Tragically tradutor Turco
474 parallel translation
I gave her the courage she needed... but that love... ended so tragically.
Onu cesaretlendirdim ama aşkı trajediye döndü.
As he prepared to attack Inui, our Great Lord died tragically, in the Garrison at Washizu's treasonous hand.
Kendisi Inui'ye saldırı hazırlığı yaparken, Büyük Efendimiz trajik bir şekilde öldü. Garnizon'da, Washizu'nun hain ellerinde can verdi.
I'm sorry it ended so tragically for you.
Gezinizin böyle trajik bitmesine üzüldüm.
Because of a love story. Which ended tragically.
Trajik sonu olan........ bir aşk hikayesi yüzünden.
I love you totally, tenderly, tragically.
Seni bütünüyle, müşfikçe, trajik olarak seviyorum.
Not only have many millions'worth of tax receipts and currency and checks gone up in flames, but, far more tragically, the tax information files of virtually every taxpayer in this nation have been destroyed.
Yalnızca milyonlarca dolar değerinde vergi makbuzu, para ve çek yanmakla kalmamış, en kötüsü, bu ülkedeki her bir vergi yükümlüsünün vergi beyannamesi dosyaları da yok olmuştur.
He died suddenly and tragically... far away from his loved ones... alone in a distant land where he used to go... to rest his mind and heal his body.
Sevdiklerinden uzakta, aniden ve trajik bir şekilde yaşama veda etti. Uzaklarda, zihnini dinlendirip vücudunu tedavi ettiği bir yerde.
He died suddenly and tragically... far from his loved ones... alone in a distant land where he used to go... to rest his mind and heal his body.
Sevdiklerinden uzakta, aniden ve trajik bir şekilde yaşama veda etti. Uzaklarda, zihnini dinlendirip vücudunu tedavi ettiği bir yerde.
Maybe you already feel tragically... that the mysterious life that grows day-to-day in its belly... eventually a Roman cross... as the life of a malefactor.
Belki de hissettiği, gizemli hayat onu büyülüyordu. Kötülükleri için, Roma çarmıhında tarihi bitecekti.
Unfortunately, it turned out tragically.
Ne yazık ki sonu trajik oldu.
Barbara Jean, tragically burned in an accident involving a fire baton.
Barbara Jean yanan sopa gösterisi kazasında feci şekilde yandı.
'Joke ends tragically.'You have scratched me.
"Trajediyle sonuçlanan aptalca bir şaka".
He's tragically incomplete.
Trajik bir biçimde yarım kalmış.
Tragically, horribly.
Heyhat, maalesef!
Now, if you'll excuse me, tragically, I have a previous engagement.
Şimdi izin verirseniz, maalesef bir randevum var.
You're listening to a special memorial tribute to the late Patsy Cline, tragically killed early this morning in a plane crash near Dyersburg, Tennessee.
Tennessee, Dyersburg yakınında sabah erken saatlerde bir uçak kazasında trajik bir şekilde vefat eden merhum Patsy Cline için özel bir anma töreni hediyesi dinliyorsunuz.
A similar conflict in 1970 ended tragically.
1970 yılında da benzer bir olay trajik bir şekilde sona erdi.
But all of this will end tragically.
Ama bunların hepsi trajik bir sonla bitecek.
She died tragically alone, like many of the world's most beautiful women.
Trajik bir şekilde tek başına öldü tıpkı dünyadaki çoğu güzel kadın gibi.
Most of the official family of Los Angeles, led by the mayor and the City Council, gathered with family members and members of the black community at McNeely's funeral who was tragically murdered several days ago.
Belediye Başkanı ve Şehir Konseyi başta olmak üzere, LA memurlarının çoğu, aile üyeleri ve zenci cemiyeti üyeleri, birkaç gün önce öldürülen Mc Neely'nin cenazesinde toplandılar.
Third brother died even more tragically.
Üçüncü ağabey daha da feci öldü!
And it is very likely... that these warheads, tragically enough...
Ve büyük bir olasılıkla..... bu füze başlıkları, trajik bir biçimde...
In a world shattered by senseless violence that so tragically often strikes at the innocent, our friend was a peacemaker.
Masumların hedef alındığı anlamsız şiddetin gölgesiyle kirlenmiş bu dünyada dostumuz büyük bir barış koruyucusuydu.
He was killed, tragically, on this very spot when a size 9 exploded in his face.
Şu gördüğünüz noktada 40 numara nın patlaması üzerine trajik bir şekilde öldürüldü.
Can you imagine what the reward might be for anybody who would act as a peacemaker between these two tragically estranged but perky-bottomed sisters?
