Théatre tradutor Turco
2,803 parallel translation
... by all the great men of our theatre, Olivier, Gielgud, Richardson.
... by all the great men of our theatre, Olivier, Gielgud, Richardson.
She was in the theatre, but then she gave it up to look after me.
Burada otuzunda, ama ozaman onu verdi benden sonra yükseltmek için verdi.
You can forget your fucking sponsorship and your fucking theatre.
Sponsor markanı vede o kahrolası tiyatronu unutabilirsin.
This stupid theatre is all we've got.
Hepimiz aptal gibi davrandık. o bizim toplumumuzun kalbidir ve biz onu neredeyse kendi elimizle kovuyorduk
To share in the power of theatre.
Tiyatronun gücünü paylaşmak için.
- But the theatre's saved.
- Ama tiyatro saklandı.
We do know that in 1594, he joined a theatre troupe called...?
Ancak şunu biliyoruz ki, 1594'te tiyatro grubuna katılmış ve bu grubun adı da- -
The theatre, remember?
Tiyatro, unuttun mu?
The theatre.
Tiyatro.
Ah, in fact, you rescued me from a rather wretched comedy at the Princess Theatre.
Aslında beni Princess Tiyatrosu'ndaki oldukça kötü bir komediden kurtardınız..
I think the Americans call it dinner theatre.
Galiba amerikalılar buna Akşam Yemeği Sineması diyorlar.
Their only chance to escape before every old movie theatre and piece of film has gone.
Tüm eski sinema ve filmlerin yok olmasından önce tek kurtuluş yolu var.
Find him and bring him around to the Grand Theatre this afternoon.
Onu bul ve Büyük Tiyatro'ya getir bu akşam.
I saw Fred Russell and his puppet Joe at the Palace Theatre.
Saray Tiyatrosu'nda Fred Russell ile kuklası Joe'yu izlemiştim.
Then I think you were party to a piece of theatre performed by two traitors for your benefit.
O zaman sanırım sen de kendi çıkarın için, iki hain tarafından oynanan bir tiyatronun taraflarından biri oldun.
- This is a theatre.
- Burası bir tiyatro.
Forget the cookery club and join the theatre with me.
Kulübü boş verip benimle ilgilensen.
What's this theatre thing about?
Tiyatro olayı nedir?
Mum, think they'll let me join the theatre group?
Anne sence tiyatro grubuna kabul edilir miyim?
You can't do everything. Maybe right now theatre isn't one of your priorities.
Hayatında göz önünde bulundurman gereken başka öncelikler var tiyatro belki de senin için en iyisi değildir ha.
But, to be effective, it has to be done in the operating theatre.
Ama etkili olabilmesi için ameliyat odasında yapılmalı.
All he talks about is the theatre.
Tek derdi tiyatro.
In the theatre you don't say good luck.
Tiyatroda "iyi şanslar" denmez.
Not really my thing, but matinée at the Chinese Theatre, best air-conditioning in town, like a giant freezer unit.
Yani, aslında bana göre değildi ama Çin sinemasındaki matineler şehirdeki en iyi klima sistemi orada, dev bir soğutma ünitesi gibi.
Uh, we're, like, three blocks south of the Fantasy Theatre on-on that big road that runs parallel to the freeway.
Fantasy Sinemasından üç blok güneyde, otobana paralel büyük yoldayız.
You like having Ö itís almost the theatre of having an intellectual argument, which would be lost.
Entelektüel bir tartışmayı neredeyse kazanılıp, kaybedilecek bir gösteri olarak görüyormuş gibisin.
My wife is a theatre nurse.
Eşim de ameliyat hemşiresidir.
Actually I'm more interested in decor and with interiors arranging these decor in'space, including for the theatre.
aslında dekorasyonla ve iç düzenlemeyle ilgileniyorum. Özellikle tiyatrolarda.
337th never rotated in theatre.
337. birlik, asla ön plana çıkmadı.
I don't do theatre.
Tiyatro yapmıyorum.
Have you ever been to the old puppet theatre in central park?
Central Park'taki eski kukla sahnesine hiç gitmiş miydin?
It's a close friendship, a nice person who takes you to dinner, who invites you to the theatre, one you can take a trip with.
Bu, yakın bir arkadaşlık, hoş bir insan seni yemeğe götüren, seni tiyatroya davet eden, seninle yolculuğa çıkan.
I mean, isn't the whole spirit of theatre about camaraderie in the face of starvation and poverty?
Demek istediğim oyunun ruhunda fakir ve yoksul arkadaşlıklar yok muydu?
Mr Smith, I want you to scan the area around the New Theatre, East Acton.
Bay Smith senden Doğu Acton'daki Yeni Tiyatro'nun çevresini taramanı istiyorum.
We're here at the New Theatre in East Acton, where astrologer Martin Trueman has been creating a buzz with some amazing live shows.
Şu an Astrolojist Martin Trueman'ın canlı yayında harikalar yaratacağı Doğu Acton'daki, Yeni Tiyatro'dayız.
We're going to the theatre.
- Tiyatroya gidiyoruz.
Controlled from the theatre.
Hepsini tiyatrodan doğru kontrol ediyor.
We cut off the electricity in the theatre?
O zaman biz de tiyatronun elektriğini keseriz.
What was I doing at the theatre?
Tiyatroda ne yapıyordum?
I've gotta get back to theatre.
Konferansa dönmem lazım.
- This is not a movie theatre....
- Burası sinema tiyatro değil.
Await orders. The others, move to the theatre corridor as backup.
Geri kalanlar yerlerinden ayrılıp tiyatronun koridoruna destek olarak gelsin.
It is exciting when you bring the language of the theatre into this house but might this room be returned to the purpose for which it was created?
Sahne dilini bu eve getirmeniz çok hoş ama bu oda amacına uygun haline geri dönebilir mi?
Have you been to the theatre recently?
Son zamanlarda tiyatroya gittin mi?
All the kids in the school fondly goes to the theatre department.
Veletlerin hepsi de tiyatro koluna gidiyorlar.
I shall go to the theatre. The performance will be over soon.
Gösteri yakında sona erecek.
We had to go all the way up to 57th Street to see it, some crappy theatre that's not even there anymore.
İzlemek için 57. caddeye kadar gitmek zorunda kaldık. Artık olmayan berbat, küçük bir sinemaydı.
Sparkler still has his job and I have my own money, and if the worst comes to the worst, I could always go back to the theatre.
Sparkler'ın hala işi var ve benim kendi param var ve en kötüsü olursa her zaman tiyatroya geri dönebilirim.
I need hardly say that when I found out what the theatre was, and the kind of entertainment to be found there, I was much surprised.
Bunu söylemem gerek yok sanırım, tiyatronun nasıl bir yer olduğunu ve orada ne tür bir eğlence olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.
Why, I remember you as well as anything that night we both turned up at the theatre.
Tiyatroda olduğumuz o gece herkesi hatırladığım kadar net sizi de hatırlıyorum.
Sitting all day in some stuffy lecture theatre listening to some boring old...
Bütün gün tozlu bir amfide oturup eski ve sıkıcı...