Traditions tradutor Turco
935 parallel translation
- I don't understand you, sir. - I expect a man in your position... to observe certain traditions.
- Senin konumundaki bir adamın belirli geleneklere... bağlı kalmasını beklerdim doğrusu.
I warned you... that no man could violate the traditions of his kind and not be damned.
Hiçbir insanın... kendi türünün sınırlarını zorlayıp da lanetlenmeden kurtulamayacağını söyledim sana.
The guardians of the old and holy traditions.
- Soylulardan. Kutsal geleneklerin muhafızları ha.
Mr. Charles Foster Kane, in every essence of his social beliefs and by the dangerous manner he has persistently attacked American traditions of private property initiative and opportunity for advancement is, in fact, nothing more or less than a communist.
Bay Charles Foster Kane, toplumsal konulardaki görüşleriyle ve tehlikeli tavırlarıyla Amerikan özel mülk geleneklerine özel teşebbüs ve serbest rekabete saldırmaya devam etti. ... o aslında tam anlamıyla bir komünisttir...
I can... traditions, you know.
Ben yapabilirim... gelenekler.
Alas, traditions die out.
Yazık ki, gelenekler ortadan kayboluyor.
Due to an oversight, which I hasten to state is contrary to the traditions of a great service, the defendant did not die.
Büyük bir servisin geleneklerine yakışmayan bir hata neticesinde davalı ölmedi.
How they supported one another, how clearly they saw their aim, how much they believed in their victory and how they passed the traditions of friendship on to the young.
Birbirlerini nasıl desteklediklerini, açıkça amaçlarını gördüm, zafere ne kadar inandıklarını, ve dostluk geleneğini nasıl geliştirdiklerini gördüm.
That's where the oak tree became the sacred symbol of Basque freedom and traditions.
Burası, "meşe ağacı" nın Bask özgürlüğü ve geleneklerinin... kutsal sembolü haline geldiği yerdir.
Along the river were villages and people living and working... content in their traditions which had not changed for thousands of years.
Nehir boyunca dizilmiş köylerde yaşayan insanlar, binlerce yıldır değişmemiş... bir tarzda, geleneksel bir biçimde yaşamlarını ve işlerini sürdürmekteydi.
Because they are the true heirs of Rome's traditions.
Çünkü onlar Roma geleneklerinin gerçek varisleridir.
I hate what he's doing to you, the way he's ruling you from his grave... making you like him... so he can preserve his house, his traditions, his world.
Sana yaptıklarından nefret ediyorum. Mezarından seni yönetmesinden... kendi evini, kendi geleneklerini... kendi dünyasını sürdürmek için seni kendine benzetmesinden.
Now, this exorcism ceremony is all that remains of the old traditions.
Bu şeytan kovma törenleri eski geleneklerin kalıntıları.
This island's shackled with traditions.
Adada geleneklerden geçilmiyordu.
Mr. Fleury speaks as if traditions belong only to him.
Bay Boyeur kendi geleneklerinden bahseder.
I'd be the last to deny him his traditions.
Onun geleneklerini inkâr edecek son kişiyimdir.
Since I'm new here and not yet part of your traditions... I think the song should be led by a woman who has been with you long.
Ben henüz yeni olduğumdan, şarkının uzun süredir sizinle olan birinin önderliğinde söylenmesi gerektiği kanısındayım.
But it's our duty to defend the family's traditions.
Ama ailemizin geleneğini savunmak bize düşer.
He who defies ancestral traditions, shall not remain sovereign for long.
Yüzyıllık geleneklerini altüst eden bir krallık, uzun süre varolamaz.
There is no higher destiny than to reign according to ancient traditions.
Ülkeyi geçmişte olduğu gibi yönetmek, hiç de uzak bir kader değil.
The dictatorship of the proletariat is a relentless struggle, bloody and bloodless, violent and peaceful, military and economic, educative and administrative, against the forces and traditions of the old society.
Proletaryanın diktatörlüğü acımasız bir mücadeledir ; kanlı ve kansız, şiddetli ve huzurlu, askeri ve ekonomik, eğitimsel ve yönetimseldir ve eski toplumun tüm güç ve geleneklerine karşıdır.
By blaming a superior for a weak soldier's suicide, you undermine our finest military traditions.
Zayıf bir askerin ölümünden bir üstünü sorumlu tutarak ordu geleneklerimizi ayaklar altına alıyorsun.
We've married according to traditions.
Geleneklerimize uygun bir şekilde evlendik.
But, my thinking wasn't matching his traditions.
