They're not real tradutor Turco
396 parallel translation
Maybe we could give those vets a good licking... but they're not the real enemy.
Şu üst devrelere iyi bir dayak atabilirdik belki. Ne var ki, gerçek düşmanımız onlar değil.
And if they're afraid of horses, they're certainly not going to let them use real rocks on them.
Ve eğer atlardan korkarlarsa, kendilerinde gerçek kayalar kullanılmasına elbette izin vermezler.
But these are not dreams, they're real.
Oysa buradaki düş değil! Bu gerçek.
To me they're not real, not in the least.
Ama benim için bir gerçek değil bu.
They're still not grouping where the real planes are.
Asıl uçakların nerede olduğunu henüz tespit edemediler.
If you go in real quiet, they may not know you're there.
Çok sessiz olursanız, orada olduğunuzu fark etmezler.
They're not real firemen.
- İtfaiyeciler gerçek değildi. - Polislerde gerçek değil.
But those people are crazy. Or they're not real atheists.
Ama bu insanlar ya delidir, ya da gerçekten ateist değillerdir.
But they're not real.
Ama gerçek değiller.
But they're not real men.
Ama onlar gerçek erkek değiller.
But they're not real freaks. They were born that way.
Onlar öyle doğdu, Tanrı onları öyle yarattı.
In real life, they're not all that brilliant. They fill up their files with papers, and then forget the case.
Hepsini okuduğun romanlardaki gibi mi zannediyorsun tatlım işleri güçleri dosya hazırlamak, bir süre sonra da dosyayı kapatmaktır.
And they're not real.
Ve gerçek değillerdi.
They're not real, thank God.
Çok şükür gerçek değillermiş.
They're not real, they're paste.
Gerçek değildiler, sahteleriydi.
They're not real, the people here.
Buradaki insanlar, gerçek değil.
They're not dumb enough to give their real names.
Gerçek isimlerini söyleyecek kadar aptal değiller.
They're a bigger than real players, like the Houston Oilers, and a little bit slower, but not much, all right?
Gerçek oyunculardan biraz iriler - Houston Oilers gibi - ve biraz da yavaş, çok değil. Tamam mı?
It's because when you talk about him, your eyes, they're not real.
Çünkü ondan bahsederken gözlerin yalan söylüyor.
They're probably not real police.
Muhtemelen gerçek polis değillerdir.
They're not real.
Onlar gerçek değil.
That doesn't mean they're not real.
Bu onların gerçek olmadığı anlamına gelmez.
They're not real cats ; they're actors.
Onlar gerçek kedi değil, oyuncu.
These other men... they're not real men
Buradaki diğer erkekler... onlar gerçek birer erkek değil.
Now, that doesn't mean they're not real.
Bu onların gerçek olmadığı anlamına gelmez.
But... they're not real!
Ama... onlar gerçek değil!
It means they're not really real people, they're...
Onlar gerçek insan değil, yani...
They're not real.
Gerçek değiller.
Well, they're not real eyes, just defective tissue.
Onlar gerçek göz değil, sadece özürlü doku.
They're not your real parents.
Onlar senin gerçek ailen değil.
They're replacing the humans and we can't tell who's real and who's not.
İnsanları değiştiriyorlar ve kimin gerçek olup olmadığını bilemiyoruz.
And the only one who will know they're not real is you.
Ve onların gerçek olmadığını bilen tek kişi sen olacaksın.
Even if they're not your real parents. I'm gonna kill myself before that.
Bundan önce kendimi öldüreceğim.
[Reed] They're not real.
Onlar gerçek değil.
I know they're not real.
Onların gerçek olmadığını biliyorum.
- They're not real rubies or anything.
- Gerçek yakut değil.
The beds in the home are okay, but... they're not like a real bed.
Karavandaki yataklar iyi ama gerçek yatak gibi değiller.
- Joey, they're not real. - Huh? Huh.
Joey, bunlar gerçek değil!
They're not real keen on fire.
Ateşe gerçekten düşkün değiller.
She reckons the trick is to make'em real but not too real. Just real enough to know that they're fake.
Bir numarayla gerçek gibi sanılıyormuş ama çok gerçekçi de değil, gerçek olmadıkları anlaşılacak kadar.
You have real skills. Those arms are not your strength, they're your weakness.
Yeteneğin var ama o kollar senin gerçek gücünü göstermez.
They're not real.
Yangın gerçek değil.
See, all your beliefs all your ideals, they're not real.
Tüm inançların ve ideallerin gerçek değil.
Not real, but they're sexy and black, and accent my sensuality.
Ikettes mi buldun? - Gerçek lkettes değil ama seksiler, siyahiler ve benim şehvetimle uyum içerisindeler.
- They're not real Cubans.
- Onlar gerçek Kübalı değil.
What they're saying is that they know law and I don't, they're real lawyers and I'm not. They're just trying to humiliate me.
Sırf beni aşağılamaya çalışıyorlar.
Alfie, look, I understand that you hurt, but they're not your real family... That's just a mistake that you've made.
Bak, her şey sona erdiğinde, sana bir "UNUT" komutu vereceğim... ve tekrar asla incinmeyeceksin, tamam mı?
And as a woman, Anna we all know they're not real. - What aren't real? Those teeth.
Neler gerçek değil?
They're not real cops.
Onlar gerçek polis değil.
It's not like those real musicians who think they're so cool and hip.
Gerçek müzisyenlere benzemiyorlar Şu kuruntulu ve küstah olanlara.
They have commercials that you think are real but they're not real.
Onların sattıklarını gerçek sanıyorsun ama gerçek değil.
they're not happy 17
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18
they're not going anywhere 43
they're not yours 24
they're not here 176
they're not stupid 24
they're not so bad 28
they're not 686
they're not mine 63
they're not bad 26
they're not the same 18