Unavailable tradutor Turco
682 parallel translation
She's only into unavailable men.
Uygun olmayan erkeklere bayılıyor.
The Count relied upon her for a great deal of information that was otherwise unavailable to him.
Kont, başka türlü elde etmesi mümkün olmayan çok sayıda malumat için kendisine bel bağlardı.
Mr. Pierot is unavailable right now. If you'd rather wait until...
Bay Pierot şu anda meşgul ama biraz beklerseniz...
So with higher directives unavailable and by the authority vested in me I have made that final decision.
Yukarıdan emir alamadığımız için, bana verilmiş olan yetkiye dayanarak, bu son kararı ben verdim.
All three unavailable on this particular day - what a very odd coincidence.
Bu özel günde üçü de ortada yoklar. Ne kadar garip bir tesadüf.
In the event of fresh straw being unavailable, old straw to be turned. "
Temiz saman yoksa, eski saman ters çevrilecek. "
You tell your mama that after all the dancing I done tonight with Sidney, I am resting and unavailable.
Annene söyle tüm gece Sidney'le dans ettikten sonra, dinleniyorum ve müsait değilim.
General von Brock is temporarily unavailable.
General von Brock'e geçici olarak ulaşılamıyor.
'His butler kept saying the judge was unavailable,'until I said I was the last person to see Lindsay Marriott alive.
'Uşağı süreki meşgul olduğunu söylüyordu ta ki Lindsay Marriott'ı canli gören son kişinin ben olduğumu söyleyene kadar.'
Unavailable for comment.
Yorum yok.
Because in recent years, you have been known to take a drop too much yourself and to be unavailable to carry out your duties.
Çünkü son yıllarda sen de çok içki yudumlamakla ve görevlerini aksatmakla tanınıyorsun.
The security data was unavailable to me, sir.
Güvenlik dosyasının bana verilmesi ret edildi, şef.
Witnesses of a will's signing are often unavailable when the will is entered into probate.
Genellikle imza şahitleri bulunamaz vasiyetname okunduğunda.
- The ambassador is unavailable.
Büyükelçi şu an meşgul.
I gather you'll be unavailable for chess tonight.
Anladığım kadarıyla bu gece, satranç kaçınılmaz.
We asked U.S. Intelligence unavailable.
ABD İstihbaratına sorduk yoklardı.
Army, Navy and Air Force Intelligence, unavailable.
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri'nin İstihbarat birimleri de yoklardı.
Our spy factories, all unavailable.
Casus kaynaklarımızın hiçbirine ulaşamadık.
President Lockwood was busy with domestic matters, unavailable.
Başkan Lockwood iç işleriyle meşguldü, yerinde yoktu.
Hack er, Chief of White House Staff was deeply inv olved in affairs of state unavailable.
Beyaz Saray Kurmay Başkanı Hacker devlet işleriyle çok meşguldü yerinde yoktu.
Madam Vice President was dealing with national issues, unavailable.
Başkan Yardımcısı milli meselelerle uğraşıyordu, yerinde yoktu.
- I don't like to say it like this. - -Jerry's gonna be unavailable.
Bunu söylemek istemiyorum ama Jerry artık olmayacak.
Miss Bryant is still unavailable.
Bayan Bryant'a hala ulaşılamıyor.
Sharp Cereal has been unavailable for comment.
Sharp yetkililerinden henüz bir açıklama gelmedi.
Janice, the whole fun with getting involved with someone who is unavailable and a little bit older is that sometimes you get to hear what's really going on.
Ulaşılamayacak ve senden yaşlı biriyle ilişkiye girmenin keyfi bazen gerçekleri duymanı sağlayabilir.
It's just like you that when you finally take one small step away from Flap, it's with a married, unavailable, older lowan.
Tam sana göre. Sonunda Flap'ten biraz uzaklaşıyorsun, ama evli, ulaşılamayacak, daha yaşlı lowa'lıyla.
I called her and told her that you were about to be put on the unavailable list.
Onu aradım ve senin yakında bekarlar listesinden çıkacağını söyledim.
He's unavailable right now.
Şu an müsait değil...
- Backup currently unavailable.
- Henüz takviye gönderemiyoruz.
- Still unavailable.
- Takviye henüz yok.
Captain Dalton is currently in a coma and unavailable.
Kaptan Dalton şu anda komada ve ulaşılamıyor.
Unavailable?
Müsait değil mi?
Unavailable, sir.
Kullanılamaz durumda efendim.
Casualty figures are still unavailable.
Ölü sayısı hala bilinmiyor.
You were unavailable for consultation.
Sana danışmam mümkün değildi.
God is unavailable.
Tanrı'ya ulaşamadım.
Alan Neyman, president of TSC, was unavailable for comment... and he seems increasingly isolated.
Yorumlarını almak TSC'nin başkanı Alan Neyman'a ulaşılamadı. Görünüşe göre şirketten tamamen ayrılıyor gibi.
Mayor Franzone was unavailable to comment concerning the unexpected appointment, but her office did confirm that John Forrester would likely be replaced by her permanent selection for Chief of Police.
Basın toplantısında Başkan Franzone beklenmedik atamasındaki endişeler hakkında yorum yapmadı. Ama makamı John Forrester'ın yakın gelecekte değiştirilebileceğini onayladı. Geçici seçim ile Polis Şefi olduğu için.
Dr. Baumann is unavailable.
Dr. Baumann şu an yok.
Dr. Mott was unavailable for comment.
Doktor Mott herhangi bir yorumda bulunmadı.
I'm unavailable.
Uygun değilim tabii.
I find you unavailable.
Seni uygunsuz buluyorum.
Mr. Voyles has been unavailable.
Voyles'a ulaşamadım.
- Incredibly, he's unavailable.
- İnanılmaz çünkü o müsait değil.
You're unavailable.
Sen müsait değilsin.
Subspace communication to Federation territories is unavailable.
Yıldız Filosu bölgesiyle iletişim kullanılamaz durumda.
Communication to Bajor is currently unavailable.
Şu anda Bajor ile iletişim kullanılamaz durumda.
A spokesman for the company said that Mr Cotwell was unavailable.
... firma yetkilisi Bay Cotwell'in müsait olmadığını söyledi.
Unit 39, most units unavailable due to the funeral... of Captain Lembeck in Long Beach.
39. birim, diğer birimlere Kaptan Lembeck'in Uzun Sahildeki... cenazesi nedeniyle ulaşamıyoruz.
Hercules is unavailable for the foreseeable future.
Hercules yakın gelecekte müsait olmayacak.
- I'm going to try. There. Men carrying credit unavailable to their spouses but available to women other than their daughters.
Karısı ve kızları dışında başka kadınların harcamalarını üstlenen erkekler listesi.