Toke tradutor Turco
141 parallel translation
Toke it out, man.
İçine çek, ahbap.
Hey, save me a toke!
Hey, bana da bir fırt bırakın!
Toke?
Ot?
We could go for a drive, have a toke.
Biraz dolaşırız, bir yerlerde takılırız.
On my mother's grave, the germans toke all.
Annemin mezarı üstüne, Almanlar hepsini aldı.
This is the moment where we thank all together comrade Marko for all the past years that he toke care of us, and gave us a meal and made sure we were healthy.
Bu hep beraber yoldaş Marko'ya teşekkür ettiğimiz andır. Bizimle ilgilendiği bütün o yıllara, yiyeceğimizi sağlamasına ve sağlığımızı korumasına.
Toke?
Bir nefes versene.
- Toke!
- Çek!
Toke!
Çek!
Nigger, toke!
Zenci, çek!
You want a toke?
Bir yudum çekmek ister misin?
You want a little toke?
Ciddi olun!
One toke, man!
Bi fırt adamım!
- One toke, you poor fool?
Bi fırt mı, aptal sefil?
Toke up before we go to work.
İşe gitmeden biraz atalım.
Well, that's all the more reason to toke up, man.
İşte biraz uçmak için bir neden daha.
Oh, what, you want a toke on that?
Oh, ne, ondan çekmek mi istiyorsun?
Can I have a toke?
Bir kez de ben çekebilir miyim?
Toke!
Toke!
If I had my bong on me now, I'd let you toke till you choke.
Eğer yanımda boru olsaydı, boğulana kadar ot içmene izin verirdim.
Hey, diss me or whatever, but I got three sisters and nothing quite takes the edge off like a good toke.
Hey, benim de üç kız kardeşim var ve hiçbir şey esrar gibi ağrını alıp götürmez.
Have a toke, Juanillo.
Bir fırt çek Juanillo.
- Need a toke of the smokage, B?
- Sigara ister misin, B?
Gi'us a toke.
Pekala.
A toke?
Bir nefes?
Toke up, dude.
Çek bir nefes.
If Gilbert Garcia offered you a toke, you took it or took off.
Baskı altındaydım. Benim lisemde Gilbet Garcia sana ot verirse ya alacaksın ya kaçacaksın.
Okay, let's see. " Toke as needed.
Pekâlâ, bir bakalım. " İhtiyaç duyduğunuzda tüttürün.
Toke up, Ristuccia!
Çek Ristuccia!
They were popping blackjack dealers on their way home from work, taking their toke envelopes.
İşten dönen poker kurpiyelerinin yolunu kesiyorlardı, ve para fişlerini alıyorlardı.
You've gone one toke over the line!
Bu bardağı taşıran son damlaydı!
Better watch where you toke, cuz.
Nerede dumanlandığına dikkat et dostum.
I strongly advise you to toke it.
Almanı şiddetle tavsiye ederim.
You lookin'to toke up?
Haşhaş mı arıyorsun?
Can I have a toke?
Bir fırt alabilir miyim?
Hey Chuck, let's toke up!
Hey Chuck!
I prefer having a toke.
Kafayı bulmayı tercih ederim.
Hey Toke, Gil... help me move this guy outta Hamsterdam.
Toke, Gil yardım edin de adamı Hampsterdam'dan çıkaralım.
Chino, let me toke on that one.
Chino, bir fırt ver.
We can toke up later.
Yok ya. Sonra içeriz.
And a toke.
Bir de fırt.
Yeah I can drink, I can toke up in front of her, but sometimes I feel like if I were to put a gun to my head, and she couldn't care about that either
evet. onun önünde soyunabilir ve içebilirim ama bazen sanki kafama bir silah dayasam bunu da umursamazmış gibi geliyor.
Harsh toke, dude.
Çok ağır konuştun, dostum.
Toke her out a little.
Biraz bahşiş ver.
- Does Neil toke?
Neil çekiyor mu?
Take a toke'til you're broke, it's the MILF weed.
Züğürt de olsan al onu.
A little toke on that, Michael?
Çekmek ister misin, Michael?
So, what's the toke?
Uyuşturucu mu?
A toke?
Esrar?
Now, I'm trying to tell you... that we can't afford toke you here any more. You already owe two months worth of back rent.
Zaten bana 2 aylık kira borcun var.
- Toke!
- Toke!