Travers tradutor Turco
448 parallel translation
- Has Mr. Jerry Travers come in yet?
- Bay Jerry Travers geldi mi?
But is that the Mr. Travers, the well-known American gentleman, sir?
O, Bay Travers değil mi, meşhur Amerikalı bey, efendim?
- We are Jerry Travers.
- Biz de Jerry Travers.
Mr. Travers is in trouble.
Bay Travers'in başı dertte.
Second act begins, Mr. Travers. Thanks.
İkinci perde başlıyor, Bay Travers.
One minute, Mr. Travers.
Bir dakika, Bay Travers.
You're on, Mr. Travers.
Sıranız geldi, Bay Travers.
Mr. Travers!
Bay Travers!
Pardon me, sir, Mr. Travers and Miss Tremont, sir... they're drifting out to the bay in a gondola, sir.
Affedersiniz efendim, Bay Travers ve Bayan Tremont bir gondolün içinde körfeze doğru sürükleniyorlar efendim. İşte.
Mr. Travers, they went after you, sir, to look for you, sir, in a motorboat.
Bay Travers, sizi aramak için peşinizden gittiler, sürat teknesiyle.
I said, "What's wrong, Travers?"
Sorun nedir Travers, dedim.
Mr. Travers left orders to let you in.
Bay Travers sizi içeri almam için talimat verdi.
"Travers"?
"Travers" mı?
But 29 is right, and Mr. Travers is expecting books.
29 numara doğru ve Bay Travers kitapları bekliyor.
"Travers," eh?
"Travers," demek?
Mr. Travers?
Bay Travers mı?
Someone named Travers leased that apartment... where Inspector Prentice found me.
Müfettiş Prentice'in beni bulduğu apartmanda Travers adında biri daire kiralamıştı.
- Travers and Brathwaite.
- Travers ile Brathwaite.
Would you get me Travers and Brathwaite, tailors?
Travers ile Brathwaite'yi, terzileri bağlar mısınız?
- I'd like to see Mr. Travers, please.
- Bay Travers ile görüşmek istiyorum.
- Good tweeds here, Travers.
- Güzel tüvitleriniz var Travers.
- Good afternoon, Mr. Travers.
- Tünaydın Bay Travers.
This is Travers and Brathwaite.
Burası Travers ile Brathwaite.
- There's Travers.
- Travers orada.
- That's Travers, huh?
- Travers mı bu?
Mr. Travers was quite put out.
Bay Travers çok kızdı.
I could talk to Dr Travis in the morning.
Yarın doktor Travers'le konuşurum.
Colin Travers, a special agent of British Counter Intelligence left London by plane next morning, bound for Istanbul.
İngiliz Karşı İstihbarat özel ajanı Colin Travers ertesi sabah İstanbul bağlantılı uçakla Londra'dan ayrıldı.
Travers and Colonel von Richter arrived Istanbul the same evening and boarded the Anatolian Express.
Travers ve Albay von Richter aynı akşam İstanbul'a vardılar ve Anadolu Ekspresi'ne bindiler.
Travers was greeted outside the station by Keith McFadden a British agent attached to the Embassy in Ankara.
Travers istasyonun dışında, Keith McFadden tarafından karşılandı Ankara'daki elçiliğe bağlı bir İngiliz ajanı.
My lips are not in the habit of slipping, Mr. Travers.
Dilimin sürçmek gibi bir huyu yoktur bay Travers.
Mr. Travers, the Countess is doing her very best to live neutrally in a neutral country.
Bay Travers, sizi temin ederim ki, Kontes tarafsız bir ülkede tarafsız bir yaşam sürmek için elinden geleni yapıyor.
Travers grew more sure that his first assumption was correct that there was no spy to lay hands on.
Travers, giderek ilk varsayımının doğru olduğuna inanıyordu ortada yakalanacak bir casus yoktu.
Tell me, Travers, do you have any idea who it might be?
Söylesene Travers, kim olabileceği hakkında bir fikrin var mı?
Mr. Travers, I am touched by your solicitude.
Bay Travers, gösterdiğiniz ihtimamdan çok etkilendim.
From now on, it's to be Travers Lowry.
Bugünden itibaren "Travers ve Lowry" olacak.
Not even Miss Elizabeth Travers.
Bayan Elizabeth Travers'e bile.
I'm engaged to be married to Miss Elizabeth Travers.
Bayan Elizabeth Travers ile evlenmek niyetiyle nişanlandım.
You know that I'm Travers's partner, don't you?
Travers'ın ortağı olduğumu biliyorsun, değil mi?
- Thank you, Miss Travers.
- Teşekkür ederim, Bayan Travers.
Would you be so good as to see Miss Travers out?
Bayan Travers'e dışarı kadar eşlik eder misin?
- He's awful sick, Miss Travers.
- Çok hasta, Bayan Travers.
- Just one moment, Miss Travers.
- Bir dakika, Bayan Travers.
Miss Travers, I'm sorry, but... it's very obvious now that this is not a forged letter.
Bayan Travers, üzgünüm ama mektubun sahte olmadığı artık çok açık.
We can get Travers the carpenter to fix it and the shutters.
Marangoz Travers'a çatıyı ve kepenkleri yaptırırız.
- Travers is in debtors'prison.
- Travers borcundan hapiste.
As well as Travers anyway.
Travers'dan kötü yapmayız zaten.
Never heard the name Travers, where did you get it?
Hiç Traver diye bir isim duymadım.
Kids, they shortened it down to Travers.
Çocuklar kısaltınca adım Traver oldu.
Travers is in the cabin!
Traver burada, kulübede.
Let's suppose that Travers is guilty.
Farz et ki, şu zenci suçlu.