The more i thought about it tradutor Turco
81 parallel translation
The more I thought about it, the less I liked it.
Düşündükçe, canım daha da sıkılıyor.
The more I thought about it, the more I wanted you dead.
O konuyu düşündükçe hep senin ölmeni istedim.
The more I thought about it, the more it seemed that the answers had to be there.
Üzerinde ne kadar düşünürsem düşüneyim cevapların orada olduğundan emindim.
Hercules... You know, the more I thought about it, the more I think you're making a big mistake.
Hercules, biliyorsun, üzerinde düşündükçe...
YOU DID? THE MORE I THOUGHT ABOUT IT, THE MORE I REALIZED WE DIDN'T REALLY HAVE THAT MUCH IN COMMON.
Biraz düşündüm de o kadar da ortak yanımız olmadığını anladım.
The more I thought about it the more I realized I should blow my brains out and end it all.
Düşündükçe beynimi dağıtıp buna bir son vermem gerektiğini daha iyi anladım.
Because the more I thought about it, the more I realized I don't think marriage is necessarily the right path for you.
Düşündükçe evliliğin senin için... ... doğru yol olmadığına inanıyorum.
But the more I thought about it, well... A foolish old man's last gesture... of redemption maybe?
Sonra düşündüm de... bu aptal bir adamın gözlerindeki... son geri almaydı.
And the more I thought about it, the more I realized...
Ve bu konuda düşündükçe daha da farkına vardım ki...
Funny'cause the more I thought about it, the more... normal sex just kinda seemed like.. Y'know, bad sex!
Komik çünkü bunu düşündükçe, normal seks kötü seks gibi geldi.
But the more I thought about it, the more I knew nothing I could say would make her anger go away.
Ama daha çok düşündüğüm söyleyeceğim hiçbir şeyin öfkesine engel olamayacağıydı.
At first, I was ready to dismiss Zelenka's screwup as just gross incompetence, but the more I thought about it, the more I thought it didn't make sense, even for him.
İlk başta, Zelenka'nın tahammül edilemez beceriksizliğini unutacaktım, ama sonra bunun hakkında düşündükçe, daha da saçma gelmeye başladı, onun için bile.
- The more I thought about it...
- Kızımı düşündüğümden daha fazla...
The more I thought about it, the more I realized she was right.
Düşündükçe, onun haklı olduğunu fark ettim.
The more I thought about it, the more it pissed me off.
Düşündükçe, daha çok canımı sıktı.
The more I thought about it, the more I realized it's not a big deal.
Bunun hakkında düşündükçe çok da büyük bir şey olmadığını fark ediyorum.
I know, but it was so sad, and the more I thought about it, it seemed crazy that someone could cheat on a dead person.
Biliyorum ama çok üzgün görünüyordu. Ölü birinin aldatılabileceği fikri düşündükçe daha da saçma geldi.
But you know what? The more I thought about it, you know, the more I realized I don't even know if I really love turkey or just the idea of turkey, you know, how it sort of completes the picture
Ama bu konuyu düşündükçe gerçekte hindiyi mi yoksa hindi fikrini mi seviyorum diye çelişkiye düştüğümü fark ettim.
And the more I thought about it, the less crazy it got.
Ama üzerinde düşündükçe, o kadar da çılgın değil gibi geldi.
But the more I thought about it, the more I realized,
Daha çok düşündükçe, daha iyi anladım.
Tried to run the paper. - Thought he knew more about it than I did.
- Benden fazla bildiğini sanıyordu.
I've thought so much about it... and the more I think about it, the less I can remember.
Bunu düşünüp durdum ve ne kadar düşünürsem o kadar az hatırlıyorum.
I attributed this to the old cause, engine trouble, and thought no more about it, except to wonder how long we'd be adrift this time.
Bunu motor problemine bağladım ve bu kez ne kadar sürükleneceğimiz dışında o konuya kafa yormadım.
I don't quite know how to say it... but there's a mature quality about her that's disturbing in a child... and my husband and I thought that a school like yours... where you believe in discipline and the old-fashioned virtues... might perhaps teach her to be more of a child.
Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum bir çocuk için rahatsızlık verecek kadar olgun tavırları var. Kocam ve ben, okulunuz gibi disiplin ve geleneksel ahlak kurallarına önem veren bir yerin ona biraz daha çocuk olmayı öğretmesi gerektiğini düşünüyoruz.
I thought about it, but the more I looked at him and the other guy, the less I knew who was the bad guy and who was the good guy.
Ben de düşündüm bir ona bir de öteki herife baktıkça hangisi kötü, hangisi iyiydi bilemedim. Anladın mı? - Ne yaptın sonra?
Under the circumstances, I thought that it would help if I learned more about you.
Bu koşullar altında, eğer seni biraz daha tanırsam, daha çok yardımım dokunur diye düşündüm.
The reason that I thought is because it's simply a more expedient way of finding out whether or not they've heard anything about Delano.
