Tissue tradutor Turco
4,032 parallel translation
Tissue that needs to be wet.
Islatılması gereken bir doku.
So every ten minutes when you hear that timer ding, you need to drench the tissue.
Her on dakikada bir kronometrenin çaldığını duyduğunda dokuyu ıslatman gerek.
Drench the tissue.
Dokuyu ıslatmamı.
Drench the tissue.
Dokuyu ıslat.
Aw. Tissue for your tears?
Gözyaşların için peçete ister misin?
Mm? Yeah, she came in ten days ago to get an HLA tissue test.
Evet. 10 gün önce HLA doku testi için geldi.
By law, organs and tissue are harvested from all brain-dead patients.
Kanunen, beyni ölen hastaların tüm organları ve dokuları alınır.
this vertical fracture bisected the thyroid prominence and fractured both superior horns, causing a soft tissue hemorrhage.
... bu dikey yırtık tiroit kesesini yarıyor ve gırtlak kıkırdağını parçalayarak yumuşak doku kanamasına neden oluyor.
There's no tissue or any other blood around, so it wasn't used as a weapon.
Üzerinde doku parçası yok etrafında kan da yok, dolayısıyla silah olarak kullanılmamış.
It doesn't emit any heat, preserving the surrounding tissue.
Isı yaymaz ve etrafındaki dokulara zarar vermez.
Seeley, preliminary tox results show high levels of ketamine in the boy's tissue.
Seeley, ön toksiloji sonuçları, çocuğun dokusunda yüksek seviyede ketamin olduğunu gösteriyor.
As the body was crushed inside the suitcase, blood and tissue would have spurted out.
Bavulun içine sıkıştırılmış ceset, kan ve doku seni açığa çıkaracak.
No major organs were hit, just soft tissue damage.
Organlarda zarar yok, sadece dokularda hasar var.
Your the only one who had access to my morgue the night that my tissue samples were corrupted.
Doku örneklerimin bozulduğu gece morguma girme imkânı olan tek kişi sendin.
Well, we won't know that until we analyze the tissue.
Kitleyi analiz etmeden bilemeyiz.
The tissue is too friable.
Doku çok oynak.
I have enough tissue for D.N.A. and a tox screen.
DNA ve toksiloji için yeterince doku var.
How soon can you examine the tissue and clean the bones?
Dokuyu incelemen ve kemikleri temizlemen ne kadar sürer?
Big entry wound, no exit wound. White, cauterized tissue and a vanishing bullet.
Büyük giriş yarası var, çıkış yarası yok, beyaz koterize doku ve kayıp bir mermi.
See, when I use the relaxing incision to oppose the tissue without tension, I achieve the same result without the use of mesh.
Dokuyu germeden birleştirmek için gevşetici ensizyon kullandığımda ağ kullanmadan aynı sonucu elde ediyorum.
Tissue.
Peçete.
Is there anything in here declaring that her tissue and skin would be harvested?
Burada dokularının ve derisinin alınabileceğini belirten bir şey var mı?
In fact, there is no way to specify, "do not sell my tissue for cosmetic use."
Aslında "Dokularımı kozmetik kullanım için satmayın." diye belirtmenin bir yolu yok.
Yes, money is made allowing outside companies to harvest... tissue for cosmetic use?
Evet, para amaçlı dış şirketlere - Kozmetik kullanım için doku.
And we definitely make money on cosmetic surgery, some of which makes use of tissue and skin harvested at the time of organ donation.
Kesinlikle estetik cerrahiden para kazanıyoruz bazılarında da organ nakillerinden gelen doku ve deri kullanılıyor.
There is a fear that were we to publicize the reality that we do on occasion sell harvested tissue, people might be less inclined to want to donate.
Eğer dokuları sattığımız gerçeğini insanlara açıklarsak onların bağış yapmaya gönülsüz olabilecekleri hakkında bir korkumuz var.
