Tomtom tradutor Turco
35 parallel translation
I can't hear my internal TomTom.
İçsel dümbeleğimi duyamıyorum.
For the love of Lulu, bossed about by Tim TomTom.
Lulu sevgisi için. Tim TomTom'dan emirler yağdırdı.
There's the Garmin!
Şuradaki Garmin! Ve TomTom!
And the TomTom! Over there!
İşte orada!
'Oh, there is one thing. Erm, TomTom hacked a voicemail on Frank Reed's phone.
Bir şey bulduk, TomTom Frank Reed'in telefonundaki bir sesli mesaja sızdı.
TomTom, get us Mr Mason's address.
TomTom, Bay Mason'ın adresini bul.
TomTom? Can you hack into the government data base?
TomTom hükümetin veritabanına sızabilir misin?
TomTom, you pick up the box.
TomTom, kutuyu sen al.
Shouldn't steal £ 2.5 million then, should you, TomTom? You naughty boy.
Sen de 2.5 milyon çalmasaydın, değil mi TomTom?
TomTom - usual checks - lifestyle, financial, medical - see if he's vulnerable somewhere.
TomTom, hayat tarzı, mali ve sağlıksal durumu... Hassas bir noktası var mı bakalım.
TomTom, put a wire on Jess.
- TomTom, Jess'e dinleme cihazı tak.
Yeah, TomTom's left enough of a trail, so if Tyrus is half as good as he's supposed to be, he'll find you.
- Evet, TomTom gerekli izi bıraktı Tyrus sandığımızın yarısı kadar bile iyiyse seni bulacaktır.
Charlie's all right, it's TomTom I'm worried about.
- Charlie tamam da asıl endişem Tomtom'a.
Right, TomTom, did he plant anything?
Pekala, TomTom. Herhangi bir şey yerleştirdi mi?
TomTom, I told you to keep his channel open.
TomTom, sana açık tutmanı söylemiştim.
TomTom, did we get Mr Tyrus'confession?
TomTom, Bay Tyrus'un itirafını kaydettik mi?
'TomTom monitored your progress remotely...'and we knew Yuri's Skype address would lead you here.'
TomTom hareketlerini anbean izledik ve Yuri'nin Skype adersinin seni buraya getireceğini biliyorduk.
TomTom, outstanding work, above and beyond.
TomTom, fazlasıyla güzel bir iş becerdin.
TomTom!
TomTom!
TomTom, find out what's on either side of the embassy building, and if there's any way we can gain access.
TomTom, elçilik binasının etrafında neler olduğunu ve oraya girişimizin mümkün olup olmadığını kontrol et.
TomTom will get what he can on surveillance.
TomTom gözlem yoluyla edilebildiği bilgiyi edinecek.
TomTom, how are we doing?
TomTom, ne durumdasın?
TomTom?
TomTom? !
So, we've got Charlie in the embassy, TomTom's in their CCTV and we've got a camera in the ambassador's study.
Charlie elçilik binasında, TomTom izleme monitörlerine sızmış durumda ve elçinin çalışma odasında kameramız var.
TomTom, security.
TomTom, güvenlik?
TomTom's right - the plan is still not watertight.
TomTom's haklı, plan hala harika değil.
We can worry about TomTom later.
TomTom'u daha sonra hallederiz.
Hmm. How we getting on with that CCTV, TomTom?
Kameralara erişim ne durumda TomTom?
TomTom, yeah?
TomTom, evet.
Actually, TomTom, I could do with a word.
TomTom, seninle bir şey konuşmak istiyorum.
I don't suppose you got some tomtom drums or something on you, do you?
Üzerinde davul falan olmadığını sanıyorum, var mı?
TomTom.
- Tom. TomTom.
TomTom, do a search for "Johnson Hollander", see what they do. Seriously?
- Gerçekten mi?
There's appointments here, twice a month, regular as clockwork.
TomTom Johnson ve Hollander'i arat ne yapıyorlarmış bir bakalım. Ayda iki kez düzenli randevuları var.