Unbecoming tradutor Turco
180 parallel translation
Now you're making very unbecoming faces, Mr. Plunkett.
Çok uygunsuz bir tavır takınıyorsunuz Bay Plunkett.
This conduct is unbecoming.
Söyler misiniz, ne biçim bir muamele bu?
Well, Marine or civilian unbecoming for a West Point cadet to engage in fisticuffs on a public street.
Sivil veya değil bir Akademi öğrencisinin sokakta yumruklaşması çok yakışıksız.
How unbecoming to hide yourself away.
Kendini buraya saklayıp, nasıl gelmezsin.
And all-thing unbecoming.
Sönük kalırdı herşey.
Conduct unbecoming and officer and a lady.
Bir subay ve hanıma yakışmayan bir hal.
It is unbecoming!
Bu hiç uygun değil!
They are unbecoming.
Uygun olmaz.
Hate's unbecoming in a man like you.
Nefret sizin gibi birine yakışmıyor.
It looks most unbecoming.
Çok çirkin duruyor.
He wasn't really discharged, you know, he was expelled for conduct unbecoming a cardiac patient.
Aslında pek taburcu oldu denemez. Daha çok bir kalp hastasına yakışmayan davranışları yüzünden kovuldu.
Conduct unbecoming an officer and a what-do-you-call-it.
Bir subaya yakışmayacak şeyler falan işte.
Any employee who conducts himself in a manner unbecoming...
Uygunsuz bir şekilde hareket eden her elemanımız...
It's been brought to my attention that you're guilty of unbecoming conduct. You have embarked on this course without my knowledge or consent.
Firmamıza yakışmayan davranışların oluyormuş, hem benden izin almadan ve benim haberim yokken.
For fornication and conduct unbecoming a man of the cloth.
Zina ve uygunsuz davranışta bulunmaktan.
First of all, it would be unbecoming for you to be your father's brother in law.
Herşeyden önce, babanın kayınbiraderi olman yakışık almaz.
You raised an artificial spirit in the lad unbecoming to his station in life.
Bu yüzden küstahlaşmış, üstlerine başkaldırır olmuş.
It's most unbecoming.
Hiç yakışmıyor.
Such behaviour is most unbecoming to a lovely gentleman.
Bir centilmen asla o şekilde davranmaz.
That conduct is so unbecoming!
Bir silahşöre yakışmayacak şekilde hemde!
Darling, didn't anyone ever tell you that peevishness is unbecoming in young ladies?
Tatlım, huysuzluğun genç kızlara yakışmadığını sana hiç öğretmediler mi? Hayır!
The very unit you got busted out of for insubordination, conduct unbecoming.
Hem de Donanma Çıkarma Birliği'ne... hani emre itaatsizlikten ve üstlerine saygısızlıktan atıldığın birime yeniden tayin olmak için.
I trust I did nothing unbecoming to a Starfleet officer?
Bir Yıldızfilosu subayına yakışmayacak hiçbir şey yapmamışımdır umarım?
There are complaints of excessive drinking language unbecoming an officer, physical intimidation and kidnapping.
Fazla içki içme, bir memura yakışmayan dil kullanma, fiziksel gözdağı ve adam kaçırma şikayetleri var.
I'll get them to drop the conspiracy and conduct unbecoming.
Komplo kurma ve uygunsuz davranışta bulunma suçlarını düşürtürüm.
They plead guilty, we drop the conspiracy and conduct unbecoming.
Suçu kabul ederler, biz de komplo ve uygunsuz davranışta bulunmayı düşürürüz.
They're gonna be charged with a whole truckload - murder, conspiracy, conduct unbecoming.
Bir kamyon dolusu suçla itham edilecekler cinayet, komplo, uygunsuz davranışta bulunma.
The accused are charged with murder, conspiracy to commit murder... and conduct unbecoming a United States Marine.
Sanıklar cinayet, cinayeti planlama ve Birleşik Devletler Denizcisi'ne yakışmayacak davranışta bulunma suçlarıyla itham ediliyor.
On the charge of conduct unbecoming a United States Marine... the members find the accused guilty as charged.
