Typhoon tradutor Turco
301 parallel translation
According to the weather forecast, during my business trip, there will be a typhoon.
Hava durumuna göre iş seyahatim boyunca tayfun çıkabilirmiş.
Foundering in typhoon. "
Tayfuna yaklandı. "
Not "typhoid". He means "typhoon", sugar.
"Tifo" değil. "Tayfun" demek istedi, şekerim.
I'm a typhoon.
Çiş adamıyım.
- Not typhoon, tycoon.
- Çiş değil iş.
Somewhere off the South China coast, in the worst typhoon in 40 years... the little schooner, India Queen, plowed through an ocean gone mad.
Son 40 yılın en kötü tayfununda, Güney Çin kıyılarında bir yerde... Bir gemi... Hint Kraliçesi, delirmiş okyanusta sürükleniyordu.
When it blows the typhoon howls and the clouds darken.
"Bir üflediğinde gökyüzü kararıp, tayfunlar kopar."
Did that nickname have anything to do with the typhoon?
Bu lakabın o fırtınayla bir ilgisi var mıydı?
In a typhoon nobody looks very well.
Fırtınada kimse pek iyi görünmez.
A typhoon is an extreme hazard, but the ship was riding well.
Şiddetli bir fırtına vardı ama geminin durumu iyiydi.
You mean because of the typhoon?
Fırtına yüzünden mi diyorsun?
It was during a typhoon.
- Evet. Bir tayfun sırasında öldüler.
HE WENT DOWN WITH HIS SHIP, OH, 29 YEARS AGO... IN A TYPHOON IN THE CHINA SEA.
29 yıl önce Çin Denizi'nde tayfun yüzünden gemisiyle beraber sulara gömüldü.
You must admit, Mr. Starbuck, he called that typhoon's bluff.
İtiraf etmelisiniz Bay Starbuck, o tayfunun blöfünü gördü.
Lieutenant Wallace went up and dug up another big industrial typhoon.
Teğmen Wallace başka bir endüstri tayfununu ayarlamış.
Typhoon is something, you know, one of them big shots.
Hani şu zengin adamlardan.
In the Pacific ocean, there's a large typhoon moving north-west.
Pasifik Okyanusunda, kuzeybatıya hareket eden büyük bit tayfun var.
The current typhoon coordinates are...
Geçerli tayfun koordinatları...
It seems the typhoon came to us earlier than the forecast predicted.
Bu olay, tıpkı tayfunun, hava tahmininin öngördüğünden önce üzerimize gelmekte olmasına benziyordu.
Anything else on your mind? ' Got a forest fire in Vladivostok, a typhoon heading for Singapore.
- Aklında başka bir şey var mı?
Keep an eye on that typhoon for us.
- Şu fırtınada olsun gözün.
You have clay pigeon shooting with Lord Marlborough, a benefit gala for the Institute of the Blind, and there's a typhoon bearing down on Singapore.
- Manikür pedikür hizmetiniz var - Körler enstitüsü için toplantı. - Ve de singapurda bir fırtına var.
Typhoon Jago hit Singapore just one hour ago and thousands have been left homeless by a volcano in Jakarta.
- Singapurda fırtına var... - Binlercesi evlerinden oldu.
Typhoon No 12's origins are over the South Seas.
12. Tayfunun merkezi Güney Denizi olarak bildirildi.
Typhoon!
Kasırga!
The Typhoon Provisional!
- Tayfun yardımlaşma pulu!
- Yeah, the Typhoon Provisional!
- Doğru, tayfun yardımlaşma pulu!
You read with an equal lack of interest that Pont-a-Mousson was weak whilst New York remained steady, that one may have complete confidence in the experience of the oldest credit bank in France and its network of specialists, that the damage caused in Florda by typhoon Barbara would cost three billion to repair, that Jean-Paul and Lucas are proud to announce the arrival of their little sister Lucie.
Pont-à-Mousson değer kaybederken, New York'un durağan seyrettiğini Fransa'nın en eski ticaret bankasının deneyimine ve uzmanlarına gözün kapalı güvenebileceğini Barbara tayfununun Florida'ya verdiği hasarın üç milyara ulaştığını Jean-Paul ve Lucas'ın kız kardeşleri Lucie'nin doğumunu müjdelemekten kıvanç duyduğunu aynı ilgisizlikle okudun.
Just off the coast of Guam. It breaks up on this typhoon, and I'm stuck on this raft for 45 days without food or waters.
Guam kıyılarında... tayfun gemiyi parçaladı, ve ben bu sandalda 45 gün kaldım.
# Or a typhoon anywhere
Fırtına da getirmiş olabilir
# Well, me, I came from Heaven of Cuddly Na-La Lagoon # And I was told me mammy gave me up in a typhoon
Ben, yumuşak Na-La gölünün cennetinden geldim, ve anneme beni fırtınaya bırak dedim.
22 Typhoon-class submarines departing Petropavlovsk, turning southbound at Nordkapp, bearing 095 degrees.
22 Typhoon sınıfı denizaltı... Petropavlovsk'dan ayrılıp... Kuzeye doğru yöneldi...
Brother, the school is closed again because of the typhoon.
Abi, kasırga yüzünden okul yine kapalı.
If I take time off every time the typhoon comes, we won't be able to afford to live.
Her kasırga çıktığında izin alsam, yaşayamazdık.
There are no ships or air rescue units close enough to get to The Victoria before she's into the typhoon zone.
Victoria tayfun bölgesine girmeden önce ne bir gemi ne de bir hava kurtarma ünitesi ona yetişebilir.
We're trying to steer around a typhoon, which prohibits any thought of using lifeboats.
- Filikaları kullanmayı imkansız hale getiren bir tayfun sisteminin etrafından dolaşmaya çalışıyoruz.
His name is Nasim, or Breeze, but he resembles a typhoon.
Adı Nasim ya da Esinti ama tayfunu andırıyor.
The name of this man is Nasim, or Breeze, but he resembles a typhoon.
Bu adamın adı Nasim ya da Esinti ama tayfunu andırıyor.
There's a typhoon coming?
Bir tayfun mu geliyor?
After the China Sea typhoon many fishing boats are still missing...
Çin Denizi'ndeki tayfundan sonra, pek çok balıkçı teknesi hâlâ kayıp.
- She's the latest Typhoon class.
- Tayfun sınıfının en yenisi.
It's bigger than a regular Typhoon.
Sıradan bir Tayfun'dan büyük.
It sounds like a Typhoon.
Sesi bir Tayfun'a benziyor.
OK, call this guy Typhoon 7.
Buna Tayfun 7 adını verelim.
A variant of the Typhoon class, she's 650 feet long and 32,000 tons submerged displacement, roughly the same size as a World War II aircraft carrier.
Tayfun sınıfı bir denizaltı, 650 feet uzunluğunda ve 32,000 ton ağırlığında bir denizaltı.
My only contact is Typhoon 7.
Sadece Tayfun 7 var.
There's a typhoon warning.
Bir tayfun uyarısı geldi.
What exactly is a typhoon?
Tayfun tam olarak nasıl birşeydir?
A typhoon is off the coast.
Tayfun kıyıları vuruyor.
Even after that typhoon hit, he began to film.
Tayfundan hemen sonra bile filme başladı.
It can even handle disasters, such as an earthquake, typhoon or robbery!
Yatak, deprem, fırtına, tayfun gibi afetler, ya da hırsızlık gibi durumlarla da başa çıkabiliyor!