- Benim düşündüğüm şu... Delano hakkında bir şey bilip bilmediklerini öğrenmenin
The more I thought about that, it just didn't seem right.
Onu düşününce, doğru gelmedi.
Because of the nature of my work as a psychologist... I thought it would be a great, um... marital aid, so to speak, for Hazel to learn more about what I do.
Bir psikolog olarak işimin doğası gereği bunun evliliğimize faydası olacağını düşündüm.
Maybe she remembers why she cared about him in the first place, I did it cos the thought of you rotting here in this fluorescent tomb is more fun than tipping a valet with your alimony cheque.
Belki de ona neden değer verdiğini hatırladı. Senin bu floresanlı mezarlıkta çürüdüğünü görmek, nafakanı bir garsona bahşiş olarak vermekten daha eğlenceli olduğu için yaptım.
At first, I thought so, but the more I think about it, the more- - and I got lost!
Önceleri inanmadım, ama sonra... Sonra da kayboldum. İnanamayacağınız şeyler gördüm!
The more I thought I about it, the more I began to feel that Coleman and Faunia could not have died without the presence, somewhere nearby, of Lester Farley and his pickup truck.
Bunu düşündükçe Coleman ve Faunia'nın Lester Farley'in kamyoneti yüzünden öldükleri aklıma geldi.
At first I thought it sounded corny, but the more I think about it, she's right.
Önce saçmalık olduğunu düşündüm, ama düşündükçe haklı olduğunu gördüm.
- At first I thought I could deal with it... but then the more I think about it, the more it starts to bother me.
- Önce üstesinden gelirim sandım ama bu konuyu düşündükçe, canımı daha da sıkıyor.
I've been giving a lot of thought to this project... and I have a lot of interesting ideas about the character... and I was thinking maybe... you'd like to discuss it in a more intimate setting.
Karakter hakkında da çok farklı fikirlerim var. Belki de bu konuyu daha samimi bir şekilde, baş başa konuşmayı tercih edersin.
I thought it was about getting top players the country to be the more competitive as possible.
Şehirdeki en iyi oyuncuları toplamanız mümkünse bunu da yapabiliyor olmalısınız
Well, the more I thought about it, the more fun it seemed.
- Düşündükçe daha eğlenceli geldi.
Well, I've never really thought about it before, but now that I do, I think I'd probably like to do that more than anything else in the world. Yeah.
Daha önce hiç düşünmemiştim ama şimdi düşününce sanırım dünyada yapmayı en çok istediğim şey bu.
I thought about it and I finally realised, I don't have problems with the army any more.
Düşündüm de şuna karar verdim, orduyla artık problem yaşamak istemiyorum.
5? I thought it was a lot more than that. I'm talkin'about the ones I killed hand to hand.
Savaştan öldürdüğüm beş şerefsiz Nazi'den özür dilerim.
Now, I daresay some of you might have heard some of the more extravagant rumours about what my plans are, so I just thought you'd like to hear it from me.
Bazılarınız, planlarımın mantıksız olduğuna dair dedikodular duymuş olabilir. Gerçeği benden duymak isteyebileceğinizi düşündüm.
You know, Kitty, the more I thought about it, the more I realized what was right for me and this baby,
Anne olmak istemiyorum.
I thought about it more but I still believe in what the Bible tells me.
Onun hakkında daha çok düşündüm, ama hala İncil'in bana söylediğine inanıyorum.
But then the more that I thought about it, the more I realized that that was not the first time that she had seemed overly familiar with him.
Sonra düşündükçe farkına vardım ki bu ona ilk fazlaca ilgi gösterişi değildi.
I guess I thought that the dream space would be all about the visual but it's more about the feel of it.
Rüya aleminin daha çok görsel ağırlıklı olacağını düşünmüştüm ama tamamen hislerle ilgili.
No, actually I thought it would be good to go in and see if these people can tell us more about the place.
Hayır gidip bu insanların burası hakkında neler söyleyeceğini dinlesek iyi olabilir diye düşündüm.
I thought about it for several days, I calculated... that at the age of 7, I would remain a child for at least 10 more years...
Günlerce bunu düşündüm, hesap yaptım... 7 yaşındaydım ve en az 10 yıl daha çocuk kalacaktım.
But the more I thought about it, the more I reckoned, this is Jacob's fault.
Teşekkürler!
The more I thought about what that infiniti might really mean, the more I realized it probably didn't make sense.
Sonsuzluğun gerçekte ne manaya geldiğini düşündükçe aslında ne kadar mantığa aykırı olduğunu fark ettim.
The more Mike thought about it, the more he realized I was right.
Mike konu hakkında düşündükçe, ne kadar haklı olduğumu farketti.
I thought about it... the girl who'd never met her mother was about to be no more.
Düşünüyordum... Annesini tanımayan kız artık durum böyle olmayacaktı.