Unannounced tradutor Turco
560 parallel translation
Oh, I must apologize for entering unannounced, but if I am not mistaken, Madame Colet?
Böyle habersizce girdiğim için özür dilemeliyim... ama yanılmıyorsam, Madam Colet'siniz?
- Forgive me for entering unannounced.
- Böyle çat kapı geldiğim için affedin.
Anyway, you're rude, barging into my room unannounced
Her neyse, odama böyle dalmak hiç de kibarca değil.
I'd like to have you just drop in unannounced... at, shall we say, 9 : 00?
Eve davetsiz olarak geleceksin. Saat 9 : 00, iyi mi?
The general will make an unannounced inspection!
General habersiz denetleme yapacak!
Does that give you the right to burst into my room unannounced?
Bu size odama paldır küldür dalma hakkı mı verir?
No one can enter unannounced.
Bildirilmeksizin kimse giremez.
Unannounced and not persuasive enough at the reception, she is turned away.
Randevusu olmadığından ve resepsiyonda da yeterince ikna edici davranamadığından geri çevrildi.
What other German colonel would enter unannounced?
Başka hangi Alman albayı adı bildirilmeden girer?
Gee, I was just wonderin', because, you know, I didn't want to barge in on you today unannounced.
Vay be, sadece merak ediyordum, çünkü, bilirsin, bugün haber vermeden size baskın yapmak istemezdim.
Oh, good, I didn't want to call unannounced.
Güzel, haber vermeden gelmek istemedim.
Here, unannounced, the sensation of all sensations!
İşte, habersiz, tüm heyecanların heyecanı!
A little drive out there, unannounced, might teach us something.
Haber vermeden oraya bir ziyaret, bize bir şeyler öğretebilir.
Sometimes you just can't drop in unannounced.
Bazen habersiz bırakamazsın.
Well, this really isn't a very good day to come unannounced.
Şu an gerçekten habersiz gelmek için iyi bir zaman değil.
I'm glad to call in here, but I'm sorry to come like this, unannounced.
Uğrayabildiğim iyi oldu ama habersiz geldiğim için özür dilerim.
An unannounced visit to the Duke of Merton.
Merton Dükünü habersiz ziyaretin.
We have come here uninvited and unannounced.
Buraya davetsiz ve habersiz geldik.
Sorry to come unannounced, sweetie, but I need to speak with you.
Geleceğimi söylemediğim için üzgünüm, tatlım, fakat sizinle konuşmalıyım.
That's the chance you take dropping in unannounced.
Beklenmedik bir şekilde uğraman bir şans.
And - - I dropped in unannounced... Because i have exciting news...
Beklenmedik bir şekilde uğradım çünkü, heyecan verici bir haberim var.
This is an unannounced visit, Vern.
Bu kesinlikle beklenmedik bir ziyaret, Vern.
This is an unannounced visit, Vern.
Bu beklenmedik bir ziyaret, Vern. Koysana kitapları yerine!
You show up unannounced, which you never do.
Haber vermeden çıkıp geliyorsun ki bu hiç yapmadığın bir şey.
- Like by dropping in unannounced?
- Habersiz gelmen de bunu gösteriyor zaten?
Do you know how pale and wanton thrillful comes death On a strange hour unannounced, unplanned for Like a scaring over-friendly guest you've brought to bed
# Biliyor musun, ne kadar soluk ve korkutucu şekilde şehvetle gelir ölüm en garip saatlerde... habersiz, plansız tıpkı yatağına aldığın ürkütücü derecede arkadaş canlısı bir misafir gibi. #
You mean, like, unannounced?
Nasıl yani, davetsiz gibi mi? - Evet.
I had to get out of that place... because Karol and I had a real difference of opinion... of exactly when he could come into my apartment unannounced... and exactly where he could put his hands while he was there.
O yerden çıkmam gerekti çünkü Karol ve ben gerçekten farklı düşüncelere sahiptik. Hiç beklemediğin anda daireme giriverirdi ve beklenmedik her yere elini atıverirdi.
Are you, by any chance, considering an unannounced visit?
Acaba, aşağıya planlanmamış bir ziyaret yapmaya niyetiniz olabilir mi?
Didn't mean to drop by unannounced.
Hbaer vermeden gelmek istemedim.
Unannounced.
Hiç habersiz ;
I have come unannounced to inform Your Excellency that two friends are waiting below in the street, may it please Your Excellency.
Zatalinizi haberdar etmek için çağrılmadan geldim ; ama iki arkadaş caddenin aşağısında sizleri bekliyor, zatalinizle görüşmek istiyorlarmış.
Do not approach me unannounced when I'm eating.
Yemek yerken habersiz yaklaşma.
The test must be unannounced.
Sınav habersiz olmalı.
But your unannounced appearance might have unfortunate consequences.
Ancak, habersiz belirişiniz talihsiz sonuçlara sebep olabilir.
Hi. Sorry to come unannounced.
Haber vermeden geldiğim için özür dilerim.
We're entering heavy traffic unannounced.
Duyurulmamış yoğun bir trafiğe giriyoruz.
Don't come by unannounced.
Habersiz gelme.
I'm getting a little tired of these unannounced visits by VIPs who won't tell us why they're coming or what they're going to do.
Çat kapı VIP ziyaretleri beni ufaktan baymaya başladı. Neden geldiklerini, ne yapacaklarını söylemeye tenezzül bile etmiyorlar.
I'm sorry to come unannounced, sir, but your assistant wasn't at her desk.
Habersiz geldiğim için özür dilerim efendim, ama yardımcınız masasında değildi.
You know how they are about unannounced guests.
Önceden bilmedikleri ziyaretçiler hakkında neler hissettiklerini bilirsin.
If I came unannounced, your people would shoot me down before I got within two kilometers of Babylon 5.
Habersiz gelseydim, adamların Babil 5'in iki kilometre yakınına geldiğimde beni vururlardı.
Q's unannounced visits continue.
Q beni ziyarete devam edeceğini duyurdu.
I know, but you're coming around in the neighborhood unannounced...
Biliyorum ama mahalleye habersiz gelip...
I'm really sorry to come over unannounced like this, but the Walkers said that you'd understand.
Böyle çatkapı geldiğim için özür dilerim... ama Walkerlar anlayış göstereceğinizi söyledi.
- I'm sorry to drop by unannounced, - but I need your help.
Habersiz geldiğim için bağışla ama yardımın lazım.
So to what do I owe the pleasure of this unannounced visit?
Habersiz gelişini neye borçluyum acaba?
In med school,..... I learned that cancer arrives in the body unannounced,..... a dark stranger who takes up residence,..... turning its new home against itself.
Tıp fakültesinde, kanserin vücuda hiç hissettirmeden girdiğini ve bu karanlık ziyaretçinin yerleştiği bu yeni evini kendi mezarına dönüştürdüğünü öğrenmiştim.
You cannot go in unannounced.
İzinsiz içeri giremezsiniz!
I wouldn't dream of popping by unannounced.
Haber vermeden gelemezdim.
Mea culpa for dropping by unannounced you'll kiss me when you hear what I've done.
Ama senin için yaptığımı öğrenince beni öpeceksin.