Okay, it seems to me, the best solution here would be to let the decedent's organs be used for life-saving purposes, but to exclude her skin and tissue from being utilized for cosmetic reasons.
Pekâlâ, bana göre buradaki en iyi çözüm merhumun organlarının hayat kurtarıcı amaçlar için kullanılması ama deri ve dokusunun estetik amaçlar için kullanılmaması.
A murder victim was missing the same piece of tissue.
Bir cinayet kurbanının da aynı doku parçası eksikti.
I'll run some tests back at the lab, but I'm guessing this tissue belongs to Sussman.
Laboratuvarda test yapacağım fakat dokunun Sussman'a ait olduğunu sanıyorum.
The body forms scar tissue to close a wound.
Yarayı kapatmak için vücut iyileşme dokusu oluşturur.
And the magnitude of that means that it can't be simply that they're changing their cartilage or connected tissue, or reserving muscles.
Ve büyüklüğün bu anlamı bu işlemin kolayca olmadığı anlamına da gelir. Kıkırdaklarını, dokularını ve kaslarını değiştiriyorlar.
We were just removing some scar tissue from in and behind the left ear.
Sadece sol kulağın arkasındaki ve içindeki skar dokusunu alacaktık.
What was the cause of her scar tissue, by the way?
Yara dokusu neden oluşmuş bu arada?
So she comes to us with scar tissue from a little nip on her ear from a Bichon Frise, and now she's dead.
Yani kulağında Bişon Frize ısırığıyla oluşan bir skar dokusu için bize geliyor ve şimdi ölü.
The technique used on these tissue incisions could help determine that.
Dokunun üzerindeki kesiklerin şekli bunu belirlemeye yardımcı olabilir.
There is a chance that some of the gas Pelant used on us is still in the tissue.
Palent'ın üzerimizde kullandığı gazın, hala doku üzerinde olma ihtimali var.
It really is live tissue.
Gerçekten canlı doku.
The bone is carbon fiber, of course, but the tissue the tissue was regrown from his own DNA.
Kemik karbon-fiber ama evet, doku kendi DNA'sından yeniden yapıldı.
Uh, the only way to know for sure Is to sample tissue from one of hank's major organs - Liver, uh, kidneys.
Emin olmanın tek yolu Hank'in ciğeri ve böbreği gibi hayati organlarından doku örnekleri alıp test etmek.
Had the choice - You need hank's tissue sample.
Hank'in doku örneğine ihtiyacınız var.
Get yourself a tissue and clean yourself off, like everyone else.
Herkes gibi, bir mendil al ve kendini temizle.
My examination of the preserved tissue showed that the cells had been frozen post-mortem, but because only the dermis showed signs of freezing...
Benim araştırmama göre ölümden sonra koldaki hücrelerin donduğuna dair izler bulduk ama bu donma yalnızca dermis için geçerli...
There's no blood, no tissue... nothing.
Ne kan var, ne doku, hiçbir iz yok.
Blood, tissue... Urine, saliva.
Kan, doku, idrar, salya...
Dr. Hodgins, we have to find a way to counteract whatever corrosive was used or all this tissue could be compromised.
Dr. Hodgins, ya kullanılan bu sıvıya karşı bir yol bulmalıyız ya da tüm dokular tehlikeye girecek.
But the tissue is dissolving, so go for it.
Ama doku çözülüyor, o yüzden yapman gerekeni yap.
Yes, but you can always recover the fragments that were washed away, where as I will lose the tissue for all time.
Evet ama siz aşınmış tüm kırıkları toparlayabilirsiniz, ama ben her geçen zamanda bir çok doku kaybedeceğim.
No hair or tissue either.
Ne saç ne de doku varmış.
You're supposed to be in there clearing out my scar tissue.
Güya açıp yara dokusunu temizleyecektiniz.
The blockages caused by your scar tissue will stay blocked, and then you die.
Yara dokunuzun neden olduğu tıkanıklık devam eder ve ölürsünüz.
Deep tissue.
- Masajlı.