru gidişim.
- The last thing I remember...
- En son hatırladığım şey...
The last thing I remember, we were beginning to transport.
Hatırladığım son şey, Işınlanmaya başlamıştık.
The last thing I remember was returning to my quarters.
Hatırladığım son şey, kamarama dönüyor olduğum.
- No idea. The last thing I remember is someone shouting out : "Shake your money maker!"
Son hatırladığım birinin "Malı göster!" diye bağırdığıydı.
The last thing I remember is collapsing the wormhole.
Hatırladığım son şey, solucan deliğini çökertmemiz.
The last thing I remember is being shot by some Jem'Hadar soldier.
Benim hatırladığım son şey, Jem'Hadar askerleri tarafından vurulmam.
The last thing I remember was Father taking the shuttle in for an emergency landing.
Hatırladığım son şey babamın mekikle acil iniş yapmaya çalışması.
The last thing I remember was piloting a shuttlecraft on my way back to Voyager.
Son hatırladığım şey, Voyager'a dönmek üzere bir mekiğe, pilotluk yaptığım.
The last thing I remember hearing was Captain Janeway's com voice.
Son hatırladığım şey Kaptan Janeway'in iletişimden gelen sesiydi.
The last thing I remember is launching the escape pods.
En son hatırladığım şey, kaçış mekikleri fırlatılıyordu.
The last thing I remember was... that woman, standing over me... my own blood covering her sword.
Hatırladığım en son şey... o kadın, tepemde duruyordu... benim kendi kanım kılıcını kaplamıştı.
The last thing I remember is lying on the field of battle at Camlann.
Hatırladığım son şey Camlan'daki savaş alanında yerde yattığımdı.
The last thing I remember is appearing here a little while ago.
Hatırladığım son şey biraz önce burada belirdiğim.
The last thing I remember was sitting in the runabout.
Hatırladığım son şey Mekikte oturduğum.
It's the last thing I remember before I awoke on the ship coming here.
Buraya gelen gemide uyanmadan önce hatırladığım son şey bu.
The last thing I remember is feeling very drowsy and tired... then I can't remember anything at all after that.
Hatırladığım son şey çok yorgun ve uykulu hissettiğim. Sonrasını hiç hatırlamıyorum.
I gave the order to abandon ship and the last thing I remember is a console exploding in my face.
Gemiyi terk etme emri verdim ve hatırladığım son şey konsolun yüzüme patladığı.
The last thing I remember, I was bandaging a soldier's head wound, then I felt a sharp pain, and then the next thing I know I was floating, surrounded by whitelighters.
Son hatırladığım şey, bir askerin yarasını bandajlıyordum, sonra keskin bir acı hissettim, ve sonra bildiğim yüzüyor gibiydim, etrafım beyazışıklarla sarılmıştı.
That's the last thing that I remember.
Hatırladıklarım oraya kadar.
No matter how hard I try, I can't remember a thing I've done in that office over the last thirty years.
Ne kadar uğraşırsam uğraşayaım o ofiste son otuz yıl içerisinde yaptığım tek bir şeyi bile hatırlayamıyorum.
But just remember, if it's the last thing I do... no matter what happens about this Commie setup, I'm gonna see that ya get it.
Ama unutma, bu Komi meselesi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın... Yapacağım son şey olsa da seni içeri atacağım.
As long as you live, remember the last thing you heard outta me was I love you.
Yaşadığın sürece, benden duyduğun son sözün bu olduğunu hatırla : Seni seviyorum.
Yes, I remember another peculiar thing that happened on the 1st of May... but last year.
Evet 1 Mayıs'a özgü bir şeyler hatırlıyorum... ama o geçen yıldı.
The only thing I remember clearly is that I was then convinced that my father was responsible for the sadness that embittered the last years of my mother's life.
Açıkça hatırladığım tek şey, annemi son yıllarında acıya boğan hüzünlerin tek sebebinin babam olduğuna kanaat getirmemdir.
Last thing I remember just Before I was getting on the
Ben uçağa binmiştim, sen daha küçücüktün...
I remember the last thing that you've got a date set up, it's a great girl...
En son çıktığım kızı hatırlıyorum. Harika biriydi.
Last thing I remember, I was standing behind the bar.
Neredeyim ben? Son hatırladığım şey barın arkasında durduğumdu.
What happened? The last thing I remember was jumping off a cliff.
Hatırladığım son şey, bir uçurumdan atlamak.
The last thing I really remember clearly was being near the elevators and getting sprayed by one of those rats.
Çok net olarak son hatırladığım şey asansörün yakınlarındaydım ve o farelerden biri tarafından spreylendim.
The last thing that I remember, I was on the "White Star" and my time stabilizer was hit and suddenly I was here.
Hatırladığım son şey Ak Yıldız'da olduğum ve dengeleyicimin vurulmuş olması. Kendimi burada buldum.
Last thing I remember, this fat lady rom across the aisle comes barreling down the chute after me like a polyester avalanche!
Hatırladığım son şey, şişman bir kadının arkamdan polyester bir çığ gibi yuvarlanması oldu. Aman Tanrım.
And I remember the last thing that I thought was... I'm going to die now.
Aklıma gelen son düşünce ölmekte olduğumdu.
What matters is, I'll be the last thing you remember.
Önemli olan, artık son hatırladığın şey ben olacağım.
Last thing I remember, I was dumping Ferguson in the trunk.
Hatırladığım son şey, Ferguson'u bagaja attığım.