There's something tradutor Turco
25,118 parallel translation
Because it sure seemed like something serious was gonna go down if someone was there.
Çünkü, biri orada olsa muhakkak ciddi bir şeyler olacakmış gibi göründü de.
There's something that I haven't told you. And, um...
Sana söylemediğim bir şey var ve...
Uh, there's something else.
Bir şey daha var.
Well, actually, there's something I'd like to show you, and then I'll drop you wherever you want to go afterwards.
Aslında sana göstermek istediğim bir şey var sonra da seni sonrasında nereye gideceksen oraya bırakırım.
And there's, uh... there's something worse.
Ayrıca bir de... Daha kötüsü var.
There's something going on below deck.
Alt güvertede bir şeyler oluyor.
And I just want to see if maybe there's something there.
O da benden hoşlanıyor mu görmem lazım.
There was something unusual.
- Alışılmadık bir şeyler vardı.
Excuse me, sir, there's something I'd like to talk to you about.
Pardon, efendim, sizinle konuşmak istediğim bir şey var.
Okay, there's something else that we need to tell you.
Pekala, bizim size söylemek istediğimiz başka birşey var.
There's something you all should see.
Görmeniz gereken bir şey var.
there's something in my mouth.
Ağzımda bir şey var.
there's something in my mouth.
ağzımda bir şey var.
Noah, there's something I need to tell you.
Noah, sana söylemem gereken bir şey var.
So Richard, now, I can sense here that there is a pattern, but something's missing.
Richard, bir diziliş olduğunu sezebiliyorum ama bir şey eksik.
But there's something missing.
Ama bazıları kayboldu.
You're making me afraid there's something more to it.
Daha fazlası olduğu konusunda korkmamı sağlıyorsun.
There has to be something more than just an eye for an eye.
"Göze göz" dışında da bir yol olmalı.
No there's something that you're missing.
Hayır Bir şey var kaçırdığın.
There's something in his mouth.
Ağzında bir şey var.
The point is, I know it's not cool to ask for something when there's this other thing between us, but I really, really need your help right now.
Mesele şu ki, aramız böyleyken senden bir şeyler istemem doğru değil ama şuan gerçekten yardımına ihtiyacım var.
Yeah, yeah, there's something else.
Evet, evet, bir şey daha var.
I'd offer you something to eat, but there's nothing in my refrigerator!
Yiyecek bir şeyler ikram ederdim ama dolap bomboş!
There's something I need to do.
Yapmam gereken bir şey var.
There's something I want to talk to you.
- Konuşmak istediğim bir şey var.
Awesome, yeah you're awesome. But there's always something fishy.
Evet, muhteşem ama yine de bir şeyler tuhaf.
As long as there's something you wanna do.
Yapmak istediğin bir şey olsun yeter.
Don't know if it's related to that or there's something else. There's a problem with his brain.
Bununla mı alakalı yoksa başka bir şeyle mi bilinmez ama beyninde bir sorun var.
There's something about him.
Onunla ilgili bir şey var.
There's something else.
Her neyse.
But there's, um... there's something I didn't exactly tell Mom.
Fakat bir şey, um... Tam olarak anneme söylemediğim bir şey var.
There's something I find both more... I don't know... therapeutic and, uh, I don't know...
Sanırım elimde öyle bir şey var, mideye mi indiriliyor bilmiyorum...
Well... let's see if there's something we can do about that.
Pekala... bakalım bununla ilgili neler yapabiliriz.
There's something I...
Ben düşünüyordum da, belki bu gece
Is there something wrong?
Yanlış birşey mi var?
There's something on my scanner.
Tarayıcımda bir şey var.
Maybe there's still time for me to do something else.
Belki farklı bir şeyler yapmaya halâ vaktim vardır.
There's something I... need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey var.
There's something I've been wanting to ask you.
Sormak istediğim bir şey var.
'Cause I heard a rumor there's something strange about her blood.
Kızın kanında garip bir şeyler olduğu hakkında bir dedikodu duydum.
There's something between us.
Aramızda bir şey var.
'Cause I heard a rumor there's something strange about her blood.
Kanında garip bir madde varmış diye duydum ben.
There's got to be something else
Kullanabileceğimiz bir şey daha...
There's just, um, something about you.
- Siz farklısınız ama.
What if there's something about Miss Kringle's...
Ya Bayan Kringle'ın... Kristen'ın...
What if there's something about her face that unlocks this side of me?
Ya onun yüzü içimdeki bir şeyleri açığa çıkarıyorsa?
Maybe there's something on the key that you can't see, because a hundred years of crap is covering it up?
Belki de anahtarın üzerinde geçirdiği yüz yılların lekesi vardır da bir şeyi gözden kaçırıyorsundur dedim.
That just tells me there's something you don't know.
Bu söylediklerin bilmediğin şeyler olduğunu gösteriyor sadece.
If what you're saying is true, and there is something in that safe, then that's no longer the case.
Söylediğin şeyler doğruysa, o kasanın içinde bir şey varsa onları yenmenin bir yolu varmış demek.
There's something wrong with my eyes.
Gözümde bir sorun var.
Tell her there's something I have to take care of.
Ona söyle halletmem gereken bir şey var.
there's something else 337
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something missing 20
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something i need to do 25
there's something wrong with me 39
there's something wrong with it 20
there's something wrong with him 27
there's something about him 23
there's something missing 20
there's something wrong with you 38
there's something wrong 107
there's something wrong here 21
there's something i need to do 25
there's something else going on 17
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82
there's something you don't know 19
there's something out there 50
there's something i 17
there's something you should know 107
there's something there 54
there's something going on here 26
there's something going on 41
there's something here 70
there's something you need to know 82