Fakat benim düşüncem, onun gelenekleriyle hiç örtüşmüyordu. ( Savaşmak zorundaydım )
The fourth Clément carried on the basic traditions of the family, which is to say, a prudent marriage plus a lively interest in balloons.
Dördüncü Clément, sülalesinin temel geleneklerini sürdürdü. Kısacası, mantıklı bir evlilik ve ek olarak "balon" lara canlı bir ilgi.
I shall restore all the traditions that made her great.
Ona şan veren tüm gelenekleri geri getireceğim.
This marriage is in the best of traditions.
Hem evlilik güzel bir gelenektir.
traditions must be respected.
Bu bir gelenek.
Great importance was attached to traditions and uniforms - starting from the ritual of banner consecration.
Nasıl da askerce yürüyorlar. Show gösteri ve ünüformaya çok önem veriliyordu Örneğin bu bir sancak merasimi, Hitler'in yüzüne bakın.
I look at this fiery swastika and cannot but wonder how could it happen that in Germany, a country with great cultural traditions, a mass of semi-literate, self-complacent and narrow-minded people that made every effort to turn human beings into raging barbarians had come to power.
Gamalı haç çizen bu insan seline bakıyor. ... ve Almanya gibi yüksek kültür seviyesine ulaşmış bir ülkenin, nasıl olupta bu yarı buçuk eğitim görmüş ve insanları herşeyi yapmaya hazır hale getiren fanatik barbarlara çevirdiğini anlayamıyorum.
Unfortunately, these days certain great traditions of the French army are being forgotten.
Maalesef bugünlerde... Fransız ordusunun bazı önemli gelenekleri unutulmaya yüz tuttu.
The army must resume its traditions.
Ordu geleneklerine dönmeli.
But where's that profession conciousness, traditions of the french kitchen? Nice trick, huh?
İyi iş, değil mi?
I believe in our country's traditions.
Ülkemizin geleneklerine bağlıyım.
No, in our region, the old ways and traditions are dead.
Bu bölgede dededen ve neneden kalma hiç bir anane bulamazsın.
I will put these hysterical traditions in order!
Bu çılgınca gelenekleri bir düzene sokacağım.
The world should leap forward also... with its traditions and morals.
Dünya, gelenekleri ve ahlaki değerleriyle ilerlemeli.
I don ´ t want to change your traditions.
Adetlerini değiştirmek istemem.
Yes, but we can't disregard our island's traditions and beliefs.
Evet, ancak adanın ananelerini ve inançlarını yok sayamayız.
They should harness their best traditions making them fruitful and enriching them with the conditions of the fight for national liberation.
Geleneklerindeki en iyi şeyleri çekip çıkarmalı ve bunların ulusal özgürlük hareketinin koşullarında meyve vermesini sağlamaları gerekiyor.
The investigating commission agrees... that General Nobile's actions are contrary... to the traditions of military honor and the code of military law... and it finds no plausible justification... for what can only be explained, but not justified... by his physical and moral depression at the time.
Tahkikat komisyonu General Nobile'nin eylemlerinin askeri teamüllere ve askeri ceza hukukuna aykırı olduğuna karar vermiştir. ... Ve eylem zamanındaki fiziksel rahatsızlık ve bunalımıyla açıklanabilen ancak mazur gösterilemeyecek eylemler için hiçbir makul gerekçe bulamamıştır.
Long live our glorious traditions of warfare!
Çok yaşa şanlı savaş geleneklerimiz!
There are traditions of liberty to defend.
Özgürlük gelenekleri savunulmalı.
Because of our traditions, we've kept our balance for many, many years.
Geleneklerimiz sayesinde, yıllar boyunca dengemizi koruyabildik.
Here in Anatevka, we have traditions for everything.
Burada Anatevka'da, her şey için geleneklerimiz vardır.
And because of our traditions, every one of us knows who he is and what God expects him to do.
Ve geleneklerimiz sayesinde, herkes kim olduğunu ve Tanrı'nın kendisinden ne beklediğini bilir.
Traditions, traditions.
Gelenekler, gelenekler.
Without our traditions, our lives would be as shaky as
Geleneklerimiz olmadan, hepimizin hayatı sallantıda olurdu.
Perhaps if you spoke to them and reminded them that they must show respect for the law, respect for traditions.
Onlarla konuşup, kanuna ve geleneklere saygı göstermeleri gerektiğini hatırlatırsın belki.
One of the greatest traditions we have is the Thanksgiving Day football game.
Çünkü bizim en büyük geleneklerimizden birisi, Şükran Günü futbol oyunudur.
Our traditions!
Geleneklerimiz!