This isn't the time tradutor Turco
976 parallel translation
This place isn't much of a room. so what do you do all the time?
Burası gerçek anlamda bir oda bile değil gibi. Burada yaşıyor gibi görünüyorsun ama... Artık o okula gitmiyorsan bütün gün burada ne yapıyorsun?
This isn't the time for your defensive shield.
Şimdi sığınağın vakti değil.
That's why this isn't the time to be worrying about some silly order right now.
Bu yüzden şimdi usule göre hareket etme zamanı değil.
This isn't the first time you've left me alone.
Bu beni ilk yalnız bırakışınız değil. Gidin hadi.
This isn't the first time you've come between me and disaster.
Benimle felaket arasına ilk defa girmiyorsunuz Yüzbaşı Butler.
This isn't the time!
Şimdi zamanı değil! Bir sürü başka sorunum var!
Listen, Doctor, we're very worried, this isn't the time for chit-chat!
Bak doktor, çok endişeliyiz. Muhabbet etmenin zamanı değil.
Looks like this isn't the first time this place has seen a battle.
Sanırım buranın gördüğü ilk savaş değil bu.
The time isn't very far away When this will be my typical day
Çok uzakta değildir Sıradan bir günüm olmaya
- This is about the time for it, isn't it?
- Şimdi sırası geldi, değil mi?
This isn't the first time I've hid in a closet.
İlk defa dolapta saklanmıyorum.
You see, it isn't the first time something like this has happened.
Anlıyorsunuz ya, böyle bir şey ilk defa yaşanmıyor.
This isn't a nursery it's the state supreme court, and I won't waste its time.
Burası çocuk yuvası değil. New York Eyaleti Yüksek Mahkemesi. Bu tür saçmalıklarla mahkemenin vaktini almayacağım.
Come on, sister. I'll bet this isn't the first time you were escorted out of town.
bu kasabadan dışarı ilk kez eşlik edeceğiniz zaman değildir.
Look, Mary, this isn't the time or place to discuss our lives.
Mary, hayatlarımızla ilgili konuşmanın ne yeri ne de zamanı.
And this isn't the first time...
Ve bu ilk kez de değil...
But perhaps this isn't the first time.
Belki ilk sefer de değildir bu.
- We've decided this isn't the time.
- Daha sonra gelmeye karar verdik.
This isn't the time to behave like idiots.
Aptal gibi davranmanın sırası değil.
This isn't the first time, and you know it.
Bu ilk defa olmuyor siz de biliyorsunuz.
This isn't the first time I've seen Il Trovatore.
2. Trovatore'yi ilk izleyişim değil bu.
This isn't the time nor the place.
Ne yeri ne de zamanı.
This isn't the time for jokes. We're not at the White Queen.
Burası şaka yapılacak yer değil Beyaz Kraliçe'de değiliz.
I know this isn't the most suitable time or place... but maybe it's better this way.
Çok uygun bir zaman ve yer değil biliyorum ama belki de böylesi daha iyi.
This isn't the first time it's ever happened.
İlk kez olmuş bir şey değil.
This isn't the first time, Mae.
Bu ilk sefer değil Mae.
And furthermore, this isn't the first time you've gone out of your way... to annoy me with yourjingle-jangle in, jingle-jangle out.
Ve dahası bu gürültülerle beni ilk kez rahatsız etmiyorsun.
Isn't it rather warm for this time of the year?
Yılın bu mevsiminde sıcak gelmiyor mu?
This isn't the first time I've been left alone in a saloon.
Bu bir salonda ilk kez yalnız bırakılmam değil.
This isn't the first time.
- Bu ilk defa olmuyor.
And then he turned to me and he said, " This is the nicest time of day, isn't it?
Sonra bana döndü ve dedi ki, " günün en güzel saatleri, değil mi?
This isn't the first time that handbill has come up.
O el ilanı daha önce de sorun oldu.
Lili, this isn't the time or the place...
Lili burası ne yeri ne de zamanı...
This isn't the first time, nor will it be the last, that I take this flower from you and return it to you.
Bu ilk defası değil, son da olmayacak, bu çiçeği sizden alışımın ve size geri verişimin.
- This isn't the time, the train's leaving.
- Şimdi zamanı değil. Tren gidiyor.
This is the last time I'll ever see you, isn't it?
Seni bir daha göremeyeceğim, öyle değil mi?
This isn't the time for you to die.
Ölmenizin zamanı değil.
Really, sir, don't mind me. This isn't the first time my head's been pulverised. And it's never done any real harm before.
- Hayır durun, bu ilk işkence çekmem değil.
We need time to open it and this isn't the right place.
Bunu açmamız lazım ve de burası uygun yer değil.
Tonino, even you must see this isn't the proper time.
Tonino, anlaman gerek şu an hiç uygun bir zaman değil.
This isn't the time.
Şu an doğru zaman değil...
Haru, I know this isn't a good time... but you know those papers and the seal?
Haru, hiç zamanı değil biliyorum ama evrakların nerede olduğunu biliyor musun?
- This isn't the time.
- Şimdi sırası değil.
Of course, this isn't the time.
Tabi ki zamanı değil.
This isn't the first time we've met, you know.
Sizinle ilk defa karşılaşmıyoruz.
This isn't the time to leave.
Şimdi gitme zamanı değil.
This isn't the time of Louis XIV.
15. Louis çağında yaşamıyoruz.
I'm just saying... this isn't the best time.
Sadece diyorum ki... Bu pek de iyi bir zaman değil.
- this isn't the best time for you!
- Bu senin için iyi bir zaman değil demek!
This isn't the first time I've made a fool of myself.
Hayatta kalmayı başarabilirim. Kendimi ilk defa rezil etmiyorum.
Ramón. Alright. This isn't the time.
Şimdi daha zamanı değil.
this isn't you 235
this isn't right 330
this isn't going to work 72
this isn't 241
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't happening 184
this isn't working 202
this isn't right 330
this isn't going to work 72
this isn't 241
this isn't over yet 34
this isn't about you 154
this isn't a joke 83
this isn't your fault 106
this isn't happening 184
this isn't working 202