To answer your question tradutor Turco
616 parallel translation
And to answer your question, that does not pay well.
Sorunuzun cevabı olarak da, bu iş çok para kazandırmıyor.
I'm a patriot, to answer your question.
Ben vatanseverim, sorunun cevabına gelince.
Well, to answer your question, her name is Annette, she's going on 18,
Pekâlâ, soruna cevap olacaksa ; ismi Annette, on sekiz yaşını sürüyor ve ben onun çok güzel olduğunu düşünüyorum.
To answer your question, Mr. Cassidy, I learned a little about their operation and I've got an idea for a new kind of weapon.
Sizin sorunuza gelince Bay Cassidy, işleyişlerini biraz öğrendim. Ve yeni bir silah fikrim var.
But to answer your question, I'm the only one who doesn't have it.
Sorunun cevabı, bir tek bende yok.
To answer your question...
Sorunuza geri dönersek...
To answer your question about the dorm, Mr. Scanlon.
Yatakhaneyle ilgili sorunuza gelince Bay Scanlon...
But, to answer your question, there's no work to be done.
Ama sorunun yanıtı, yapılacak hiçbir iş yok.
One phrase wouldn't suffice to answer your question.
Sorunu cevaplamak için bir cümle yetersiz kalır.
Since only bad, evil people have been destroyed by the monster, I would have to answer your question.
Evet. Canavar şu ana dek sadece kötü insanları öldürdüğü için cevabım evet.
To answer your question...
Soruna cevap vereyim.
But to answer your question, yes, I think there is.
Ama sorunuzun cevabı : evet, sanırım var.
And if I choose not to answer your question?
Ya sorunuza cevap vermemeyi seçersem?
And to answer your question, pal- - "Why am I here?"
Ve senin soruna gelince dostum... "Neden buradayım?"
Find the answer to your own question and death.
Ölümünle ilgili soruların varsa yanıtını kendin bul.
In answer to your question, may I inquire, are you... Uh, that is, do you follow the Hebrew religion yourself?
Sorunuza cevaben sorabilir miyim, siz siz kendiniz mi Musevi dinindensiniz?
Madame Grandfort, let me repeat your answer to my earlier question.
Madam Grandfort, önceki soruma yanıtınızı tekrar edeyim.
Now I ask the Empress, that before the Hungarian people... to answer to your question.
Sevgili Macar Milleti delegeleri... İmparatoriçeden sizlere seslenmesini ve sorduğunuz soruyu cevaplamasını rica edeceğim.
Undoubtedly, the answer to your question lies in that remarkable work.
Şüphesiz ki sorunuzun cevabı şu klas çalışmada yatıyor.
In answer to your question, sir, I've come to Louisiana without a banjo on my knee.
Sorunuzun yanıtına gelecek olursak efendim Louisiana'ya dizimin üzerinde bir banço olmadan geldim.
I wonder if you can tell me if she's home. If by home you refer to Mrs. Grubach's establishment, the answer to your question is no.
- Acaba kendisi evde mi?
And in answer to your question, no, mister, I don't like my job.
Sorunuza gelince, hayır bayım. İşimi sevmiyorum.
Only in Sogo will you find the answer to your question.
Sorunuzun cevabını, sadece Sogo'da bulabilirsiniz.
But in answer to your little question, Sheriff... I imagine those thieves... if they got across the river without sinking too deep in the sand... and got by those Mexican bandits... and they knew how to make a deal down there... I imagine those thieves might get in upwards to... $ 100,000.
Ama küçük sorunuza cevaben şerif... bence bu hırsızlar... eğer çamura batmadan nehri geçerlerse... ve Meksikalı haydutlara yakalanmazlarsa... ayrıca, orada nasıl pazarlık yapacaklarını da biliyorlarsa... benim tahminim bu hırsızlar 100.000 dolar... civarında bir şey alabilirlerdi.
In regard to your practice of recording people's comments after the screening, is that like a question and answer period?
filmden sonra izleyicilerin görüşlerini kaydetme alışkanlığınla ilgili olarak, acaba o bir soru yanıt türünden bir şey mi?
In my classroom, there is always another question... another question to follow your answer.
Benim sınıfımda her zaman bir dığer soru vardır... cevabınızı takip eden bir diğer soru.
No. That's the answer to your question. No, he doesn't drink.
Sorunuza da cevap vereyim, hayır, içki içmez.
I realize this might be a difficult question for you to answer, but do you feel that we have in your words, a very good gardener in office at this time?
Bu soruyu cevaplamak sizin için güç olabilir... ama sizce, sizin ifadenizle... su anda baskanlik koltugunda çok iyi bir bahçivan... oturuyor mu?
Your Honour, I would request a direct answer to a direct question.
Sayın yargıç, net bir soruya net cevap isterim.
In answer to your question, I would ask you to consider the bizarre nature of Madame Redfern's beach apparel.
Sorunuza cevap olarak size Madam Redfern'ün garip plaj kıyafetlerini... biraz düşünmenizi öneriyorum.
Do you expect a serious answer to your question, or do you wanna hear a funny story?
Sorularına ciddi bir cevap mı yoksa komik bir hikaye mi duymak istiyorsun?
Could you tell us your answer to question number four?
Dört numaralı sorunun cevabını bize anlatır mısınız?
" Sir, in answer to your advertisement of today's date, I beg to inform you that I know the young lady in question very well.
" beyefendi, bu günkü gazete de yer alan ilanınıza cevaben söz konusu genç bayanı çok yakından tanıdığımı bildirmek isterim.
I don't have to answer your damn question.
Lanet olası sorunu cevaplamak zorunda değilim.
The answer to your question's no.
Sorunuzun cevabı hayır.
But, uh, off the record, would you tell me what... What do you think your answer to a question like that would be?
Gayri resmi olarak böyle bir soruya karşı cevabınız ne olurdu söyler misiniz?
I decline to answer that question out of respect for your gender.
Cinsine olan saygımdan bu soruyu cevaplayamam.
In answer to your question - -
Sorunuza Joe Biden in bir sözü ile cevap vermek istiyorum.
Yes is the answer to your question.
- Evet sorduğun sorunun cevabı.
Yes is the answer to your question.
"Evet", senin sorunun cevabı.
He said, "No, I really want to know your answer to that question."
O da : "Hayır, gerçekten bu soruya cevap vermeni istiyorum." dedi.
If I were to ask a simple question, might you be able to answer without troubling your intellect?
Sana basit bir sorun soracak olsam, idrak kabiliyetini... çok zorlamadan yanıt verebilir misin?
For you, it's normal, you talked about your job to answer a question but she was just being pedantic.
Senin için normal. İşinle ilgili konuşup sorulanı cevapladın ama onunkisi sadece ukalalık.
Your Honor, please direct the witness to answer my question.
Ya Oswald?
You want the answer to the only question on your mind.
Aklında yer alan tek sorunun cevabını istiyorsun.
Then, if you should chance to meet him, it may be he will answer your question, but only if you return with him to his tomb.
O zaman onunla karşılaşma şansını yakalarsan belki sorunu yanıtlayabilir, ama yalnızca onunla birlikte tabutuna dönmeyi kabul edersen.
No, George, in answer to your question.
Hayır George, soruna cevap veriyorum.
I have answered your question, so you have to answer one of mine.
Ben senin sorunu yanıtladım, şimdi de sen cevap ver...
The answer to your question is 1948.
- Sorunuzun cevabı, 1948.
In answer to your other question, just send a cheque to party headquarters.
Öteki soruna gelince ; postayla bir çek gönderebilirsin.
So, in answer to your question :
Yani, sorunuzun cevabı şu :