The way of the future tradutor Turco
177 parallel translation
Bubble travel is the way of the future.
Kabarcık yolculuğu geleceğe giden yol.
We must understand that technologies like these are the way of the future.
Bunun gibi teknolojilerin geleceğin kapılarını açacağını unutmayalım.
Jets are the way of the future.
Bu işin geleceği jetler.
- The way of the future.
- Geleceğe açıIan yol.
The way of the future.
Geleceğe açıIan yol.
Ketamines are the way of the future.
Keratamin geleceğin uyuşturucusu.
That's the way of the future, right?
Geleceğimiz bu, doğru mu?
Wind power has been the way of the past and ironically will probably be the way of the future, so...
Rüzgar gücü, geçmişin yöntemiydi ve ne tezattır ki geleceğin de yöntemi olacak.
So he played and sang, the future king of Israel... before the king who was to make way for him... the rising star before the waning star... the bright light before the fading one...
Sözün özü, geleceğin İsrail Kralı, yerini alacağı kralın karşısında çalmış söylemiş. Batan yıldızın karşısında, yükselen yıldız. # Sönen ışığın karşısında, parlayan ışık.
Then one night, I decided I had to have a talk with her to see if there wasn't some future, some way for the two of us.
* Sonra, bir gece, onunla konuşmam gerektiğine karar verdim... * İkimiz için bir gelecek, bir çıkış yolu var mıydı, yok muydu, anlayacaktım.
If these shadows remain unaltered by the Future, none other of my way shall find him there.
Eğe bu gölgeler gelecek tarafından değiştirilmeden kalacaksa benim yapacağım hiçbir şey onu yaşatamaz.
There was Lord Aeneas, nephew of King Priam on his way to the palace where the future of Troy was being weighed by the royal council.
Kral Priam'in yegeni, Lord Aeneas saraya dogru yola çikmisti o sirada, sarayda kraliyet meclisi Truva'nin gelecegini tartisiyordu.
I didn't want it to be known by the King's future mistress, but I saw no other way of diverting you from your folly.
- Bunu bilmeyi ben istemedim Kral'ın gelecekteki metresi, ama ben akılsızlığından vaçgeçmen için, başka bir yol göremedim
This is the only way we can provide for the future of the country and for the workers, to worry about the proletarian people of the country.
Ülkenin ve işçilerin geleceği işçi sınıfı için, bu tek çıkar yoldur.
Our next step was to find a way of freezing brains without destroying the living cells... so they could be stored for future use.
Bir sonraki adımımız, gelecekte de kullanılabilmeleri için beynin yaşayan hücrelerini öldürmeden onu dondurmanın bir yolunu bulmaktı.
They tell the truth about the future, but lie their way out of the present.
Gelecek hakkında doğruyu söylerler ama günü kurtarmak için yalan söylerler.
By observing the way they died, the druids believed, they could see omens of the future.
Onların ölümleriyle, papazlar gelecekteki kehanetleri görebileceklerine inandılar.
An ancient Chinese way of divining the future.
Çinliler geleceği bunlarla da söyleyebiliyormuş.
By The Way... Fernandez, a sister our cash being now intervention of a condition Madrid, for future vocations and we pray, Lord, we des grace to us each day a little less unworthy of you.
Şu saatlerde Madrid'te ameliyat edilen bünyemizdekilerden birinin kız kardeşi Camino Fernandez için ve gelecekteki ilahî çağrılar için dua ediyoruz Tanrım inayetini bize göster ki sana layık olamayışımız her gün biraz daha azalsın.
- Here's to your future... as the new white knight of the Great White Way.
Büyük Beyaz Yol'un yeni beyaz atlı şövalyesine.
I arrived in town not ten days ago full of dreams, anxious to make my way in the world a little naive perhaps, but armed with determination a solid work ethic, and an indomitable belief in the future...
On gün önce şehire geldim bir sürü hayalle, bu dünyada kendi yönümü belirleme kaygısıyla belki biraz tecrübesizim, ama son derece kararlıyım tam bir çalışma ahlakı, ve geleceğe dair yılmaz bir inancım var...
They are the future of Cardassia and they will lead the way.
Onlar Kardasyanın geleceği ve yolumuza önderlik edecekler.
I don't love her the way she needs to be loved and I don't even see a future for us, but then I look at my little boy sitting across from me, and I think I'd suffer any torture to be with him for all the minutes of his life.
.. bizim için bir gelecek bile görmüyorum, ama sonra karşımda oturan.. .. oğluma bakıyorum, ve onunla hayatının her anında birlikte olmak için.. .. her nevi işkenceye katlanabileceğimi düşünüyorum.
If the future happens the way I saw it, a lot of people will be killed when the station explodes.
Eğer gelecek gördüğüm şekilde gelişirse,... zaten pek çok kişi istasyon patladığında ölecek.
Victorian slums have been cleared to make way for the homes of the future.
Geleceğin evlerine yer açmak için Victoria tarzı kenar mahalleri yıkılıyor.
Our souls are a part of this place our hopes, the foundation of our future and we will pass this way again.
Ruhlarımız buranın bir parçası umutlarımız geleceğin yapı taşı olduğu sürece yollarımız yeniden kesişecektir.
We are the voice of the universe, the soul of creation the fire that will light the way to a better future.
Bizler evrenin sesiyiz, yaradılışın ruhuyuz ve daha iyi bir geleceği aydınlatan ışığız.
- My God, you know the way these sound bytes just flow out of your mouth, you could really have a future in this stuff.
