English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / There's a way out

There's a way out tradutor Turco

1,027 parallel translation
With Mr. Gaines out of the way, might he not then be given that very influential job himself? Who's there?
Bay Gaines yoldan çekilirse,... onun saygın işi de Raymond'a verilmez mi?
There's a way to find out.
Öğrenmenin bir yolu var.
- I think there's a way out of this.
- Sanırım bunu bir yolu var.
Of course there's a way out.
Elbette bir çıkış var.
Is there a quick way out?
Çıkış için kestirme var mı?
- You said there was a quick way out.
- Kestirme çıkış olduğunu söyledin.
There's got to be a way out.
Bir yolu olmalı.
There's a way out of any cage and I'll find it.
Her kafesin bir çıkış yolu vardır ve bunu bulacağım.
The walls get higher and narrower, but there is a way out.
Duvarlar gittikçe yükseliyor ve daralıyor ama bir çıkış var. Güzel.
There's a way out.
Tek çıkış yolu var.
There must be a way out.
- Bir çıkış yolu olmalı. Bence...
If I believed that there was a peaceful way out of this...
Bundan barışçıl bir çıkış yolu olduğunu inansam...
No matter how bad, there's always a way out.
Ne kadar kötü olursa olsun, her zaman bir çıkış yolu vardır.
Jonathan, there's a way out.
Jonathan, bir çıkış var.
Now, if you've got money like he has, there's a chance to buy your way out.
Onun kadar zengin olabilirsen, kaçmak için şansın olabilir.
There's gotta be a way to wipe it out, goddamn it.
Bunları temizlemenin bir yolu olmalı.
We just walked into a web and there was no way out.
Örümcek ağının içine girmiştik ve çıkış yoktu.
Uh, but he realized, I'm sure, there's no question, he realized he was part of a big job that had to be done, and he was gonna do it the way he did everything... full out.
Ama fark etti ki, çok eminim, hiç şüphesiz fark etti ki yapılması gereken büyük bir işin bir parçasıydı ve ne olursa olsun üstüne düşeni layıkıyla yapacaktı.
There's a way out.
Bir yolu daha var.
But there's a way out of this.
Ama bundan kurtulmanın bir yolu var.
But there's a way out of this thing.
Ama bundan kurtulmanın bir yolu var.
Realizing that there was no way out, the Colonel said to me, "Dismount. Let us make a stand, Lieutenant. We should die together."
Kaçış olmadığını farkedince albay bana dediki ya kalıcaz ya da ölücez teğmen. "
I protect it, and that's the way it's going to stay, because no Zulu 20 years out of a tree will shove 50 cents in my hand and tell me there's a freighter waiting to ship me out of the land I built, alrighty?
Bunu koruyorum ve böyle de kalacak, çünkü 20 yaşındaki hiçbir Zulu elime 50 sent verip, Cape Town limanında beni bekleyen bir gemi olduğunu söyleyemez, anladın mı?
- Is there a back way out?
- Buranın arka çıkışı var mı?
There is a way out now. It is still possible for us to capture Churchill.
Artık bir kaçış yolumuz var ve Churchill'i yakalamamamız hâlâ mümkün.
There's a bomb, get the car out of the way.
Bomba var, arabayı götür buradan!
There's got to be a way out.
Çıkmak için bir yol olmalı.
Hey, maybe there's a way out.
Hey, belki çıkış yolu vardır.
Is there a back way out?
Arkadan çıkış yolu var mı?
You gotta be way ahead of him when you get to the edge of the woods,'cause when you get out, there's a half a mile of open ground, and that's where you're gonna have a lot of trouble.
Ormandan çıkınca öne geçmiş ol çünkü oradan çıkınca açık bir alan var ve orada sıkıntımız olacak.
- Well, there's a way to find out.
- Burdan çıkmanın bir yolu var.
There's a back way out.
Burada bir arka kapı var.
The trouble was that there was a way in, but there weren't no way out at all.
Ama sorun şu ki, kanyonun girişi var çıkışı yoktu.
Is there a way out?
Buradan çıkış yolu var mı?
I don't know if that kid's still got it, but if he has, I know one thing... if he was there now, he'd find a way to turn that bucket around and get out of there, pronto!
O gencin bunu hala yapıp, yapamayacağını bilmiyorum. Yapabilirse bildiğim bir şey var şu anda orada olsaydı, o uçağı döndürmenin ve geri getirmenin bir yolunu bulurdu, hemen!
If that is the way out... then maybe somewhere in this house there's a way in.
Eğer dışarı giden bir yol varsa... belki de evin bir yerlerinde içeri giren bir yol daha vardır.
There's gotta be a way you can work it out.
Bu işi halletmenin bir yolu olmalı.
.. but do you know if there's a way out of here?
... buradan çıkış var mı, biliyor musun?
- No. Is there a safe way out?
Güvenli bir çıkış yok mu?
But there's a way out - blowing my brains out!
Ama bir çıkış yolu var : Beynimi dağıtabilirim.
There's a way out of this.
Bundan kurtulmanın bir yolu var.
Excuse me, is there a back way out of here?
Afedersiniz, buradan bir çıkış var mı?
But there's always a way out.
Ama her zaman bir çıkış vardır.
If there's a way in, there's a way out.
Bir giriş varsa, çıkış da vardır.
There's gotta be a way out of here.
Buradan çıkmanın bir yolu olmalı.
Yeah, is there a back way out of here?
Evet, buranın bir arka kapısı var mı?
He's a man way out there in the blue, riding on a smile and a shoeshine.
Bilinmezlere doğru bir gülümseme ve ayakkabı cilasıyla seyahat eder.
Is there a way out or what?
Buradan çıkış var mı?
There's a way out of any cage, and I'll find it.
Her kafesten çıkmanın bir yolu vardır.
" People tell me there's not A way out of Skid
" İnsanlar bana diyorki çıkış yok Skid'den gitmek için
- There is a way out, Mendoza.
- Bir çıkış yolu var, Mendoza.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]