Tumbling tradutor Turco
311 parallel translation
I thought if I told all the walls would come tumbling down.
Düşündüm ki... Eğer anlatırsam, etrafımdaki tüm duvarlar yıkılır diye düşündüm.
When raindroрs сome tumbling
Yağmur taneleri düşmeye başladığında
Do you want to bring the walls tumbling down about our ears?
Duvarların üstümüze mi yıkılmasını istiyorsun?
And all my castles come a'tumbling
Batarsa tüm gemilerim
Joshua fit the battle around Jericho And the walls come tumbling down
Joshua Eriha Savaşı'nda savaştı Ve duvarlar yıkılmaya başladı
Yes, Joshua fit the battle around Jericho And the walls come tumbling down
Joshua Eriha Savaşı'nda savaştı Ve duvarlar yıkılmaya başladı
Take, for instance, tumbling.
Mesela, takla atma.
I used to do a lot of tumbling... but it gets corny, and I'm stuck with the role of flip-flap...
Eskiden çok takla atardım... ama basmakalıplaştı, ben de perendeci rolünden bıktım...
And, the girls will come tumbling after.
Ardından kızlar da peş peşe gelir.
As we paced along upon the giddy footing of the hatches... methought that Gloucester stumbled... and, in falling... struck me, that thought to stay him... overboard, into the tumbling billows of the main.
Güvertedeki gevşek tahtalar üzerinde yürürken birden Gloucester dengesini kaybediyor. Onu tutmaya çalışıyorum, ama düşerken bana çarpıp beni denize yuvarlıyor. Bir anda dalgalar tepemden aşmaya başlıyor.
If I make a sound, snow might all come tumbling down.
Bir ses çıkarsam, üzerime çığ düşebilir.
To give credit where credit is due, that body of yours deserves a better fate than tumbling off some terrace.
Kendine yakışan şekilde davran. Bir terastan atlayarak, intihar etmekten çok daha iyi bir yazgıyı hak ediyorsun.
- The two of you, tumbling in the hay.
Samanlıkta yuvarlanıyordunuz.
Let it come tumbling down.
Bırakalım yıkılsın.
Pots and pans keep tumbling on my poor head. Grease is spilled all over the galley!
Tencereler ve tavalar zavallı başıma vurur yağ bütün mutfağa saçılır!
I will not have you also tumbling'out of our windows.
Düşüp sakatlanmanıza izin vermeyeceğim.
And what you would see would be a kind of tumbling snowball spending most of my time out here in the outer solar system.
Göreceğiniz şey zamanının çoğunu burada, dış güneş sisteminde geçiren bir tür yuvarlanan kar topu olurdu.
And I shall shout it over and over until the mountains of Colorado come tumbling down to the Denver saloons.
Ben önemsiyorum! Ve Colorado dağları Denver barlarının üzerine yıkılıncaya kadar defalarca bunu haykırıp duracağım.
My protective moral fortress was tumbling down.
Benim koruduğum ahlaki kalem düşmüştü.
I'll never forget, when the whole world was tumbling about our ears, there was Colonel Grau, mad as a hatter, trying to solve his little murders.
Tüm dünya etrafımızda dağılırken Albay Grau küçük cinayetlerini çözmeye çalışıyordu.
Bring your dearness near Till the dawn comes tumbling down
Sevgini yaklaştır bana gün ağarana kadar.
# AND JILL CAME TUMBLING AFTER #
Ardından yuvarlanmış Jill...
The Tumbling Piccolos. An acrobatic act with some circus.
Tumbling Piccolos, bir sirkte akrobat gösterisi.
Do you remember a tumbling act? Six brothers missing from the circus?
Sirkten altı kardeşin kaybolduğu, atlama hareketi yapanları hatırlıyor musun?
Suddenly, bang, his shoe went right through the seat... and all that stuff came tumbling out... diamonds, rubies, necklaces.
Birden, küt! Ayakkabısı sandalyenin içine girdi. ve bütün o şeyler etrafa saçıldı.
I could teach tumbling to get applause
Takdir görürse cambazlık öğretebilirim.
They decided the tumbling water was like Anne... the eddies like CIaude, the peaceful pools like MurieI.
Karışık suların Anne'e girdapların Claude'a, sakin gölcüklerin de Muriel'e benzediğine karar verdiler.
