There's nothing else we can do tradutor Turco
62 parallel translation
There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do. We can't risk civilian lives.
Yapabileceğimiz başka birşey yok Sivillerin hayatını riske edemeyiz..
It's horrible, but there's nothing else we can do.
Korkunç ama elimizden başka bir şey gelmez.
Well, we're very civic-minded and all that, but it is getting late and if there's nothing else we can do here...
Bakın, hepimiz iyi yurttaşlarız, ama vakit geç oldu burada yapabileceğimiz başka bir şey yoksa...
I'm sorry There's nothing else we can do
Üzgünüm... Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do. We just have to go on.
Yapabileceğimiz bir şey yok, devam etmek zorundayız.
There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz bir şey kalmadı.
There's nothing else we can do.
Başka bir şey yapamayız.
There's nothing else we can do now!
Onlar için endişelenmekle bir yere varamayız.
W - well, partly since there's nothing else to do, and partly so we can come by a big score later.
Kısmen orada yapacak bir şey kalmadı, Ve kısmen büyük ödülü sonra alacağız.
There's nothing else we can do.
Şimdi dinle. Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
There's nothing else we can do. Unless you want to press charges.
Şimdi, kanıtımız olmadığı için hiçbir şey yapamayız.
There's nothing else we can do.
Evet. Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do but wait. It's up to Prue and Cole.
Beklemekten başka yapabileceğimiz birşey yok Herşey Prue ve Cole'a bağlı.
There's nothing else we can do. At this point...
Peki, o halde...
We've been waiting to see if the chemotherapy helped, but they just found out recently that there's nothing else they can do.
- Kemoterapi yardımcı olur diye bekledik ama... - Sadece yeni anladılar ki yapacak başka bir şey yok
Anyway there's nothing else we can do.
İçmekten başka yapabileceğimiz fazla da bir şey yok.
Look, there's nothing else we can do, other than kidnap him.
Onu alıkoymak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
But there's nothing else we can do.
Ama yapacak başka birşeyimiz yok.
It's so we can fight the bandits. There's nothing else we can do.
Haydutlarla mücadele etmek için, bunun yapılması lazım.
There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz herhangi bir şey yok.
There's nothing else we can do?
Yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
Then there's nothing else we can do for them.
O zaman onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
- I understand your reasoning but there's nothing else we can do.
Muhakemenizi anlıyorum ama yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing else we can do.
Danny yapacak başka bir şeyimiz yok.
The only reason why we're suggesting it is because there's nothing else we can do.
Sana bunu önermemizin tek sebebi, elimizden başka birşeyin gelmemesi.
I'm sorry, there's nothing else we can do.
Üzgünüm, yapacak bir şeyimiz yok.
Look, there's nothing else we can do tonight.
Bak, bu gece yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do right now.
Şimdilik yapacak bir şey yok.
This is it. There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
Until then there's really nothing else we can do.
O ana dek yapabileceğimiz fazla şey yok.
There's nothing else we can do, right?
Yapabileceğimiz bir şey yok değil mi?
- Look, I know you're concerned about her, but I also know that there's nothing else - I mean, there aren't even any bathrooms in the wilderness. - we can do right now.
Onun için endişelendiğinin farkındayım, ama şu an yapabileceğimiz başka bir şey yok.
Let's keep moving. There's nothing else we can do for him.
Onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
It sucks, but there's nothing else we can do.
Bu berbat bir durum, ama yapacağımız hiçbir şey yok.
And without that power, there's nothing else we can do.
Ve onun gücü olmadan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
So, there's nothing else we can do?
Yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
Well, we can't do anything about budget cuts, but let's make sure there was nothing else at work here.
Bütçe kesintileri hakkında bir şey yapamayız, Ama burada iş harici bir şey olmamış mı emin olmalıyız.
"There's nothing else we can do for you."
"Sizin için yapabileceğimiz başka bir şey yok."
There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
There's nothing else that we can do.
- Yapabileceğimiz başka bir şey yok!
And there's nothing else we can do?
Ve yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu?
There's nothing else we can do now.
Şu an elimizden başka bir şey gelmez.
There's nothing else that we can do.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
There's nothing else we can do, babe.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok canım.
There's nothing else that we can do?
Yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
I understand your reasoning but there's nothing else we can do.
Muhakemenizi anlıyorum ama yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing else we can do.
Yapabileceğimiz başka hiçbir şey yok.
Well, that's it. There's nothing else we can do.
Bu kadar, yapacak bir şeyimiz yok.
Are you honestly telling me there's nothing else we can do?
! Sen şimdi bana yapabilecek başka hiçbir şeyimiz olmadığını mı söylüyorsun?
There's nothing else we can do at this point.
Bu noktada yapabileceğimiz başka bir şey yok.