There's nothing i can do tradutor Turco
2,053 parallel translation
Well, I suggest there's nothing more we can do this day, we should get some rest.
Bende hiç sormadım.
I'm sorry, there's nothing we can do for her now.
Üzgünüm ama şuanda onun için yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing I can do to change what he did... but... I was the one who did the most damage.
Yaptığı şeyleri değiştirebilmek için bir şey yapamam fakat en çok zarar verdiği kişi bendim.
There's nothing more i can do for him.
Onun için yapabileceğim başka bir şey yok.
He's having a seizure. There's nothing I can do.
Nöbet geçiriyor, yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing I can do for him here.
Buradan yapabileceğim bir şey yok.
There's really nothing I can do for you.
Sizin için yapabileceğim pek bir şey yok, bu yüzden...
There's nothing I can do.
Yapabileceğim hiç bir şey yok.
Dea Mrs. Aubrey, of course I could sell them by the pound but somebody has already shown interest in them and if this person makes me an offer I can't refuse for the whole lot, then there's nothing I can do for you.
Evet Bay Kermadec, size ayrı ayrı satabilirim ama şimdiden ilgilenen biri var. O tamamına teklif verirse, size herhangi bir söz veremem.
Are you sure there's nothing else I can do?
Yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?
But surgically, I'm afraid, uh, there's nothing I can do.
Aslında, var.
Given the circumstances, you took matters into your own hands. There's nothing I can do about that, but I have one request.
Böyle bir şeyi sen kendii ellerinle kazarak başardın.
- There's nothing I can do.
Yapabileceğim bir şey yok.
I guess I'm not totally in love with the idea, but... if that's who you are, there's nothing I can do about it.
Bu duruma bayıldığımı söyleyemem ama eğer sen bu isen yapabileceğim hiçbir şey yok.
I appreciate the offer, but there's nothing you can do.
Teklifinize minnettarım, ama yapılabilecek bir şey yok.
There's nothing I can do about it.
... ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing I can do about it.
Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing more I can do to help you.
Size yardımcı olabileceğim bir konu değil.
Look, there's nothing I can do or say That will ever make this right - -
Bak bunu haklı çıkarmak için yapabileceğim veya söyleyeceğim hiçbir şey yok.
Okay. I accept the fact that there's nothing I can do.
Tamam, yapabileceğim bir şey olmadığı gerçeğini kabul ediyorum.
I'm a terrible friend and there's nothing that I can do unless I...
Biliyorum çok kötü bir arkadaşım ve yapabileceğim hiçbir şey yok tabii...
- There's nothing I can do.
- Yapabileceğim bir şey yok.
I'm sorry. i know it's hard to understand, believe me, But there is nothing i can do.
Anlamak zor ama inanın bana elimden gelen bir şey yok.
There's nothing I can do to save our marriage?
Evliliğimizi kurtarmak için hiçbir şey yapamaz mıyım?
There's nothing I can do.
Yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do right now.
Şu an yapabileceğim bir şey yok.
And there's nothing I can do.
Ve benim de yapabileceğim bir şey yok.
Are you sure there's nothing I can do- - there.
- Yardım istemediğine emin misin?
There's nothing I can do to fix that.
Bunu düzeltme şansım yok.
It's just me accepting the fact that there's nothing I can do and moving on.
Sadece elimden gelen bir şey olmadığı gerçeğini kabul edip, bunu geride bıraktım.
- No. There's nothing I can't do.
Yapamayacağım hiçbir şey yok.
You're not giving the toast. I am. And there's nothing you can do about it.
Konuşmayı sen yapmıyorsun ben yapıyorum, ve bu konuda yapacağın bir şey yok.
There's nothing you or I or anyone can do to escape what's coming.
Olacaklardan kaçmak için senin ya da benim yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
I'm afraid there's nothing more we can do.
Korkarım ki elimizden bir şey gelmez.
I'm here to stay, and there's nothing you can do about it.
Burada kalacağım ve bu konuda yapabilecek hiçbir şeyin yok.
I'm afraid there's nothing we can do.
- Korkarım ki yapabileceğimiz bir şey yok.
If you like, starting tomorrow I'll add a guest napkin but I'm afraid there's nothing I can do for you today.
Eğer istersen, yarından itibaren misafir peçetesi de ekleyebilirim. Ama korkarım bugün senin için yapabilecek bir şeyim yok.
I'm sorry, there's nothing I can do. You got to be kidding me.
Kusura bakma.
It's my son's birthday. MAN : I'm sorry, there's nothing I can do.
- Üzgünüm, elimden gelen bir şey yok.
She's out there, and she can say whatever she wants, and there's nothing I can do to stop her, because the Libel laws are against us.
Böyle bir kadın var ve istediğini söyleyebilir ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü İftira Kanunu bize karşı.
- Well, there's nothing we can do about Serena, but I can set up a video chat on my netbook - and give grandma a place at the table. - A Cece you can unplug.
- Serena konusunda bir şey yapamayız ama netbookumdan internete bağlanıp büyükanneme masada yer verebiliriz.
There's nothing I can do for her.
Onun için yapabileceğim bir şey yok.
There's nothing I can do.
- Yapabileceğim hiçbir şey yok.
And yet, there's nothing I can do for him
Gerçekten hiçbir şeyde iyi değilim.
She's gonna die and there's nothing I can do about it.
O ölecek, ve benim yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing I can do, I'm sorry.
Yapabileceğim bir şey yok. Üzgünüm.
Why did I get this prediction when there's nothing I can do about it?
Üstünde hiçbir şey yapamayacağım bu kehanetler neden bana ulaştı ki?
There's nothing I can do.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
There's nothing I can do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yok.
And if this is the price, then there's nothing I can do.
Ve bedeli buysa, yapacak hiçbir şeyim yok.
There's really nothing I can do.
Yapacağım bir şey yok.