There's no way out of this tradutor Turco
114 parallel translation
There's no easy way of saying this, OK, so I'm just going to say it straight out.
Bunu söylemek hiç de kolay değil, tamam, o yüzden de direk söyleyeceğim.
I'd give anything if you didn't have to suffer all this, but there's no way out of it for us yet.
Bunları çekmemen için her şeyimi verirdim ama şu an elimizden bir şey gelmez.
There's no way out of this.
Kurtulma şansımız kalmadı.
There's no way we're getting out of this.
Buradan kurtulmanın yolu yok.
There's no way I'm gonna get a raise out of this.
Bu işten maaşıma zamla çıkmayacağım kesin.
There's no way out of this.
Buradan çıkış yok.
There is no way your daddy's getting out of here this allowance day. Good boy, Bud.
Aferin sana, Bud.
There's no way out of this.
Bunun dışında bir yol yok.
There's no way that Rogaine's gonna help you out of this one, my friend,
Sana artık Rogain de faydalı olamaz, dostum.
There's no way out of this room except through that door.
Neyin peşindesin bilmiyorum Kaptan ama o kapının dışında bu odadan çıkış yok.
They scare you pretty bad. They make you feel there's no way out of this mess you got yourself into.
Seni sıkıştırıyorlar, korkutuyorlar kurtuluş olmadığını söylüyorlar.
There's no way out of this canyon and we have phasers locked on you.
Kanyondan çıkış yok ve her birinize bir fazer kilitlenmiş durumda.
There is no other way out of this, Chakotay.
Bu diğer çıkış yolu değildir, Chakotay.
There's no way you're coming out of this a winner.
Kazanmanıza imkân yok.
No doubt Kung Lao believes there's a way out of this.
Şüphesi Kung Lao bundan bir çıkış yolu olduğunu düşünüyor.
There's no way out of this for you, is there?
Bu işten sıyrılmanın bir yolu yok, değil mi?
There's no way out of this.
Ondan kaçmanın yolu yok.
Conversely, there's absolutely no way I should be able to walk out of this bunker.
Bu sığınaktan çıkabilmem gereken kesin bir yol yok.
There's no way to break out of this, captain.
Bunları kırmanın bir yolu yok, Kaptan.
* There's no way out of this dark place *
Çıkış yok bu karanlık yerden...
There's no way out of this for you.
Jack, bu işten kurtuluş yolun yok.
Hey, there's no way you're getting out... of processing this hotel room with me.
- Bu otel odasını ararken ortadan kaybolamazsın. - Neden deneyeyim ki?
What if there is no way out and he's watching us on these cameras like this is some kind of sick game?
Ya buradan çıkmanın yolu yoksa ve bizi kameralarla izliyorsa yani bu hastaca bir oyunsa?
There's no easy way of saying this, so I'm just gonna come out with it.
Bunu anlatmanın kolay bir yolu yok gibi, yani direk konuya giriyorum.
There's no way I can talk you out of this, right?
Seni bundan vazgeçiremem değil mi oğlum?
Look, there's no other way out of this room.
Bu odadan başka bir çıkış yok.
There's no way they're gonna let him out of this shit hole.
Onu o bok çukurundan çıkarmalarına imkan yok.
There's no way out of this.
Bu halkadan çıkış yok.
Are you saying that that means there's no way out of this place?
Bu yersiz bir yolu yoktur anlamına gelir söylüyorsun?
Look, I understand your fear of the Prior and why you feel you have no choice, but there is another way out of this.
Rahipten korkunuzu ve çaresizlik duygunuzu anlıyorum. Fakat başka bir çıkış yolu var.
You're the one who says there's no way out of this.
Buradan kurtuluş olmadığını söyleyen sensin.
There's no way out of this.
Bundan kaçış yok.
Well, honey, nobody knows what's around the corner but I know one thing, if you keep yourself out of the game for fear of losing, there is no way on this Earth you're gonna win.
Tatlım, kimse az sonra ne olacağını bilemez ama bildiğim bir şey var, kaybetme korkusuyla oyuna girmezsen, hiç kazanma şansın olmaz.
I'm sorry, Sam, But there's no way out of this one -
Üzgünüm Sam ama bundan kaçış yok.
I'm sorry, sam, but there's no way out of this one.
Üzgünüm Sam ama bundan kaçış yok.
No, there might be a way out of this.
Hayır, buradan bir çıkış yolu olabilir.
There's no way out of this for me.
Bundan kurtuluşum yok.
There's no way out of this.
Burdan kurtuluşun yok.
You sure there's no way I can talk you out of this?
Bu konuyu konuşmak istemediğinden emin misin?
Cause there's still the fact that the Jumper was blasted out of the docking port, so there is no way off this rock in either case.
Jumper yanaştığı yerden fırladığı için de bu kayadan çıkmanın bir yolu yok.
There's no way out of this.
Buradan bir çıkış yolu yok.
They're waiting on S.W.A.T. There's no way out of this.
Özel Tim'i bekliyorlar. Bundan kaçışınız yok.
Yeah, and i'm thinking there's no way this could be legit, but all of the facts check out... the date, the building, the fire, the insurance, even.
Evet ve bunu yasallaştırabilmek için hiçbir yolun olmadığını düşünüyorum, ama bütün bu olaylara baksana... Randevu, bina,... yangın, sigorta parası, her neyse.
There's no way out of this one.
Bu sefer kurtuluşun olmayacak.
Juma must realize that there's no way for him to get out of this alive.
Juma burdan canlı çıkamayacağını anladı.
There's no way out of this for you.
Senin için bir kaçış yolu yok.
There is no way out of this.
Bunun dışında çıkış yok.
I'm sorry. I know this is hard, but there's no way out of it.
Bunu zor olduğunu biliyorum, ama bundan kurtulmanın yolu yok.
Look, after you and I broke up when I first found out that you were pregnant, I was kind of looking forward to- - well, there's no polite way to put this- - but you becoming fat and unpleasant.
Bak, seninle ayrıldığımızda ve..... hamile olduğunu öğrendiğimde düşünüyordum ki yani bunu söylemenin kibar bir yolu yok şişman ve çirkin bir hale dönüşeceğini düşünüyordum.
I think there's no way we're walking out of this one. Ah, yeah, we are. We do it my way this time.
İşin aslı, oğlun, yani Cody, aracı o kullanmıyordu.
Because there's no way I'm getting out of this building alive.
Çünkü bu binadan canlı çıkmam mümkün değil.