There's something you should see tradutor Turco
115 parallel translation
I sure hate to do this, but there's something I think you should see outside, in back.
Bunu yapmaktan kesinlikle nefret ediyorum, fakat sanırım dışarıda, arkada görmen gereken bir şey var.
There's something you should know before you go in to see the play.
Oyunu seyretmeye gitmeden önce bilmeniz gereken bir şey var.
We'll go to the promontory today. There's something you should see.
Araziyi görmeye gidiyoruz Görmen gereken bir şey var
Holmes there's something you should see!
Holmes bir şey görmelisin!
Harry, there's something here you should see.
Harry, görmen gereken bir şey var.
There's something you should see.
Görmen gereken bir şey var.
There's something you should see.
İkinizin de görmesi gereken bir şey var.
Wait! Before you send him to hell, there's something you should see.
Onu cehenneme yollamadan önce görmeniz gereken bir şey var.
- There's something you should see.
- Görmeniz gereken bir şey var.
There's something I really think you should see.
Senin mutlaka görmeni istediğim birşey var.
There's something you should see.
Görmeniz gereken bir şey var.
There's something here I think you should see.
Sanırım burada görmeniz gereken bir şey var.
Commander, there's something over here I think you should see.
Komutan, görmeniz gerektiğini düşündüğüm, orada bir şey var.
I just thought there's something you should see.
Görmen gereken bir şey var.
I think there's something you should see, Captain.
Burada görmek isteyebileceğiniz bir şey olduğunu düşündüm, Kaptan.
There's something here you should see.
Burada görmeniz gereken birşey var.
- There's something here you should see.
- Bunu görmelisiniz.
There's something else you should see.
Görmen gereken bir şey var.
- It's just there's something I thought you should see.
- Görmeniz gereken birşeyler olduğunu düşündüm.
Now, there's something you should see.
Görmeniz gereken bir şey var.
- Think there's something you should see.
Görmeniz gereken bir hasta olduğunu düşünüyorum.
There's something you should see first.
Görmen gereken birşey var.
Well, this is the gun that killed Cindy castiano, but there's something else that you should see.
Cindy Castiano'nun ölümüne sebep olan silah bu. Ama görmen gereken bir şey daha var.
Sometimes you see complete strangers but there's something special about them... and you think " I should really try and talk to them...
Bazen tamamen yabancı gibi geliyorlar ama onlarda özel bir şey var.
There's something in the bathroom you should see.
tuvalette görmeniz gerek birşeyler var.
There's something I think you should see.
Görmeniz gerektiğini düşündüğüm bir şey var.
There's something here I think you should see.
- Sanırım burada görmen gereken bir şey var.
Before you go, there's something you should see.
Gitmeden önce bir şeyi görmelisin.
There's something else I think you should see.
Sana göstermek istediğim bir şey daha var.
"There's something you should see."
"Görmen gereken bir şey var."
You should take a look, see if there's something you wanna keep.
Bir göz atmalısın, belki saklamak istediğin bir şeyler vardır.
Um... there's something you gentlemen should probably see.
Beyler, burada görmeniz gereken bir şey var.
There's something else I think you should see.
Görmeniz gereken bir şey daha var.
'There's something I think you should see.'OK.
- Galiba burada görmeniz gereken birşey var.
There's something you should see.
Görmeni istediğim bir şey var.
I think there's something you should see.
Görmen gereken bir şey var.
Ros, there's something you should see.
Ros, görmen gereken bir şey var.
Adam, there's something you should see.
Adam, görmen gereken bir şey var.
Johnny, there's something that you should see.
Johnny, görmen gereken bir şey var.
There's something else I think you should see.
Burda görmen gerektiğini düşündüğüm bir şey daha var.
Before you do, I think there's something you should see.
Yapmadan önce, Görmen gereken birşey olduğunu düşündüm.
There's something you should see.
Görmeniz gereken birşey var.
I think she's avoiding us, and there's something you should see.
Bizden kaçtığını sanıyorum, ve burada görmen gereken bir şey var.
Chief, excuse me. There's something you should see.
Amirim, affedersiniz ama görmeniz gereken bir şey var.
There's something I think you should see.
Size göstermek istediğim bir şey var.
- Yeah, I think there's something you should see.
- Görmeniz gereken bir şey var.
No, but there's something you should see.
Hayır, ama görmen gereken bir şey var.
There's something else. Based on your TOD at the scene, Sheldon, he should be out of rigor by now, but as you can see, he's not.
Suç mahallinde belirlediğin ölüm saatine göre Sheldon, şu âna dek katılaşma hâlinin çoktan sona ermiş olması gerekirdi.
There's something I think you should see.
Görmeniz gereken bir şey var.
And in here? The house is Totally clean, But there's something In here you should see.
Ev temiz, ama görmeniz gereken bir şey var.
General, there's something I think you should see.
General, bence bunu görmelisiniz.