Unavoidable tradutor Turco
321 parallel translation
Should it become unavoidable, I think I have weapons... that are far more powerful than any political machine.
Ola ki bazı şeyler kaçınılmaz hale gelirse, o politik çarklardan çok daha güçlü silahlarım olduğunu düşünüyorum.
How can an unavoidable misfortune like this have any influence on the upright citizens of our fair city?
Bunun gibi kaçınılmaz bir şanssızlık güzel şehrimizin dürüst vatandaşlarını nasıl etkiler?
Unless something unavoidable happens to me... you shall get this back with tenfold interest.
Bana kaçınılmaz bir şey olmadıkça bunu, 10 misli faizi ile geri alacaksın.
Oh I'm sorry about that but I'm afraid it was unavoidable.
Hayır, bu konuda üzgünüm, fakat maalesef kaçınılmaz bir durumdu.
That was an unavoidable accident.
Kaçınılmaz bir kazaydı.
An unavoidable coincidence, I assure you.
Tamamen tesadüf, sizi temin ederim.
- Oh, unavoidable.
- Bu kaçınılmaz.
It's what you might call an unavoidable accident.
Kaçınılmaz kaza dediğin budur işte.
My dear, you mustn't assume guilt for something that was unavoidable.
Kaçınılmaz olan bir şey için kendini suçlu hissetme.
Unavoidable situation.
Kaçınılmaz bir durum.
"Unavoidable situation..." I don't want to go.
"Kaçınılmaz bir durum..." Ben gitmek istemiyorum.
- It was unavoidable.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu.
It was unavoidable.
Ka § lnllmazdl.
These are the unavoidable mishaps of any trip, Miss Fellowes.
Bunlar her yolculuğun kaçınılmaz aksilikleridir Bayan Fellowes.
The regrettable incident you've just seen was unavoidable indeed foreseen by our playwright who managed to compose these extra lines in case the need arose.
Az önce izlediğiniz üzücü olay engellenemezdi öyle kolay kolay yazarımız tarafından düşünülmüştü aslında sadece kullanılmak üzere ihtiyaç anında.
In this case, it may be unavoidable.
Bu durumda, sanırım bu kaçınılmaz.
It does seem unavoidable.
Kaçınılmaz görünüyor.
Captain, in each case, this was unavoidable.
Kaptan, her durumda bundan sakınmak olanaksızdı.
It was an accident, unavoidable.
Bu kaçınılmaz bir kazaydı.
It was unavoidable.
Mecburduk.
Mistakes are unavoidable in this line of work.
Böyle bir işte hataların yaşanması kaçınılmaz.
War is unavoidable, José.
Savaş kaçınılmazdır José.
In his mind, he felt that a decline of the French people was unavoidable.
Zihninde, Fransız halkının çöküşünün kaçınılmaz olduğunu hissediyordu.
It was unavoidable, and it is something I consider very important.
Fransa'yı o halde gördüğünüzde o tarafta olmaktan özellikle gurur duyuyor muydunuz?
'We are sorry, but this is due to the condition of the highways,'which is causing unavoidable delays to ground transportation.'
Gecikmeden dolayı özür dileriz ama bu gecikme otoyol trafiğinin yoğun olmasından dolayı kaynaklanmaktadır.
Well, sir, we felt that a court martial might get unavoidable publicity.
Divanı harbin ilgiye yol açabileceğini düşündük.
I guess this trip's unavoidable.
Sanırım bu yolculuk kaçınılmaz.
It's unavoidable.
Yapabileceğim bir şey yok.
Do forgive us, but it was unavoidable.
Lütfen bizi bağışlayın. Bu kaçınılmazdı.
I never thought it special, only unavoidable.
Hiç özel olduğunu düşünmedim, yalnızca kaçınılmazdı.
That's unavoidable though.
Gerçi bu kaçınılmaz bir şey.
We will march against you, in peace, whenever possible, with guns when i becomes unavoidable.
Size karşı yürüyeceğiz, mümkün olduğunda barışla, kaçınılmaz olduğunda silahla.
A bloody confrontation between the extremist parties appears unavoidable.
Aşırılık yanlısı güçler arasında kanlı bir çatışma kaçınılmaz görünüyor.
It is unavoidable.
Bu kaçınılmaz.
The battle becomes unavoidable
Artık dövüş kaçınılmaz oldu
But it's unavoidable if we continue to mass-produce them like we are.
Ama bu kadar fazla miktarda basarsak, bu kaçınılmaz bir şey.
Not unless it's unavoidable we contact you.We're known for our discretion.
Sizinle temas kurmamız gerekirse diye. Bizim takdir duygumuz bilinen bir şeydir.
... and a major epidemic seems unavoidable.
... ve büyük bir salgın kaçınılmaz görünüyor.
- It's unavoidable, I'm afraid.
Maalesef erteleyemem.
But it was unavoidable.
Nasıl aldırış etmeyeceklerse...
It is unavoidable.
Bu önlenemez.
A fight is unavoidable!
Savaş kaçınılmaz olacak!
I realize that I'm causing a problem, but it's unavoidable.
Sorun olacağının farkındayım ama yapabileceğim bir şey yok.
The unavoidable byproduct of today's society.
Günümüz toplumunun kaçınılmaz yan ürünü.
I don't want Death, but I don't fear it you can't fear the unavoidable.
Ölümü istemiyorum, ama bunlardan lorkmuyorum. Kaçınılmaz korkun olamaz.
It's unavoidable.
Bu kaçınılmaz.
Precisely due to the goodness of these emotions and the cult of and attachment to the family, the unavoidable sense of duty...
Bu duygu tam olarak iyiliğe bağlı ve ailesine tutku ile bağlılık..... görevin kaçınılmaz tutkusu...
The report said that it was an unavoidable...
Raporlara göre bu olayla karşılaşılması gayet doğaldı...
It's unavoidable, I'm afraid.
Korkarım imkansız.
BUT UNAVOIDABLE
Altyazı Çevirisi Bülent ATUK Ankara - 22.
It's unavoidable.
Bunun önüne geçilemez.