The last time i saw her tradutor Turco
257 parallel translation
- That was the last time I saw her in Chicago.
- Chicago'da onu son kez o zaman gördüm.
I believe that was rightly the last time I saw her.
Sanırım onu en son kesin olarak o zaman gördüm.
Yes, though she was considerably younger the last time I saw her.
Evet, gerçi onu en son gördüğümde oldukça küçüktü.
That's the last time I saw her.
Onu son görüşüm oldu.
The last time I saw her, she was dancing with John Mayhew.
Son gördüğümde John Mayhew ile dans ediyordu.
The last time I saw her, she came up to my knees, but look at her now.
Onu en son gördüğümde, boyu dizime geliyordu ama bir de, şimdi bakın.
The last time I saw her she tried to have me committed to a mental asylum.
Onu son gördüğümde beni bir akıl hastanesine yatırmaya kalkıştı.
The last time I saw her was so!
Son gördüğümde şu kadarcıktın!
Well, she was doped the last time I saw her.
Son gördüğümde ilaç verilmişti- -
Well, I won't bend your ear any more, Lieutenant, but the last time I saw her was, um, last Friday.
Sizi daha fazla sıkmayacağım Teğmen. Ama onu en son, cuma görmüştüm.
the last time i saw her, she was giving away my pizza.
- Bilmiyorum. En son gördüğümde benim pizzamı başkasına veriyordu!
I don't remember the last time I saw her.
Onu en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.
The last time I saw her...
Onu son gördüğümde...
The last time I saw her, she was wearing...
Son gördüğümde, o...
The last time I saw her she was naked.
Onu son gördüğümde çıplaktı.
So, um... Yeah, and then I didn't see her again. That was the last time I saw her.
Böylece evet sonra onu bir daha görmedim, bu Suzanne'i son görüşümdü.
The last time I saw her was when she was at that clinic.
Onu en son gördüğümde klinikteydi.
It's funny. The last time I saw her, she was a child. Only 17 when we fell in love and married.
Bu komik, onu... onu en son, bir çocuktu... aşık olduğumuz ve evlendiğimiz zaman sadece on yediydi.
That's the last time I saw her.
Onu en son, o zaman gördüm.
That was the last time I saw her.
Bu onu son görüşümdü.
The last time I saw her, she was at a mini-mart in the Castro, headed for her rental car.
Onu en son gördüğümde, Castro'daki mini marketteydi, araba kiralamaya doğru gitti.
And the last time I saw her...
Bense onu son gördüğümde...
The last time I saw her, she was on a train for Messina.
Onu son gördüğümde Messina trenine biniyordu.
She had just got married and come... and it was also the last time I saw her happy... because her husband had to leave that very night... due to some tension at the border, and he was an Airforce pilot.
Yeni evlenmişti. Ve onu mutlu gördüğüm son andı. Çünkü kocası onu o gece bırakıp göreve gitti.
The last time I saw her, she was heading up here to see you.
Onu en son gördüğümde seni görmeye geliyordu.
My wife was alive the last time I saw her.
Hepsi bu. Karımı, son gördüğümde yaşıyordu.
The last time I saw her, she had a spike through her chin.
Onu son gördüğüme çenesinde bir halka vardı.
That was the last time I saw her, more than six months ago.
Onu son kez altı ay önce görmüştüm.
The last time I saw her, okay.
Son gördüğümde iyiydi.
The last time I saw her, she was fine.
Son gördüğümde iyiydi.
- I was thinking about my mother. I was thinking about the last time I saw her, before he...
Onu gördüğüm son zamanı düşünüyordum ta ki baban...
That's the last time I saw her.
En son o zaman gördüm.
- That's the last time I saw her.
- Onu en son o zaman gördüm.
She looks a lot different than the last time I saw her, she... - She's gotten older.
Son gördüğümden beri çok değişmiş büyümüş.
The last time I saw her she was.
Onu son gördüğümde yaşıyordu.
The last time I saw her she tried to throttle me.
En son gördüğümde boğazıma sarıldı.
That's the last time I saw her before he put her away.
Onu hastaneye götürmeden önce en son o zaman gördüm.
She wasn't feeling very well when I saw her the last time.
Son görüşümde çok iyi durumda değildi.
You know, the last time I saw Chris, I was quite worried about her.
Chris'i son gördüğümde onun için endişelenmiştim.
The last time I saw you with her... you looked like a couple.
Seni Catherine'le en son gördüğümde... Bir çift gibi görünüyordunuz.
Last time I saw her, she expressed some doubts, but then she has the kids to keep her company.
Onu son gördüğümde, bazı kuşkularından söz etti... ama çocuklarla birarada olmak zorunda.
The last time I saw my mother she was in her workroom making pottery.
Annemi son gördüğümde çalışma odasında çanak çömlek yapıyordu.
Last time I saw her, she was racing toward her Mercedes, emitting a high-pitched shriek that caused the wedding doves to attack one another.
Onu en son arabasına doğru koşarken gördüm. Tiz bir çığlık attı, tüm kumrular birbirine saldırdı.
Last time I saw her, Ms Asakawa asked me about the video.
Onu son gördüğümde bana videoyu sordu.
Her father had been transferred and that was the last time that I saw her.
Babasının tayini çıktı ve onu en son orada gördüm.
Every time she disappeared I thought it ´ d be the last time I ever saw her.
Her zaman ortadan kaybolurdu. Onu her görüşümde, bunun son olduğunu düşünürdüm.
And that was the last time I ever saw her.
Bu onu son görüşüm oldu.
I saw her a first, last, and all of the time, as a victim eternal and predestined.
Ben onu ilk, son ve her defasında, bir kurban olarak gördüm, daimi ve kaderi çizilmiş.
No. That last time I saw her was yesterday when she just dropped by with Hilda and Artie, and I was trying to get the kids upstairs.
Hayır, en son dün gördüğümde Hilda ve Artie ile geldi, çocukları yukarıya çıkarmaya çalışıyordum.
Last time I saw her, she was beating the will to live out of our nation's representatives.
En son onu gördüğümde ulusun temsilcilerinin tepesine binmişti.
And that was the last time I ever saw her.
Onu en son o zaman gördüm.