There was no other way tradutor Turco
162 parallel translation
There was no other way.
Başka yolu yoktu.
I didn't want to bring this on you uncle Durand, but there was no other way.
Seni bu işe karıştırmak istememiştim Durand amca fakat başka çarem yoktu. - Onunla konuşmalıyım.
Did they get you into a tight corner where there was no other way out?
Seni çıkışı olmayan bir köşeye mi sıkıştırdılar?
There was no other way of getting it.
Parayı almanın başka yolu yoktu.
Eve, I hated to tell you that phony story in your car that time but there was no other way.
Eve, o gün arabada sana yalan söylediğim için çok üzgünüm ama başka çarem yoktu.
I did what I did because there was no other way.
Yapmam gerekeni yaptım, başka yolu yoktu çünkü.
There was no other way, Mark.
Başka bir seçeneğin yoktu, Mark.
But you said there was no other way out.
Ama bundan başka kaçış yolu yok demiştin.
- There was no other way.
- Başka yolu yoktu.
Darling, darling. There was no other way.
Başka çarem yoktu.
There was no other way for me.
Başka hiçbir yolu yoktu.
There was no other way to reach you.
Size ulaşmamın başka yolu yoktu.
I had to learn it too, there was no other way.
Benimde İngilizce öğrenmekten başka şansım kalmadı.
How unfortunate there was no other way.
- Başka bir yolu olmaması ne acı.
There was no other way to make you understand.
Size anlatmanın başka yolu yoktu.
There was no other way to convince you.
Sizi ikna etmenin başka yolu yoktu.
There was no other way for me but to sell myself.
Kendimi satmaktan başka seçeneğim yoktu.
To give a new life to the Queen there was no other way.
Kral yeni bir hayat bahşetti. ... Başka bir yolu yoktu. Sen git...
Believe me... there was no other way.
İnan bana. Başka yolu yok.
There was no other way
Başka yolu yok. Kesinlikle.
But when you hear the reason why... you and the Don are gonna understand there was no other way we could go.
Ama sebebini duyunca Baba da sende bana hak vereceksinizdir.
But there was no other way.
Fakat başka yapacak şey yoktu.
There was no other way, under such a tight schedule.
O kadar kısa zaman zarfında, yapacak başka bir şey yoktu.
There was no other way.
Başka yolu kalmamıştı.
- There was no other way.
Başka yolu yoktu.
There was no other way out. Otherwise, there would have been an emergency, Chief O'Brien's coronary.
Aksi takdirde acil çağrı, Şef O'Brien kalp krizi geçiriyor olacaktı.
Secondly I want an army of experts citing thousands of lab experiments telling any idiot with a camera that there was no other way!
İkincisi kamerasıyla dolaşan her aptala binlerce deney sonucu gösterip başka yolun olmadığını anlatacak bir uzmanlar ordusu istiyorum.
If in His eyes there was no other way we could be together.
Eğer Tanrı'nın gözünde başka yolu yoksa birlikte olabiliriz.
There was no other way...
Başka bir yolu yoktu...
There was no other way for him to cast out his demons.
İçindeki şeytanları dışarı çıkarabilmesinin başka yolu yoktu.
It said there was no other way, Marcus.
Başka yolu olmadığını söyledi, Marcus.
In those days there was no other way.
O günlerde başka yolu yoktu.
I'm sorry if I had to force you to come here but there was no other way.
Seni buraya gelmeye zorladığım için özür dilerim ama başka yolu yoktu.
I repent there was no other way open to me.
Başka hiçbir yolum olmadığı için pişmanım.
There was no other way I could take power.
Gücü ele geçirebilmemin başka yolu yok.
Don't tell me there was no other way.
Başka çaresi olmadığını söyleme sakın.
There was no other way, Colonel.
Başka yolu yoktu, Albay.
I apologize for the deceit, but there was no other way our signal could reach across the void.
Bu hile için özür diliyorum, ama bu ıssız yerde sinyalimizi ulaştırabilmenin başka bir yolu yoktu.
There was no other way.
Başka bir yolu yoktu.
I realised there was no other way out, and I was very scared.
Çıkış olmadığını anladım. Çok korkmuştum.
There was no other way
Başka yolu yoktu.
But if you tell us there was no other way, then it's no different when we take aim at you.
Madem başka bir seçenek yok o zaman seni öldürmüş olmamız da bir şeyi değiştirmez.
There was no other possible way to...
Başka bir çaresi yokt- -
There's a secret passage way here, no wonder Lin Xianer was disappeared the other day.
Buraya gizli bir yol var, Lin xianer'ın kolaylıkla ortadan kaybolmasına şaşmamalı.
Mother, there was no other way, we both got married
Anne, başka çaremiz yoktu, biz evlendik!
There was no other way.
Başka yol yoktu.
Officials went on to say there was no way such a raid... - could have been launched... - In other words... we no longer officially exist.
Resmi ajanslar, bu saldırıyı reddetti bu kadar gücü göndermediler...
I became aware that I was in a tunnel, there's no other way of describing it.
Bir tünelde olduğumu fark ettim. Başka türlü tarif etmek mümkün değil.
I thought so too, but there was no other way.
Ama başka çarem yoktu.
Was there no other way?
Başka yolu yok muydu?
There was... no choice... no other way.
Başka... seçenek başka yol yoktu.