Birleşik Devletler Denizcisi'ne yakışmayacak davranışta bulunma suçundan mahkeme üyeleri sanıkları suçlu buldu.
Will insist upon attempting to learn Greek. It's so very unbecoming I can hardly tolerate her...
Yunanca öğrenmesi için ısrar etmeye karar verdim o kadar yakışmadı ki kahvaltı masasında beraberken ben zor tahammül ediyorum.
You know I consider it unbecoming to a soldier, all this book learning.
Bunu asker olmamak olarak kabul ediyorum. Hepsi kitaptan öğrenme.
It's an unbecoming trait.
Yakışmayan bir özellik.
Conduct unbecoming a Musketeer.
Bir silahşöre yakışmayan davranış.
It's so very unbecoming.
Hiç yakışmıyor.
Vida, this is unbecoming of a lady.
Vida, bu bir hanıma hiç yakışmıyor.
( KITTY ) : Your gown is very unbecoming, too!
Elbisen de hiç yakışmamış!
DereIiction of duty, drunk and disorderly, conduct unbecoming.
İş ihmâlkârlığı, sarhoşluk ve huzursuzluk yaratma, uygunsuz tavırlar.
If your classmates or a superior acts in a harassing... or otherwise unbecoming manner, you are to inform me immediately, so that I can deal with it immediately.
Eğer ekip arkadaşlarınız ya da üstleriniz sizi taciz eder bir tavır takınırlarsa hemen bana haber vereceksiniz. Böylece ben de bu sorunla hemen başa çıkabilirim.
Specifically that you were... "seen in public venues with another female officer at a time and manner... as to suggest conduct unbecoming an officer."
Tam olarak, başka bir kadın memur ile görev dışı saatlerde ve kamuya açık yerlerde memuriyetinizi tehlikeye atan durumlarda görünmüşsünüz.
Captain... your lack of gratitude is unbecoming.
Kaptan... memnuniyetsizliğiniz, yakışıksız olmaya başlıyor.
Lieutenant Thomas Eugene Paris, you are guilty of insubordination, unauthorized use of a spacecraft, reckless endangerment and conduct unbecoming an officer.
Binbaşı Thomas Eugene Paris, emirlere karşı gelmekten suçlusunuz,....... bir uzay mekiğini izinsiz kullanarak....... pevasızca tehlikeye atmak ve bir subaya yakışmayacak bir davranış sergilmekten.
Such conduct is completely unbecoming to the superior beings of the fifth-dimensional land of Zrfff.
Bu davranış kesinlikle kabul edilemez. Hele de 5. boyut ülkesi olan Zrfff'daki üstün varlıklar için.
Seriousness would be very unbecoming to him.
Ciddiyet oldukça yakışıksız olabilir. Günaydın.
Conduct unbecoming an officer, accessory after the fact, conspiracy, making false statements.
Bir subaya yakışmayan davranışta bulunmak, olaya alet olmak, - - Komplo düzenlemek, yanlış ifade vermek suçlarından.
He was held for conduct unbecoming, not murder.
Uygunsuz davranıştan burada sandık.
Wisdom, balance, unbecoming. "
Bilgelik, denge, geri dönüşme. "
All right, unbecoming a Wendigo.
Tamam, Wendigo'dan geri dönüşme.
So I break up with her for conduct unbecoming a girlfriend something which I think that I was justified in, yet she manages to turn it around so that I feel like the creep.
Uygunsuz bir kız arkadaş gibi davrandığı için ondan ayrılıyorum. Ki bunda haklı çıktım. Yine de bunu alt üst etmeye uğraşıyor.
You're facing a general court-martial... and charged with violation ofat least three articles... everything from "breach of peace" to "conduct unbecoming".
Yüksek Divanla karşı karşıyısın. En az 3 maddenin ihlaliyle suçlanıyorsun. Barışın ihlalinden yakışıksız davranışa kadar her şey.
Conduct unbecoming an officer.
Bu bir subaya yakışmayacak bir davranış.
This is unbecoming of you
Bu sana yakışmıyor.