So many nights tumbling and tumbling away... into the abyss of time.
Daha bir çok gece beraber geçireceğimiz... Zamanın derinlikleri içerisinde.
The 18 Ways of tumbling of Yen Qing?
Yen Qing'in hareketleri değil mi bunlar?
They spin asshole over head, backwards as they're tumbling through the air.
Meredi tanıması kolay çünkü kafa üstü geri geri ve takla atarak gelir bu pis şey.
And the thing is just tumbling down.
Takla ata ata geliyor.
We used to drop canister upon canister of these things... with 200 tumbling little balls in there about this big around... with something like 600 pellets in each ball... that would blow out as soon as it hit the ground, uh, and shred people to pieces.
Ama içinde 200 tane küçük bilye olan ve her bilyenin içinden de 600 tane ayrı bilyenin saçıldığı misket bombaları da atıyorduk ki bu şeyler yere düştükleri anda patlıyorlar insanları delik deşik ediyorlardı.
You should have seen the Frenchmen's faces when 23 rampaging he-devils sword and pistol, cut and thrust, came tumbling into their fort.
Tam 23 tane dev gibi öfkeli adam, kılıç ve tabancalarla, adam boğazlayarak... kalelerine düşüverince Fransızların suratını görecektin.
And you should have seen the look on the Frenchmen's faces when 23 he-devils, sword and pistol cut and thrust, came tumbling into the fort.
Tam 23 tane dev gibi öfkeli adam... kılıç ve tabancalarla, adam boğazlayarak kaleye düşüverince... Fransızların suratını görecektin.
Now I look at one spot in the tumbling waters.
Şimdi tek bir noktaya bakıyorum çağlayan sularda
I gave him a shove and he went tumbling into the gutter.
Onu itekledim ve çukura devriliverdi.
~ I feel the earth move Under my feet ~ ~ I feel the sky tumbling down A - tumbling down ~
Dünya altımdan kayıyor sanki Gökyüzü başıma geçecekmiş gibi
And the world goes tumbling on!
Dünyaysa dönmeye devam etti.
A collision with a small boulder in the rings of Jupiter could send the spacecraft tumbling wildly out of control its antenna unable to find the Earth, its data lost forever.
Jüpiter kuşağında olabilecek en ufak bir çarpışma gemiyi kontrolden çıkarıp iletişimi kesilerek sonsuzlukta kaybolabilir.
Near zero g, the slightest motion sends our friends floating and tumbling in the air.
Yaklaşık sıfır G de arkadaşlarımız havada yüzmeye ve takla atmaya başlarlar.
Mighty walls that maintained insuperable ideological differences have come tumbling down.
Aşılmaz ideoloji farklılıklarını koruyan kuvvetli duvarların yıkılmış olması...
Coach Goodenough, would you kindly keep your balls off my tumbling mat?
Koç Goodenough, toplarınızı bizim alanımızdan uzak tutar mısınız?
- The girls'tumbling team just went in.
- Kızlar takımı yeni çıktı.
You do, but meanwhile... I get to drive by and see the walls come tumbling down.
Duydun ama ben bu arada gidip duvarların yerle bir olduğunu görüyorum.
Seems to me, saving grace, I wouldn't have got shot in the first place... if it hadn't been for your hair tumbling down.
Bana kalırsa, kurtarıcı melek, sen ayağıma dolanmasan... zaten hiç vurulmayacaktım.
All kinds of feelings tumbling all over themselves.
Bütün duygular karman çorman olur.
And the trapeze artist comes tumbling down...
Ve trapezci hayal kırıklığına uğrar...
You will also notice extensive bruising to the rib cage and to the arms and legs, consistent with a steep, tumbling fall.
Ayrıca göğüs kafesinde ve kollarıyla bacaklarında geniş çürükler göreceksiniz. Dik bir yerden yuvarlanarak düştüğünde oluşabilir.
The way the stock market's tumbling, I'm losing my confidence. What do you think?
- Bu durum beni çok endişelendiriyor, Sen ne düşünüyorsun Bill?
My vaults and tumbling aren't what they were.
Atlamalarım ve takla atışlarım eskisi gibi değil.
Oh man. Laughing crying tumbling mumbling.
Gülmek, ağlamak, tepinmek, mırıldanmak.