Towel tradutor Turco
3,501 parallel translation
Anyone got a towel?
Havlusu olan var mı?
- Yeah, it's loud. Get a towel! Get a towel!
Havlu getir!
Yeah, um, do you have a towel?
Evet, havlunuz var mı?
Fan, blanket, and towel are complimentary.
Battaniye ve havlu dahil.
I'm gonna lose my towel.
- Havlum düşecek.
I am taking the towel!
Ben havluyu alıyorum.
- Mingus, may I have a towel?
- Mingus, havlu alabilir miyim?
I took this towel and put it on your face but you didn't react.
Bu ıslak havluyu alıp yüzüne koydum ama hiç tepki vermedin.
Can you explain to me how the tea towel got here?
Bu havlunun buraya nasıl geldiğini bana anlatabilir misin?
Not looking up your towel. Swear to God.
Havlunun üstüne bakmıyorum, yemin ederim.
Not looking up your towel.
Havluna bakmıyorum.
It's like, "See you in three to five, ass wipe. You fucking towel head."
Şöyle, "3-5 yıla görüşürüz seni gerizekalı, aptal" diyerek.
I left a towel and some clean clothes in my office.
Senin için ofisime bir havlu ve temiz kıyafetler bıraktım.
So your last present is on a towel rack in the bathroom.
Yani, son hediyen, banyoda bir havlu askısında.
Use the light blue towel.
Açık mavi olan havluyu kullan.
- Pass me a towel.
- Bana bir peşkir ver.
Pass me a towel, would you?
Bana bir havlu verebilir misin?
Look... - I'm throwing in the towel.
- Yenilgiyi kabul edelim.
If you had told me on the phone, I could have carried a towel.
Eğer telefonda bana söyleseydin, gelirken havlu getirirdim.
Towel.
Havlu.
Take off the towel.
Havluyu çıkar.
Get a towel. Get a towel.
- Havlu getirin, havlu getirin!
A towel and a clean pail of warm water.
Bir havlu ve temiz sıcak su.
Do you really want to throw in the towel?
Gerçekten havlu atmak istiyor musunuz?
And I heard, I heard, but listen, get a towel and clean it up, okay?
Duydum, bir havlu al da temizle, tamam mı?
Prestabas me something... shampoo and a towel? Ok, well, happens.
Tabi.. bi dakika
Don't toss in the towel.
Sakın pes etme.
Get your butt back in the hotel room, or I'm gonna drop this towel!
Odaya geri dön yoksa bu havluyu indiririm.
Grab a towel.
Bir havlu al.
Karen had to get you a towel, some ice.
Karen'ın sana bir havlu, biraz buz getirmesi gerekmişti.
Here, take a towel.
Al şu havluyu.
Brought you your change and a fresh towel.
Paranın üzeriyle temiz havlu getirdim.
No towel snapping incidents?
Hiç mi peçeteyle götünü temizlerken kaza olmadı?
Still want to throw in the towel?
Hâlâ havlu atmaya niyetli misin?
Can I get a towel?
Bir mendil alabilir miyim?
Gimme the towel.
Havluyu versene.
Those, kettle and towel!
Ayrıca bir kazan ve havlu hazırlayın.
The rascal stole my towel.
Aşağılık benim havlumu çalmış!
I found the towel, Jlo.
Havlu buldum, JLO.
You want to throw in the towel?
Havlu atmak ister misin? - İkinci yarı.
We'll throw down a towel.
Altımıza havlu sereriz.
This ain't beach towel night at Three Rivers.
Three Rivers'da deniz havlusu gecesi değil bu.
A man's got to know when to throw in the towel.
Bir adam ne zaman havlu atacağını bilmeli.
Pass us that tea towel there.
Şuradaki kurulama bezini uzatsana.
Hey, will you hit me with my towel real quick?
Hey, havlumu bana atabilir misin?
Gotta go get a towel.
Havlu almaya gideyim.
Want a towel or something?
Havlu falan ister misin?
Hey, get them a towel, will you?
Hey, onlara havlu verin, tamam mı?
Okay, there's a towel in there, but don't use the good towels.
Tamam, orada bir havlu var ama iyi havluları kullanmayalım.
Don't use the white towel.
Beyaz havluyu kullanmayın.
- One towel?
- Tek bir havlu mu var?