They're not for me tradutor Turco
227 parallel translation
Lookin'for me for a job I didn't do, and they're not gonna get me.
Yapmadığım birşey için peşimdeler ve yakalanmayacağım.
It's not me they're looking for.
-... değilim!
If my kids want ice-cream cones, they're going to have to come to me for the money and not their mother.
Eğer çocuklarım dondurma isterse, benden para almaya gelirler, annelerinden değil.
Well, when the police start looking for that stuff tomorrow morning they're not likely to call me up.
Yarın sabah polis bunları aramaya başladığında Beni arayacaklarını sanmıyorum.
They're not going to take me for a ride.
Beni kandıramayacaklar.
I shouldn't miss church, not while they're considering me for a deaconship.
Diyakoz oImak üzereyken kiIiseyi kaçırmamaIıyım.
- Yes. - I don't know whether you know it or not... but Nancy Ordway was murdered, and they're trying to hang it on me. So you can figure out for yourself whether I mean this or not.
- bilip bilmediğini bilmiyorum... ama Nancy Ordway öldürülmüş ve benim üstüme yıkmak istiyorlar..
They're pretty, and they attract attention. Most of all, they make it possible for my daughter... to go to the right places and not be ashamed of me- - that is, too ashamed of me.
Güzeller ve kızımla bir yere gidince, benden utanmamasını, çok utanmamasını sağlıyor.
They're not paying me for you.
Onlar için ödeme yapmıyorlar.
Oh, they're not looking for me anymore.
Beni artık aramıyorlar.
If the military's coming, they're coming for me, not them.
Ordu buraya geliyorsa, benim için geliyordur, onlar için değil.
- They're not for me.
- Onları karına almışsın.
They're just gonna think that I'm not too nice a guy, which I'm not and that you're a hell of a good person for putting up with me, that's all.
Benim pek de iyi bir herif olmadığımı düşünürler, değilim zaten. Senin ise bana katlandığın için dünya tatlısı olduğunu düşünürler, o kadar.
If you want to keep playing these games, okay, but they're really not necessary anymore, not for me. Hey!
Bu oyunları oynamak istiyorsan, sen bilirsin, ama... bunlara artık gerek kalmadı, en azından benim için.
They're not for me.
Onlar bana değil.
I have exposed my situation to the high ranks and they're not holding me responsible for my son's dealings.
Üst makamlara durumumu izah ettim, oğlumun durumundan beni sorumlu görmüyorlar.
They basically work exclusively for me, but they're not bound by a contract.
Onlar esasen sadece benim için çalışırlar, ama bir sözleşmeye bağlanmış değiller.
They're waiting for me to go out... but I'm not stupid.
Dışarı çıkmamı bekliyorlar. Ama ben aptal değilim.
- They're not for me, it's for Rodion.
- Kendim için değil, Rodion için.
They're not for me. They're for a friend of mine.
Benim için değil, bir arkadaş için.
They're not too much for me, goddamn you!
Bana fazla gelmiyorlar seni lanet olası!
Believe me, they're not looking for trouble.
İnan bana, bela peşinde değiller.
They're not looking for me.
Ama beni aramıyorlar.
# so be ready for love # # yours are the eyes # # i have spent my life looking for # # if they're not telling lies # # you were looking for me #
# seninkiler gözlerindir # # hayatımı aramakla geçirdim # # şayet onlar yalan söylemiyorlarsa # # sen beni arıyorsun #
I know they're gone, but not for me!
Gittiklerini biliyorum, ama benim için gitmediler!
Look... Turner, if the cops get their hands on me... they're not gonna look for anybody else.
Bak Turner, polisler beni eline geçirirse başka suçlu aramayacaklardır.
They're not for me, you know.
Bunlar kendim için değil.
It's not like they're waiting up for me at the motel.
Motelde beni bekleyen yok nasilsa.
It's hard for me to believe that they're not actually human beings.
Gerçek insan olmadıklarına inanmak gerçekten çok güç.
I'm not, I just get nervous when, people say they're lookin'for me.
Sadece insanlar beni aradılarını söylediklerinde sinirleniyorum.
If I am not in front of my building at 6 : 15, when my parents get there they're gonna put me on an aggravation instalment plan that will compound, with interest, for decades.
Saat 6 : 15'te apartmanımın önünde olmazsam, annemle, babam oraya geldiğinde beni on yıllarca sürecek olan ve faizleri ile birlikte ödeyeceğim taksitli bir başıma kakma planına sokacaklar.
It's not like they're voting for me.
- Oy verecekleri kişi ben değilim.
If it was the cops, they're probably looking for me, not dad.
Eğer arayan polis ise, babamı değil beni arıyorlardır.
They're for old people, not me.
O yaşlı insanlar için benim için değil.
Look, if my ship is still searching for me, they're not going to stay there forever.
Bakın, eğer gemim beni hala arıyor olsa bile, sonsuza kadar bunu devam ettiremezler.
It's not your average proposal, but let's face it, they're not standing in line for me.
Alışılmış bir teklif değil, ama düşünelim, kuyruk yok arkamda.
Too bad they're not for me.
Benim için olmaması ne kötü!
I trust you to figure it out. They're not for me.
Bu sizin bileceğiniz bir iş.
They're writing me up for not co-signing charts.
Dosyaları imzalamadım diye rapor etmişler.
Things were not so great for me in New York and they're kind of scary right now so thank you. Thank you, Dawson.
Ben teşekkür ederim, Dawson.
'Cause they're not only for me.
Sadece benim için değillermiş.
- They're not happy for me... - to be involved in politics.
Politikaya girmemin doğru olmayacağını düşünüyorlar.
And I should share them. 'Cause they're not only for me.
Sadece benim olmadığı için paylaşmalıyım.
You're gonna try to tell me that they're not meant for each other?
Tamam. Öyleyse şu solucandan sizlerde de mi var?
They're not the right things for me.
Ama bana uygun değiller.
Host : Well, they're not paying me for that either.
Öyle bir şey için ödemiyorlar.
They say they're not telling her who she can love. They just fire her for making the wrong choice. Call me crazy...
Kimi seveceğine karışmıyoruz deseler de yanlış seçim yaptığı gerekçesiyle onu kovuyorlar.
They're not gonna come looking for me again?
Beni aramaya gelmeyeceklerini mi sanıyorsun?
Give me one. They're not all for you.
Bana da verin, hepsi sizin için değil.
They bend over backwards for me, and not because they're scared of me, but because they love me and I love them.
Çünkü benim için canlarını dişlerine takıyorlar, Benden korktukları için değil elbette, Çünkü beni seviyorlar ve ben de onları seviyorum.
They gave me these pills for my Tourette's, but they're not working.
Bana Torette için bu hapları verdiler ama işe yaramıyorlar.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not 686
they're not so bad 28
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18