- Tanrım, dudaklarından bu konuyla ilgili sözler dökülürken, geleceğinde bu tarz birşeyler yapackmışsın gibi konuşuyorsun.
I lost my temper, just a little bit... Which is not the end of the world either by the way, just for future reference
Kendimi kaybettim, biraz... ki bu dünyanın sonu demek de değil aklında olsun.
Heaven forbid I should stand in the way of Pip's future, but -
Tanrı bana engel olsun eğer öyle bişey yapmak istersem ama,
I've seen a lot of crap in my life... but the way you're cheating her out of any chance... for a decent future really sucks.
Hayatımda çok saçmalık gördüm. Ama senin onun doğru dürüst bir geleceği olmasını engellemen gerçekten çok berbat bir şey!
You're getting in the way of future sales.
Gelecek satışların önüne geçiyorsunuz.
That way, in the future, anyone that reads it will think of Cyntrina
Böylece, gelecekte, onu her kim okursa Cyntrina'yı düşünecek
We're concerned about the political future of our state, which, by the way, is very precarious. A future which we all care very deeply about.
Bizler politik geleceğimiz konusunda endişeliyiz ki... aynı zamanda geleceğimiz konusunda tedbirli davranmak hepimizin derin düşüncesi.
Because he knows Phoebe's conjured up her own way of seeing into the future :
Çünkü Pheobe'nin geleceği görmek için kendi yolunu bulduğunu biliyor :
The trouble with making plans for the future even when you can see the future is that fate has a way of intervening and upsetting the best-laid plans of mice and men.
Geleceği görseniz bile gelecekle alakalı plan yapmanın kötü yanı kaderin işinize karışıp planlarınızı bozma ihtimalinin olmasıdır.
In the future, would you find a way... to dispose of your pornography... so it doesn't wind up in the hands of children?
Bir dahaki sefer, pornografini atacak daha iyi bir yer bul çocukların eline düşmesin. Kesinlikle.
By the way, speaking of the future... Mort might be coming by.
Bu arada, gelecekten bahsederken, Mort sana uğrayabilir.
- Way of the future.
- Geleceğe açıIan yol.
I don't love her the way she needs to be loved and I don't even see a future for us, but then I look at my little boy sitting across from me, and I think I'd suffer any torture to be with him for all the minutes of his life.
Onu, onun ihtiyaç duyduğu şekilde sevmiyorum.. .. bizim için bir gelecek bile görmüyorum, ama sonra karşımda oturan.. .. oğluma bakıyorum, ve onunla hayatının her anında birlikte olmak için..
These things... that we have a different kind of epistemic access to the past and future... that we have a different kind of control by acting now... over the future than we do over the past... these things are so fundamental to the way we experience the world... that, um... um... that it seems to me, not to be curious about them is to be... you know, three-quarters of the way to being dead.
Geçmiş ve gelecek için farklı bilgisel erişimlere sahip olmamız, şu anki eylemimizle geleceği kontrol edip de geçmişi edemememiz bunlar hayatı deneyimlememizde öylesine temeldir ki bence bunları merak etmeyen birisinin bir ayağı herhalde çukurdadır.
Over time, the cuckoo is born first, who makes sure to get out of the way of his future step-siblings, pushing the eggs toward the outer part of the nest.
... zaman geçti ve ilk olarak Cucko doğdu Üvey kardeşlerinin kendisini dışlayacaklarını düşündüğü için onları yuvadan uzaklaştırmaya çalıştı
Actually, come to think of it, that does explain why he came all the way from the future to save Wyatt.
Aslında düşünmek geliyor, o bütün Wyatt kaydetmek için gelecekten yol geldi neden açıklamak yok.
And maybe the best way... to make sure of that it happen is to fist the future, our future.
Kendine söz ver, bana söz ver, ne istersen iste.. Ve belki de en iyi yol bunu geleceğimizde bir ilk olduğunu düşünmek.
Having been made to live alone together with an old man, she was thinking of what was best for the future, in her own way.
Bu sakat adama kendi yollarıyla yardım etmeye çalışıyor...
A good word from her boss, future city councilman... -... might go a long way. - I'm aware of the situation.
Şehir meclisi üyesi olacak patronunun iyi raporu işine yarar.
However, there was no way she could have known that he would be known to future generations as the father of Ukiyo-e painting.
Ukiyoe'nin yaratıcısı olarak ölümsüzleşeceğini bilmesi imkansızdı.
Introducing two-time state Golden Gloves title holder in both the light heavyweight and heavyweight divisions 21-0, with 16 wins coming by way of knockout the Bulldog of Bergen, the pride of New Jersey and the hope of the Irish as the future champion of the world
Ve karşınızda hem yarı ağır sıklet, hem de ağır sıklette 21 maç yapıp yenilmeyen, 16'sını nakavtla kazanan iki defa eyalet Altın Eldiven ödülünü alan Bergen Buldoğu, New Jersey'in gururu ve İrlandalıların geleceğin dünya şampiyonu olarak umudu...
Look we have no way of knowing what lays ahead for us in the future.
Bak gelecekte bizim için neler olacağını bilmenin hiçbir yolu yoktur.
I decided that if I wanted to write about this grim present, the best way to do it, was in the form of a story set in the future, which is by no means a new trend.
Bu korkunç şimdiki zaman hakkında yazmaya karar verdim. Bunu yapmanın en iyi yolu gelecekte geçen bir öykü yazmaktı. Ki bu yeni bir icat değildi.
On the way home, I had a nightmarish vision of my future.
Eve giderken, kabusumsu bir hayal gördüm.