To be honest with you tradutor Turco
1,570 parallel translation
I have to be honest with you, I really don't think that's your best color.
Sana karşı dürüst olacağım. Bence o renk sana hiç gitmez. - Ne?
Well, to be honest with you, baby, it's better with you in it.
Ne yalan söyleyim bebeğim, sen içindeyken bir başka güzel.
- I got to be honest with you.
- Sana karşı dürüst olacağım.
You know, to be honest with you, man, I'm a little shocked.
Aslında, dürüst olmak gerekirse, biraz şok oldum.
Yeah, well, to be honest with you, I wouldn't mind seeing how this whole situation really works.
Evet, dürüst olmak gerekirse bütün bu yaptıklarımız işe yarayacak mı emin değilim.
And to be honest with you, revenge is not your best color.
Dürüst olalım intikam sana uyan bir şey değil.
- And I have to be honest with you, Clark.
- Sana karşı dürüst olmalıyım, Clark.
And as far as dna goes, um, well, to be honest with you, Those robots wouldn't really help.
DNA bulma konusunda, açık konuşayım, bu robotların bir faydası olmadı.
You know, I got to be honest with you.
Biliyor musun, sana karşı dürüst olmalıyım.
Justin, I have to be honest with you.
Justin, seninle açık konuşayım.
Want me to be honest with you?
Doğruyu söylememi ister misin?
Well, to be honest with you... 2008!
Şey açıkça söylemek gerekirse... 2008!
But I got to be honest with you, only the strongest of warriors can pull this one off.
Ama sana karşı dürüst olacağım. Sadece en güçlü olan ayakta kalır.
To be honest with you, I left Bi Tianhao.
Dürüst olacağım, Bi Tianhao'dan ayrıldım.
All right. You want me to be honest with you?
Pekâlâ, ben de sana karşı dürüst olayım mı?
Look, I've got to be honest with you.
- Bak, sana karşı dürüst olmak zorundayım.
I thought it was decriminalized, to be honest with you.
Dürüst olmam gerekirse, yasal olduğunu düşünmüştüm.
[Clicks Tongue] To be honest with you, I was a bit nervous coming here.
Dürüst olmak gerekirse, Buraya geldiğim için biraz sinirliyim.
To be honest with you, Adrian I had a few cross words with him this morning so I think he may have decided he'd get back at me forthat.
Dürüst olmak gerekirse Adrian bu sabah biraz atıştık bunun öcünü almak için döner, diye düşünüyorum.
And to be honest with you, life is too short.
Sana dürüst olmak gerekirse, hayat çok kısa.
I'm trying as hard as I can to be honest with you.
Sana elimden geldiği kadar dürüst olmaya çalışıyorum.
You know Robert, he wants to be everyone's friend... but to be honest with you, I don't really think he likes anybody.
Robert, herkesle arkadaş olmak ister.. ama dürüst olmak gerekirse, onun hiç kimseyi sevdiğini sanmıyorum.
Actually, we're not quite sure, to be honest with you.
Aslında, dürüst olmak gerekirse, tam olarak emin değiliz.
But I'm going to be honest with you : I'm in big trouble.
Açıkça söylemeliyim ki, başım büyük belada.
Look, I need to be honest with you.
Sana karşı açık olmak istiyorum.
Marcel, I've got to be honest with you.
Marcel, dürüst olmak gerekirse,
I got to be honest with you, have you noticed him saying overtly sexual things to me?
Sana karşı dürüst olacağım, bana açık açık cinsel şeyler söylediğini fark ettin mi?
I got to be honest with you, Bill, I'm not a uniform guy.
Sana karşı dürüst olacağım, Bill, ben üniforma adamı değilim.
I'm just going to be honest with you, Missy.
Size dürüst olucam hanım
To be honest with you, I'm not even sure she has room for it.
Dürüst olmak gerekirse, onun için bir odanın olduğuna pek emin değilim.
I came, started going to these meetings, and I got to be honest with you,
Geldim. Toplantılara katılmaya başladım.
Look, Detective, I got to be honest with you, none of this makes any sense whatsoever.
Bakın dedektif, dürüst olmam gerekirse, bunlar hiçbir zaman bana mantıklı gelmemişti.
But I got to be honest with you, I'm not too impressed with your leadership skills.
Fakat sana karşı dürüst olacağım liderlik yeteneğine çok fazla hayran olduğum söylenemez.
I want to be honest with you.
Sana karşı dürüst olmak istiyorum.
But to be honest with you, for folks like us, it's worse.
Ama size dürüst olmam gerekirse, bizim gibiler için çok daha kötü.
To be honest with you, I don't think she's even on the ship.
Hayatım bak açık konuşacağım, bence o bu gemide bile değil.
Please, we just need you to be honest with us.
Lütfen, bize dürüst olun.
You just have to be honest with me.
Bana sadece dürüst olmalısın.
You said you were going to be honest with us.
Bize dürüst davranacağınızı söylemiştiniz.
This guy, I gotta be honest with you, we're going to need a miracle to save this church.
... kiliseyi kurtarmak için bir mucize lazım.
Let that be a lesson to you kids... about being honest with your wives.
Bu size karılarınıza dürüst olmakla ilgili benden size bir ders olsun.
Don't you think it's better to be open and honest with people?
İnsanlara karşı açık ve dürüst olmak sence de daha iyi olmaz mı?
Well, to be quite honest with you, it's not exactly all mine. I borrowed the top from Cristabel.
Dürüst olmak gerekirse hepsi benim değil, bu blüzu Cristabelle'den ödünç aldım.
I need you to be honest with me right now.
Bana karşı dürüst olmanı istiyorum.
- [Crowd Sighs ] - [ Scoffs] Uh, no, I know that two months is an awfully short time to get engaged... but, to be honest with you, I was ready to propose on that first day. So needless to say... when Mel proposed, I said yes.
Evet, biliyorum iki ay evlenmek için çok kısa bir süre ama, dürüst olmak gerekirse, seninle evlenmeye ilk günden hazırdım sormaları bile gereksiz Mel kararını verdiğinde, ben "evet" diyeceğim fikrini değiştirmesin diye ona zaman vermek istemedim, bu yüzden biz bir tarih ayarladık 31 Mayıs, yani bugünden bir ay sonra hepiniz, açık barımıza davetlisiniz bu aynı zamanda bir düğünün yararlı tarafıdır pekala, hadi sarhoş olalım...
But... Well, to be totally honest with you, I'm already in a relationship.
Ama sana karşı dürüst olacağım, benim bir ilişkim var zaten.
Mike, I don't quite understand why he's so obsessed with Blanca Champion, to be completely honest with you.
Mike'ın Blanca Champion hakkında dürüst olmam gerekirse neden bu kadar takıntılı olduğunu bilmiyorum.
To be absolutely honest with you, Bill, I didn't.
Tamamen dürüst olmam gerekirse Bill, görmedim.
I need you to be honest with me, Javier.
Bana karşı dürüst ol Javier.
All right, I'm going to be totally honest with you.
Tamam, sana dürüst olacağım.
I mean, how can you expect me not to fuck with you when you can't even be honest with me?
Dürüst olmadığın sürece seni siklememi nasıI beklersin benden?