There are so many of them tradutor Turco
85 parallel translation
There are so many of them.
Oraya pek çok öğrenci geliyor.
There are so many of them.
Bir sürü var.
There are so many of them.
Burada çok var da onlardan.
There are so many of them.
Onlardan etrafta daha çok var.
There are so many of them.
Öyle çok var ki.
That's why there are so many of them.
Sayılarının artmasının nedeni bu.
There are so many of them here.
Burada o kadar çok bahçe var ki.
" There are so many of them...
" Önce beni al asktan daha az...
" There are so many of them...
"Şimdi leblebi olabilirim, onlar benimle konuşamaz.."
But there are so many of them.
Ama biraz fazla gibi sanki.
There are so many of them.
Onlardan bir sürü var.
Yeah, there are so many of them.
Evet, onlardan çok var.
There are so many of them.
Öyle çoklar ki.
There are so many of them
Onlardan çok fazla var.
There are so many of them.
Çok kalabalıklar.
There are so many of them.
Deniyorum.
There are so many of them, right?
O kadar çok var ki, öyle değil mi?
They are confident in their dominance over us, but mainly because there are so many of them... too many to sustain for long.
Bizim üstümüzde hakimiyetleri olduğundan eminler, ama ana nedeni çok fazla olmaları çok uzun süre var olamayacak kadar çok fazlalar.
There are so many of them!
Onlardan çok fazla var!
There are so many of them.
Bir sürü vardı orada.
And i can't shut them out, there are so many of them.
Ve onları susturamıyorum, çok fazlalar.
There are so many of them.
Sayıları çok fazla.
There are so many of them. And I can't run. But at least you have the Wizard.
Onlar çok kalabalık ve ben koşamıyorum ama en azından büyücü elinizde.
There are so many of them, Doctor.
Öyle çok var ki Doktor.
There are so many of them...
Sayıları çok fazla.
There are so many of them, even with wife and children.
Bunlar her yerde. Bir çoğunun evde bekleyen karısı, çocukları oluyor.
Y es, there are far too many of them... so you might as well kill him.
Evet, onlardan erafta çok var yani öldürsen pek bir şey fark etmez.
But there are so many rich young men around these days, loads of them.
Ama etrafta o kadar genç zengin erkek var ki, yığınla...
Why, there are so many chickens now... that we can eat some and let some of them live... in order to supply us with eggs.
Niye, çünkü bir sürü tavuk var günümüzde... bazılarını yiyip bazılarının da yaşamasına izin verebiliriz... bize yumurta yapmaları için.
There are so many plants on the Earth that there's a danger of thinking them trivial of losing sight of the subtlety and efficiency of their design.
Ağaçlar çok özenle yaratılmış olup, bunların ortamdan yokolmalarını düşünmek korkunçtur.
I don't know how many of them there are, so be ready for anything.
Kaç kişi olduklarını bilmiyorum bu yüzden her şeye hazırlıklı olmalıyız.
But there are so many cards, and some of them are under the table, too.
Ama çok fazla kart var. Bir kaçını masanın altında gizliyorsun.
There are so many young girls in the house, what if he woos one of them?
Evde genç kızlar var, ya onlara kur yapmaya çalışırsa?
There are so many kinds of sweets but it's the water that makes them special.
Bir çok türden şeker var ama onları özel yapan şey su.
I used to know everybody in this country but there are so damn many of them now.
Eskiden bu topraklardaki herkesi tanırdım ama artık çok fazlalar.
"There are so many more whores, go and marry one of them!"
"Pek çok fahişe var, git ve onlardan biriyle evlen!"
Hilbert showed that although there are infinitely many equations, there are ways to divide them up so that they are built out of just a finite set, like a set of building blocks.
Hilbert gösterdi ki ; sonsuz sayıda denklem olmasına rağmen, onları tıpkı apartman blokları gibi sonsuz olmayan diziler halinde bölmenin yolları vardı.
I always get the impression that the card-carriers, and there were more of them once than there are now... is it not the case that the reason why there were so many explicit article-writing, card-carrying atheists who affirmed their position
Senin de dediğin gibi önceleri şimdi olduklarından daha fazlalardı. Olay, duruşlarını kabul ettirmiş ve insanları toplayan, belirgin, makale yazan resmi ateistlerin neden bu kadar çok olduğu değil mi?
How come there are so many of them?
Ama niye bu kadar çoklar?
Or are there so many of them you don't even mention it?
Ya da çok fazla olduklarından, bahsetmediklerinde oluyor mu?
Look around... there are so many of them...
Bak, hepsi burada.
And so who knows how many of them are really out there?
Onlar gibi daha kaç kişi olduğunu da Tanrı bilir.
Jeremy, there are many things I would do to help you, but digging a hole in the wintry earth with my bare hands so that you can bury the corpse of a dog you killed is not one of them.
Jeremy, sana yardım etmek için yapacağım birçok şey var ama öldürdüğün köpeğin cesedini gömmen için soğuk toprağı ellerimle kazmak bunlardan biri değil.
There were many kinds of ammonites... and we know when most of them lived... so their fossils are like markers in time.
Çok amonit türü vardır ve bunların çoğunun da hangi dönemlerde yaşadığını biliyoruz. Fosilleri tarih işaretleri gibi.
S-So, how many of them are there?
Peki, onlardan ne kadar var?
There are so many ; it takes hours for them all to leave, creating a window of opportunity for other cave dwellers.
O kadar çoklar ki buradan çıkmaları saatler alır. Böylece başka mağara sakinleri için fırsat yaratmış olurlar.
There are so many Masters in Dojo Street just ask any of them will do.
Dojo sokağında pek çok usta var, onlara sorarsan herhangi birisi kabul edecektir.
There are so many of them.
- Hepsini alın!
There are so many of them now.
- Çok fazlalar.
Why are there so many of them?
Neden bu kadar çok var?
Conservatives, there are- - I know so many of them.
Muhafazakarlar- - Bir cogunu taniyorum.