Torture tradutor Turco
5,403 parallel translation
To the women that you torture and kill?
İşkence edip öldürdüğün kadınlarla?
How long do you torture them?
Onlara ne kadar işkence ediyordun?
Not being with her was torture.
Onunla olmak işkenceydi.
The last 500 years have been torture for me.
Son 500 yıl benim için bir işkenceydi.
If I try to help, they'll just torture me, too.
Yardım etmeye kalkarsam, bana da işkence yaparlar.
Torture. Slavery.
- İşkence, kölelik.
- A Metas'torture house.
- Metaların işkence evinde.
Booth suffered trauma before- - war, abduction, confinement, even torture.
Booth daha önce de travma yaşadı. Savaş, kaçırılma, tutsak edilme, hatta işkence.
You want to torture your parents?
Sizinkilere eziyet etmek mi istiyorsun?
Then put me in an asylum for 28 years, who's done nothing but mentally and physically torture me ever since we've known each another.
Sonra 28 yil boyunca bir akil hastanesine kapattin. Sen birbirimizi tanidigimizdan beri hem ruhuma hem de bedenime iskence etmekten baska bir sey yapmadin.
Oh, but these next two weeks are going to be torture.
Ama önümüzdeki iki hafta tam bir iskence olacak.
Did you not give a sworn statement detailing countless acts of violence, torture, and sexual abuse by the defendant? !
Sanık tarafından birçok kez şiddete, işkence ve cinsel tacize maruz kaldığınıza..... dair yeminli ifade vermediniz mi?
It could be a form of torture, maybe a biting fetish.
İşkence çeşidi olabilir. Belki de ısırma fetişidir.
Which also means the holding period isn't about torture, it's about incubation.
Ayrıca esir tutma zaman zarfında amaç işkence değil kuluçka.
- Torture's not gonna work.
- İşkencenin bir faydası olmaz.
They can torture Mahsuvus until the arks rise.
Mahsuvus'a kemerler yükselene kadar işkence edebilirler.
The Manson Family out in sunny California sounded crazy once, too. That body showed signs of torture.
Manson ailesinin güneşli California'da olmasıda bir zamanlar kulağa çılgınca geliyordu.
I cannot withstand this torture.
Bu işkenceye dayanamıyorum.
Torture me is what you're here to do.
Onları öyle yaparak işkence et bana tabi.
She was gonna torture me and then kill me.
- Önce işkence edip sonra öldürecekti beni.
This is torture.
Bu işkence.
You haven't taught me how to hold up under torture yet.
İşkenceye nasıl dayanacağımı öğretmedin daha.
You avoided him for years, and when you finally had to deal with him, it was torture.
Yıllar boyunca ondan kaçtın. Sonunda yüzleşmek zorunda kaldığında eziyete döndü.
I was immediately suspicious of this lover, and I had him questioned under torture until he revealed to me the actual course of events.
Ve işkenceyle sorgulamaya aldırdım Ta ki gerçekte olanları söyleyene kadar.
This is torture.
İşkenceye döndü artık.
So, what would be the appropriate eternal torture for someone who robbed a bank?
Öyleyse bir banka hırsızı için kim sonsuz işkenceye maruz kalmak ister?
Torture?
İşkence?
Torture?
İşkence!
Before he disappeared, Richard Patterson gave a very detailed testimony about his kidnapping and torture by two KGB illegals.
Kaybolmadan önce Richard Patterson, kanundan kaçan iki KGB ajanının onu kaçırması ve işkence etmesiyle ilgili bayağı ayrıntılı bir ifade vermişti.
Why do you torture yourself?
Neden kendine işkence ediyorsun?
Whilst enduring torture at the hands of my rebel captors, I managed to wheedle out the fact that they hailed from Setauket itself.
Beni kaçıran isyancıların ellerinde işkence çekerken Setauket tarafından takdir edildikleri saçmalığıyla onları kandırmayı başardım.
I want it to stop... the torture, the torment, the suffering.
Artık bitmesini istiyorum... Bu eziyetin, işkencenin, acının.
You torture me.
Bana işkence edersin sen.
Dr. Yewll was trained to torture humans.
Doktor Yewll insanlara işkence etme eğitimi görmüştü.
The unsubs would have had to stand over the body during the torture.
Şüpheliler işkence sırasında vücudu dikkatlice izlemiş olmalı.
She suffered severe trauma from the car accident as well as the torture.
Araba kazasından işkence gibi birkaç travma atlattı.
So those torture wounds copied the stings.
- Demek işkence yaraları sokmalardan kopya edilmiş.
Is that how you learned to torture like this?
Böyle işkence etmeyi oradan mı öğrendin?
Except you didn't kill this one, because she's laying up in a hospital room with torture wounds all over her body.
Tabii onu öldürmemiştin çünkü vücudunun dört bir yanında işkence yaralarıyla hastanede yatıyor şu an.
Did you torture people on your own?
O insanlara yalnız mı işkence ettin?
He'll find his son's killer and torture him to death.
Oğlunun katilini bulacak ve ona ölünceye kadar işkence edecek.
He'll torture first, try to make us confess.
Önce itiraf etmemiz için bize işkence yapacaktır.
The unsub is exhibiting a level of sexual assault and torture which is normally atypical for female offenders, but it is seen when there's been years and years of built-up rage and anger.
Şüpheli bayan suçlular için alışılmamış olan tecavüz ediyor ve işkence yapıyor ama bu yıllar boyu öfke birbiri üzerine katlanınca görülür.
At this point we have to believe that Christy White and Michael Smith are still alive but are undergoing severe torture.
Bu andan itibaren Christy White ve Michael Smith'in yaşadığını düşünmeliyiz ama işkenceye maruz kalarak.
Don't torture yourself, Abby.
Kendine eziyet etme, Abby.
And we'll do whatever's necessary to get Hydra intel from you, but your torture...
Hydra'ya dair bilgileri senden almak için gereken her şeyi yapacağız ama işkencen dâhili olacak.
We processed the apartment where you were... held, and there's no sign of torture.
Esir olarak tutulduğun daireyi inceledik. İşkence izi yoktu.
The cutting and restraining, point to a sexual sadism, but the gunshot wound ends the torture too quickly for a sadist.
Kesmesi ve alıkoyması cinsel sadizm göstergesi ama kurşun yarası işkenceyi bir sadiste göre çok hızlı bitiriyor.
It's not about rape for this unsub, it's about torture.
Bu şüphelinin istediği tecavüz değil, işkence etmek.
We're presuming he's using the gun to end things, but it could be part of the psychological torture.
Silahı bitiriş için kullandığını varsayıyoruz ama psikolojik işkencesinin bir parçası da olabilir.
Being with her was torture.
Oh, Evet.