Twisty tradutor Turco
90 parallel translation
And those long walks down that twisty cobblestone street to the river.
Irmağa giden o dolambaçlı, taşlı yoldaki uzun yürüyüşlerimiz.
You twist and turn like a... twisty-turny thing.
Kıvrak bir şey gibi kıvırıyorsun.
It was a mountain road, real twisty.
DağIık bir yoldu çok virajlıydı.
Does your stomach feel kind of like it's in these knots and it's twisty and you could just explode at any given moment?
Miden hala bulanıyor mu? ... ağrıdan kıvranıyor musun? Her an patlayacakmışsın gibi hissediyor musun?
Get the little twisty knobs.
Kontrol düğmesine bakalım.
These aren't twisty.
Bunlar kıvrık olanlardan değil.
The rest of the time, we walked up and down the narrow, twisty roads, burying the animals the cars had squashed.
Çoğu zaman dar kavisli yollarda, arabaların ezdiği hayvanları gömerek, bir aşağı bir yukarı yürüyüp durduk.
Look, they understand a twisty tie, and blood all over Ben's car seat.
Bak, onlar bir kıravatın olduğunu ve bu kıravatın Ben'in araba koltuğundaki kana bulandığını anlarlar.
Am I all twisty back here?
- Tamam. - Burası bozuk mu?
Two guys broke in, threw him in a Hefty bag... used those twisty ties and carted him off.
İki adam evine girip onu bir çuvala atmışlar. Sonra da alıp götürmüşler.
You put on your black suit, pull your hair into that little... twisty thing, and they'll fall in love with you and hire you on the spot.
Siyah takımını giy. Saçına şu şeyi tak. Sana aşık olacaklar ve hemen işe alacaklar.
Offered to fix it, found a twisty of meth.
Tamir etmeyi önerdim, metamfetamin buldum.
Do you like twisty bottoms or clicky tops?
Kalem sipariş edeceğim. Üstten basmalı mı, yandan çevirmeli mi istersin?
Damn these twisty bottoms.
Bu alttan çevirmelilerden nefret ediyorum.
I just told Carla to order 100,000 twisty bottoms.
Az önce Carla'ya yüz bin tane alttan çevirmeli kalem siparişi verdim.
Damn twisty bottoms.
Kahrolası alttan çevirmeliler!
I'll have 16 gravy scrape'ems, a bucket of twisty lard, and two super-choker breakfast burritos with macho sauce.
16 tane gravy scrape'em, bir kova kızarmış domuz yağı, ve iki büyük, macho soslu meksika dürümü.
The twisty kid.
Bükülen çocuk.
Smile... I wanna RIDE... with my twisty turvy baby by my SIDE...
"Gülümse seni bırakmamı istiyorsun yalancı taş gibi bebeğimle yanımda oturacaksın."
But little Miss Tighty Twisty Pants blows everything out of proportion and it becomes a major deal.
Ama küçük bayan dar pantolon anlamsız yere köpürdü ve olayı büyüttü.
Yeah, but you're all dark and twisty inside.
- Ama sen hep karamsarsındır.
- Dark and twisty?
- Kasvetli ve bunalımlı mı?
You are dark and twisty and now Izzie is dark and twisty.
Kasvetli ve bunalımlısın, şimdi de Izzie öyle.
Dark and twisty Meredith.
Kasvetli ve bunalımlı Meredith.
I'm not dark and twisty.
Ben kasvetli ve bunalımlı değilim.
Dark and twisty.
Kasvetli ve bunalımlı.
Today is the day when dark-and-twisty Meredith disappears forever and bright-and-shiny Meredith takes her place.
Bugün o karanlık ve dağınık Meredith'in sonsuza kadar gittiği ve yerine parlak ve ışık saçan Meredith'in geldiği gün.
One night we couldn't sleep and... so, we got up and we started wandering around all the canals and all the little kind of twisty... back alleys and, gosh, it was so quiet.
Bir gece uyuyamadık ve kalkıp kanallarda gezdik. Ve kıvrım kıvrım arka sokaklarda. Çok sessizdi.
The trail gets twisty, And my house is the only one left up here.
Yollar dolanbaçlı ve benim evim buralardaki tek yer.
She's got the twisty thing going again and I didn't even know it!
Kolları saldırı için çoktan bükülmüş!
All I've got is a Rubber band and some twisty ties.
Burada bütün elimdeki bir Rubber bantı ve bazı kıvrılmış bağlar.
Can I get two of those chocolatey, twisty deals with the sprinkles on top?
Ben de o üstü kremalı çikolatalı pastalardan alabilir miyim?
Hey, do you have any of them chocolatey, twisty deals with the sprinkles on top?
Hani şu üstü kremalı çikolatalı pastalardan var mı hiç?
You know, the twisty kind?
Hani şu burgululardan.
while he's flying there. See that little bitty twisty circle there?
Büklümlü, küçük bir daire çiziyor gördün mü?
Her house is over there, on those twisty rocks.
Yuvası ileride, bükük kayaların üzerinde.
This is supposed to be a rock arch, not a twisty, branchy, tree arch.
Bu taş kemer olmalıydı, eğri büğrü, dallı budaklı bir ağaç kemeri değil.
The care of every patient is a twisty maze that leads to an infinite number of potential outcomes.
Hastaları tedavi etmek, sayısız muhtemel sonuca yol açabilecek hileli bir labirenttir.
You say you're all... Dark and twisty, but that's not a flaw.
Hep karanlık ve çarpık olduğunu söylüyorsun ama bu bir kusur değil.
Are you and cristina in a dark and twisty place?
Cristina'yla ikiniz karanlık, kederli bir yerde miydiniz?
Both of you are dark and twisty?
- İkiniz de karanlık ve kederli misiniz?
Show me that twisty one again.
Bükülmeli olanı bir daha göster.
You just looked at the girls with your twisty head
Art niyetlerle kızları muayene ediyorsun.
Yeah, ladies are twisty, man.
Evet, bayanlar çarpıtırlar dostum.
- Oh, the twisty ones. - Ooh.
Burgu burgu hem de.
No twisty this, no melodramatic that.
Kıvırma yok melodram yok.
Ah, people love twisty thises and melodramatic thats.
Ah, insanlar kıvırmalara ve melodramlara bayılır.
What a twisty story from beginning to end.
Baştan sona ne şaşırtmacalı bir hikâye ama!
Hey, twisty!
Düğüm güğüm!
Hey, twisty!
Hoşça kal, Düğüm!
Maybe comparing that twisty thing at the end.
Malum işin sonunda bu şeyleri karşılaştırmak gerekebilir.