Très tradutor Turco
142 parallel translation
Très bien, mon vieux.
J'ai compris très bien, mon vieux.
Mademoiselle a été très bonne pour moi.
Küçük hanım bana çok yardımcı oldu.
Très piquants!
Çok iştah açıcı!
Ah, bon. Très bien, messieurs, tout de suite.
Tamamdır beyler, hemen veriyorum.
I'm très amazed.
Çok şaşkınım.
Très joli Gay Paris
Très joli, şen Paris
We have been to gay Paris Très joli, gay Paris
Şen Paris'e gittik Très joli, şen Paris
The trial will be très chic.
Mahkeme üç gün içinde olacak.
Tres bien.
Très bien.
You mean there's one man you live with and another man you.... Très intéressant, as they say on the Left Bank.
Sen bir adamla birlikte yaşıyorsun ve diğeriyle..... flört ediyorsun.
I suppose you think I'm very brazen or très fou or something.
Sanırım benim yüzsüz ya da delinin teki olduğumu düşünüyorsun.
You look très distingué yourself.
Sen de kendine iyi bakmışsın. İş aldım.
Ce soir, comme tous les autres soirs d'ailleurs, vous savez très bien... qui ici au Black Sheep Club, I'attraction, c'est vous!
Ce soir, comme tous les autres soirs hiers, vous savez bien... qui ici au Black Sheep Club, l ´ attraction, c ´ est vous!
Les règles du jeu sont très simple.
Ecoutez-moi bien.
- Mais c'est très urgent.
- Lütfen çok acil.
- Did you like France, Meez Western? - Mais oui. Je me suis très bien amusée.
Fransa'yı beğendiniz mi, Bayan Western?
It is très cher.
Çok pahalı.
'The flight was fine'and Paris is très belle'.
'Uçuş iyi geçti' 'Paris çok güzel'
Ah, mademoiselle the oysters are sensationnel, really très bonne.
Ah, matmazel.. İstiridyeler gerçekten dikkat çekici, çok güzel.
She's très jolie, but is she seaworthy?
Çok güzel, ama dayanıklı mı?
It brings all the riffraff in the neighborhood.
Déclassé, Harper. Très déclassé. * Böyle şeyler ayak takımını mahalleye çeker.
C'est très, très beau.
Çok çok güzel...
Because it's très important that she gets her ass frozen.
Çünkü bu très önemli kıçı donmalı.
You're not très sensitive either.
Tres sensitive de değilsin.
J'ai quelque chose de très important à te dire.
Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim.
Oh, tres bien, tres bien.!
Très bien, très bien!
MURDOCK : [In French] Très naïve.
Çok naifçe.
... Indeed. You have the look of the vagabond, monsieur... très, très chic.
Bir evsiz gibi görünüyorsun.
Oh, très impressimo.
- Gerçekten güzel baba.
Très uncool.
Çok ayıp.
C'est très magnifique. It's a good class.
"Harika görünüyorsun." İyi sınıftır.
Oh, some cases are simple, and some are très compliqué.
Bazı davalar kolay bazıları karmaşıktır.
I will also not be saying any cute things, like moi, and I will not use the French adverb très to modify any English adjectives, such as très awesome, très narly, très fabut, très intense,
Aynı zamanda şirin şeyler de söylemeyeceğim moi ( fr. ben ) gibi. Ve aynı zamanda Fransızca "trè ( çok )" zarfını da kullanmayacağayım, İngilizce bir sıfatı tamlamak için. Mesela trè ( çok ) müthiş trè zorlu, trè görkemli trè yoğun ya da trè fahiş gibi.
- Très bien.
- "Très bien".
Très discreet, huh?
Çok gizli.
Très bien, très bien, monsieur.
Elbette, elbette, elbette.
Très vite.
( Polise gitmem gerek. Çok önemli. ) Très vite, hein?
Ah, c'est très élégant.
Çok şık.
Très bien.! Yeah.
Evet.
You'll be très jolie and so smart
Çok mutlu olacaksın, çok şık
Niles, you look très élégant.
Niles, çok şıksın.
" J'aime beaucoup le café, le café noir et très fort,
( "Kahveyi çok severim, sade kahve çok sert, )" J'aime beaucoup le café,
" très chaud.
( "çok sıcak. )" très chaud.
"C'est très belle ici, les couleurs, les bras, très belle."
"Burası çok güzel, renkler, ağaçlar, çok güzel."
"Très bien."
( "Çok güzel." ) "Très bien."
[Meyer] They would all say, " Oh, Americain.
"Américain. Très bien." diyorlardı.
Oh, she's la très jalouse.
Çok kıskanç.
[SPEAKS IN FRENCH]
Très bien.
Très exclusive.
Bak Wendy! "Tres Exclusive"
C'est très important.
C'est très important.
Yes, my dear.
on trouverait ça très désagréable.