Trajik bir şekilde yabancılaşmış sıkı kalçalı iki kardeşin arabuluculuğunu yapan kişinin nasıl bir ödül alacağını tahmin edebiliyor musunuz?
On the bright side, Margaret, my tragically healthy patient, has offered to throw us a "Get to know Dr Jennings" party.
İyi tarafından bakarsak, Margaret, inanılmaz sağlıklı hastam bizim için, "Doktor Jennings'i Tanıyalım." partisi vermeyi teklif etti.
Or are you so tragically competitive that you'd bid with your lives?
Yoksa hayatlarınıza bahse girecek kadar trajik bir rekabet içinde misiniz?
Tragically I have a gambling problem.
Ne trajik ki benim kumar sorunum var.
You want to pretend this is all going to end tragically, something enormously final, because you find that idea exciting.
Tüm bu olanların feci şekilde biteceğini sanıyorsun, çok büyük bir son gibi, çünkü bunun heyecan verici olduğunu zannediyorsun.
- He died tragically at 25.
- 25 yaşında trajik bir şekilde öldü.
"Arriving tragically too late... " Eddy Otis, the woman's- - the dead woman's friend...
Çok geç gelen Eddy Otis, yani kadının ölen kadının arkadaşı, katili vurdu.
I am tragically disappointed.
Feci şekilde hayal kırıklığına uğradım.
And tragically, it's progressive and irreversible.
Trajik ilerici ve geri döndürülemez.
He's the victim of tragically difficult economic times.
Son derecede zor ekonomik zamanların bir kurbanıdır o.
She died quite young, quite tragically.
Genç yaşında trajik bir şekilde öldü.
How tragically funny it'd be to see your money undo you!
Kendi paranın seni bitirmesini görmek ne kadar traji komik olurdu.
Tragically, Mr. Gould passed away this morning at the age of 50.
Ne yazık ki Bay Gould bu sabah, 50 yaşında hayata gözlerini yumdu.
He tragically died preparing for a job.
Trajik bir şekilde, bir işe hazırlanırken öldü.
A man plummeted tragically to his ultimate demise...
Bir adam hayatına son verdi...
The answer... tragically, no.
Yanıt ne yazık ki "hayır" dı.
I am the son of the great swordsman... Antonio Garibaldi DeMarco who was tragically killed... defending the honor of my mother... the beautiful Doña Inez Santiago y San Martine.
Ben, büyük silahşor Antonio Garibaldi DeMarco'nun oğluyum annem, güzel Doña Inez Santiago y San Martine'in onurunu savunurken talihsiz şekilde öldürülen kişinin.
A bottle of soda was shot tragically.
Soda şişesi trajik bir şekilde vuruldu.
Tragically bad.
Feci şekilde kötü.
Brilliant future tragically cut short.
Harika bir gelecek, trajik bir son.
But the lesson taught here today was one in how good things can go tragically wrong.
Ama bugün burada öğretilen iyi şeylerin trajediye dönüşebileceğiydi.
She died tragically in the desert, and Major...
Çölde trajik bir şekilde öldü, ve binbaşı...
My sister's rather unhappy, and as she's not of a serious turn, she doesn't tend to show it tragically, but comically instead.
Kızkardeşim biraz mutsuz ve... ciddi biri olmadığı için bunu trajik açıdan göstermiyor... bunun yerine işi komikliğe vurmayı tercih ediyor.
Tragically, Zimmerman was born without a personality.
Trajik bir şekilde, Zimmerman kişiliksiz olarak doğmuştur.
We at I.B.S. Hold a special place in our hearts... for that honored handful of news men and women... whose lives and careers, in the course of bringing home the news... have been cut tragically short.
IBS olarak, haber yapmak amacıyla hayatlarını feda eden şerefli kadın ve erkek muhabirlerimiz için kalplerimizde ayırdığımız özel bir yer vardır. Onlardan bazıları çok trajik bir şekilde aramızdan ayrıldı.
The dog has been a great source of comfort to my client since his wife tragically passed away six years ago, and in my opinion, he should not be put down.
Bu köpek, trajik bir şekilde, altı yıl önce karısını yitiren müvekkilime, büyük bir teselli kaynağı olmuştur. Bu yüzden uyutulmasının uygun olmadığı kanaatindeyim.
Gosh, I'd love to sign up, but..... I've developed carpal tunnel syndrome and can tragically no longer hold a flashlight.
Tanrım, cidden gönüllü olmak isterdim ama ama birdenbire bileğime bir kramp girdi, çok üzgünüm ama fener tutabileceğimi sanmıyorum.