Twelve tradutor Turco
4,179 parallel translation
I have lunch at twelve, so...
12'de öğle yemeğine çıkıyorum.
Eight-by-twelve.
2 metreye 4 metre.
Seven-by-twelve.
2,5 metreye 4 metre.
Twelve.
Oniki.
Twelve as director.
Bunun 12'si yönetici olarak.
Daughter's left hand got cut when she was twelve.
On iki yaşında bir kızın kolu koptu.
Oh, Dr. Siebert, twelve o'clock.
Dr. Siebert, saat 12 yönünde.
Twelve-year veteran, father of five.
12 yıl tecrübesi vardı, 5 çocuk babasıydı.
Yeah, just twelve half-page papers to go.
Yeah, sadece yarım sayfa halinde 12 sayfa.
Specimen number 7 was harvested twelve hours ago after a twenty-minute gestation period.
7 numaralı numune 20 dakikalık bir gelişme süresinden sonra 12 saat önce alındı.
I mean, he knows it's twelve degrees out here?
Dışarının - 11 derece olduğunu bilmiyor mu?
It's every twelve, actually.
12 dakikada bir.
- Twelve thousand.
- 12000.
That's why it's twelve large.
Bundan dolayı 12 kâğıt.
Yeah, I climb all twelve steps dozens of times, every day.
Evet, "12 adımı" her gün defalarca uyguluyorum.
Twelve thousand,.. Two hundred-forty Yen
On iki bin iki yüz kırk Yen.
I arranged for twelve Muslim men from across the country to go to Pakistan.
Pakistan'a gitmeleri için ülkenin her tarafından 12 Müslüman erkek ayarladım.
( Winston ) Okay, I got six, eight, ten, twelve guys, all with automatic gear.
Tamamdır, altı tane sekiz, on, on iki tane adam görüyorum hepsinde de otomatik donanımlar var.
Better than selling daughter of twelve years.
12 yaşındaki çocuğu satmaktan iyidir.
I refuse to be number twelve, Charlie.
12. olmak istemiyorum, Charlie.
Number twelve.
12.'yi.
Your "twelve good men and true", although there is twenty of us, and nine are women.
Senin 12 iyi adamdan oluşan jürinle *. Gerçi dokuzu kadın olmak üzere yirmi kişiydik. Ama başlayayım.
Twelve hours.
On iki saat.
Twelve years. And the ache is still fresh.
On iki yıl geçti ama acısı hâlâ taze.
- Hey, that's a twelve feet rhyme.
- Hey
You've been gone twelve and a half months.
12 ay iki haftadır yoktun.
Sookie, for over twelve months I was so empty.
Sookie, bir yıldır kendimde değildim.
Uh-huh. How about twelve an acre for five years, plus 20 % on whatever you find?
Dönüm başına 12.000 dolar, çıkardıklarınızın da % 20'si?
You agreed to twelve.
12.000'de anlaşmıştık.
Then, I gave birth 19 times. Twelve dead, of which two up there near the spring.
19 kez doğurdum,... on ikisi öldü, hatta ikisi kaynağın orada.
I'll get you one. Size twelve?
- Ben getiririm. 42 mi giyiyorsun?
I counted twelve too.
Ben de on iki saydım.
That'd be cool, but we only got twelve parsecs.
Harika olur, ama sadece 12 parseğimiz var.
I'm out for twelve days and then I come back two days... to resupply and make my paperwork.
Yukarıda yaklaşık on gün kadar kadar kalacağım daha sonra incelemelerimi yazmak için iki günlüğüne geri geleceğim.
- I know, twelve days.
- Biliyorum. Yaklaşık 10 gün.
Twelve time we stalt seeing people.
On iki zaman biz başlıyoruz insanları görmek.
I work twelve hour shifts.
12 saatlik vardiyalarda çalışıyorum.
Yes, hes twelve
Evet, 12 yaşına basıyor.
Well, not unless you have a solution On how to get a twelve foot stake into the ground Without damaging the irrigation system.
6 metrelik bir kazığı sulama sistemine zarar vermeden nasıl toprağa çakarsın sorusuna yanıtın yoksa yardımcı olamazsın.
Twelve, four.
On iki, dört.
Twelve?
- On iki?
Anyway, I'm meeting the solicitor at twelve, so I'm gonna have to work late and I probably won't see you later.
Her neyse, avukatla 12'de buluşacağım. Bu yüzden geç saate kadar çalışmalıyım. Muhtemelen görüşemeyeceğiz.
Twelve.
12.
Twelve.
- On iki.
Well, at least my fantasy wasn't a gang-bang with ladder twelve.
Peki, benim fantezim merdivenli bir seri tecavüzcü değil.
Twelve years ago?
12 yıl önce mi?
Twelve years ago.
12 sene önce.
Finally, twelve candles, each representing the light of God is snuffed out,
Son olarak da, 12 mum Tanrı'nın ışığını temsil eden bu mumlar söndürülecek.
Twelve?
12 mi?
Twelve.
On iki.
Anyways, one of us has got to look for somewhere new to live. Twelve months back-pay should help you find somewhere decent.
Ayrıca, birimizin kalmak için yeni bir yer bulması gerekiyor.