The way i look at it tradutor Turco
218 parallel translation
That's the way I look at it.
Bence öyle.
Well, that's not the way I look at it, Walter.
Ben bu işi böyle görmüyorum, Walter.
But the way I look at it, it was a man got our friend in the soup.
Ama duruma bakınca sanki erkek, arkadaşımızı sıkıntıya sokmuş.
- Well, this is the way I look at it, fellas.
- Arkadaşlar, bende olaya şöyle bakıyorum.
The way I look at it...
Onlara bakış şeklim...
The way I look at it, this killing doesn't rightly concern Brentwood at all.
Bana kalırsa bu cinayetin Brentwood ile bir alakası yok.
Why, the way I look at it, a man isn't really grown up till, say, 35 at the least.
Bakış açıma göre bir adam en azından 35'ine kadar gerçekten büyümüş sayılmaz.
The way I look at it, they plan to make soldiers of the natives and take over all Africa.
Bence yerlileri asker yapıp bütün Afrika'yı ele geçirmeyi planlıyorlar.
That's the way I look at it too, so I figured I'd go up to Yankee Stadium.
Bunu bende farkettim, böylece Yankee Stadına gitmeye karar verdim.
But the way I look at it, a woman's a woman.
Fakat yine de kadın kadındır.
Oh, I know it's hell ride this minute but the way I look at it, he's the looser.
Oh, senin için bu anın cehennem gibi olduğunu biliyorum ama bence kaybeden o oldu.
The way I look at it, I don't have the right to give him one.
Ona isim koymaya hakkım yok.
No offence, princess, but the way I look at it is women gets old and fat but money always stays the same.
DarıIma, prenses, ama benim bakışım kadın yaşIanır ve şişmanlar ama para her zaman aynı kalır.
Well, the way I look at it like I've known Jerry for what? Four or five, six months now. When he moved into the family group that I was alr...
Şey, Jerry hakkında düşündüğümde, aklıma gelen, 4 ya da 5 ay kadar önce, benim grubuma taşındığında,... ilk başta... ilk başta hemen onu tanımam gerektiğini,
David, the way I look at it, the hell with Sausalito.
- David... biraz düşündüm de, Sausalito'yu boş ver gitsin.
Hey, you know, the way I look at it, if that jive mutha leaves Big Willis alone... Willis gonna leave him alone, baby.
Bu işe nasıl baktığımı biliyorsun, eğer şu geveze Koca Willis'i yalnız bırakırsa Willis de onu yalnız bırakacak.
The way I look at it, you owe me.
Benim açımdan bakınca, bana borçlusun.
Yeah, well, the way I look at it is this :
Benim bakış açım şu :
- That's the way I look at it.
- Evet, o açıdan bakıyorum.
The way I look at it, we either all are goin'to heaven or we ain't.
Ben şöyle bakıyorum. Ya cennete gideceğiz ya da gitmeyeceğiz.
The way I look at it it's not where you are
Baktığım yol olduğun yer değil,
That's not the way I look at it.
Ben öyle düşünmüyorum.
The way I look at it, you are my link with the outside world.
Seni dış dünyaya bağlantım olarak görüyorum.
The Way I Look At It, You Come Home, Mind Your Own Business, Watch Your Own Yard.
Bana göre ise ; evine gelirsin ve bahçene bakarsın.
The Way I Look At It, We Need Each Other.
Benim görüşüme göre, birbirimize ihtiyacımız var.
In fact, the way I look at it, the most cancer you got, the healthier you are.
Aslında benim bakış açım : ... ne kadar çok kanserin varsa o kadar sağlıklısındır.
Well, the way I look at it, we give two points for talent two points for personality and 96 points for hooters.
Kanaatimce yeteneğe iki kişiliğe iki puan veririz. Memelere de doksan altı.
The way I look at life, the way I look at it is this : money is like blood.
Benim hayat görüşüm şöyle : Para kan gibidir.
That's the way I look at it.
Ben de aynısını yaparım.
You see, Xena, the way I look at it...,... life is an adventure to be explored.
Benim bakış açımdan, Zeyna hayat keşfedilmesi gereken bir maceradır.
The way I look at it, death is death.
Bana göre ölüm ölümdür.
The way I look at it, the Internet's a storage facility.
Bana soracak olursan internet sadece özel bir depodan başka birşey değildir
I still don't understand why we have to go all the way out there to look at it.
Neden bütün bu yolu ona bakmak için gitmemiz gerektiğini hala anlamıyorum.
But that's not the way I wanted to look at it.
Ama meseleyi böyle görmek istemiyordum.
I just mean, it's the way you look at me.
Sadece bana bakışını kastetmiştim.
Look, why do you give me anything to read, anyway? If I criticize it at all, you tell me you like it the way it is.
Eleştireceğimi biliyorsan bana niye yazdıklarını okutuyorsun ki?
I can tell it by the way they look at me.
Bunu bana bakışlarından anlıyorum.
Look, I'm sorry if I embarrassed you back at the dance. It was the only way to get you out of there.
Bak, seni dansta utandırdıysam gerçekten çok üzgünüm ama seni oradan çıkarmanın başka yolunu bırakmadın bana.
Well, I tell you, it changes the way you look at things.
Çocuklar, insanın yaşama bakışını değiştiriyorlar.
So when I'm all done, I look at the total and it's way up over and it's way up over $ 100,000.
İşim bittiğinde toplama bakıyorum ve çok fazla olduğunu... 100.000 doların çok üstüne çıktığını görüyorum.
I didn't like the way my car sounded this morning, so would you look at it?
Bu sabah arabamın sesini beğenmedim. Bir bakar mısın?
Now look at my face the way it would look if I had another job.
Şimdi yüzüme bak ve bir işim daha olsaydı neye benzerdi onu gör.
Look at the way it changes colour when I move my arm.
Kolumu oynatınca rengi değişiyor.
It's not that she wouldn't give me the change I get rejection every day but the way she wouldn't even look at me.
Sorun bana para vermemesi değil her gün reddedilirim ama bana bakmayış şekliydi.
I understand how this can change the way you look at things, but it can also lead to an even stronger faith.
Bu şeylere bakarak nasıl değiştiğini anlayabiliyorum ama bunlar seni daha güçlü yapabilir.
I believe all the way look at my baby, lost, that's all once I'm beggin'you save her little soul don't lose it.
Sakın kaybetme.
The truth is, I kind of look at it that way too.
- Kabul edildi. Doğrusu, ben de o şekilde baktım.
You know, maybe I'm asking for it but I would rather you say whatever it is you're thinking than continue to look at me the way you are right now.
Belki kendim kaşınıyorum ama bana o şekilde bakmaya devam etmektense kafandan geçenleri söylemeni tercih ederim.
But just look at it this way, I didn't ask anyone else... on the chance that I'd come here tonight and you'd say yes.
Ama bir de şu yönden bak, bu gece buraya gelip... senin evet demen için ümitlendiğimden dolayı başka kimseyi davet etmedim.
I don't pretend to understand it myself, Harry... but the way I choose to look at it is this- - if everything about us was duplicated, that includes our memory engrams, the emotional centers of our brain.
Kendimce anlıyor gibi davranmayacağım, Harry... ama bu işe bakış şeklim- - eğer bizimle ilgili her şey birer koyaysa, buna hafıza izleri ve beynimizde ki duygu merkezi de dâhil demektir.
So any way you look at it, I ´ m in the shit.
Yani nereden bakarsan bak, boka batmışım.