There's nothing left for me here tradutor Turco
31 parallel translation
There's nothing left here for me.
Burada benim için kalan bir şey yok.
There's nothing left for me here.
Burada benim için bir şey kalmadı.
Yeah, I'm... I figure there's nothing left for me here.
Evet, burada bana ait bir şey kalmadı artık.
There's nothing left for me here?
Bu eski koridorlarda öğrenebileceğim bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here.
Hiç birşey alıkoymuyor beni.
'Cause there's nothing left for me here.
Çünkü burada beni bağlayan bir şey yok.
There's nothing left for me here.
Benim için burada hiçbir şey kalmadı.
There's nothing left for me to do here.
Artık burada yapabileceğim bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here.
Burada benim için hiçbir şey kalmadı.
If this happens, there will be nothing left for me to do. It's nice to see that all of you have gathered here.
Ancak dini misyonlarını durdurmak istiyorlar ve arkalarında sakladıkları silahları da büyüleyici.
There's nothing left for me to do here.
Burada yapacak işim kalmadı.
With Charmaine getting married, there's nothing left for me here, lifewise.
Charmaine evlendiğine göre burada yapacak bir işim kalmadı.
Yeah, I mean, with Charmaine getting married, there's nothing left for me here, lifewise.
- Charmaine evlendiğine göre burada yapacak bir işim kalmadı.
There's nothing left for me to do here.
Burada bana yapacak bir iş kalmadı.
There's nothing left for me here.
Burada bana göre bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here.
Benim için bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here.
Artık burada yapacağım bir şey kalmadı.
Now, there's nothing left for me to do here, So i'm gonna go get my nails done.
Burada bana yapacak bir şey bırakmamışsınız.
Fine. Fine, there's nothing left for me here anyway.
Zaten burada benim için bir şey kalmadı.
There's nothing left here for me but you.
Burada senden başka hiç bir şeyim kalmadı.
There's nothing left for me here.
- Burada benim için bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here once you've gone.
Sen öldükten sonra burada benim için bir şey kalmayacak.
There's nothing left for me to do here now, so, thanks.
Burada yapacak bir şeyim kalmadı, teşekkürler.
Besides, there's nothing left for me here.
Ayrıca, burada benim için bir şey kalmadı.
There's nothing left for me here.
Benim için burada bir şey kalmadı.