Unclaimed tradutor Turco
148 parallel translation
That was the body of some unknown woman, unclaimed, belonging nowhere.
Bilinmeyen bir kadının cesediydi o sahipsiz, hiçbir yere ait olmayan.
If you were at a hotel, you walked out leaving unclaimed luggage.
Otelde kalıyor idiyseniz, Geride sahipsiz bir valiz bırakmışınızdır.
The unclaimed coins at the end of the battle will indicate the number of our losses.
Savaş sonunda sahibi çıkmamış para miktarı kaybımızın miktarını temsil edecektir.
On top ofthis gate, you'll find at least five or six unclaimed bodies.
Bu kapının tepesinde, en az beş-altı tane sahipsiz ceset bulursun.
Get that unclaimed stuff out of the cage.
Koliden o sahipsiz malı getir.
After all, there's nothing really unusual about an unclaimed insurance policy.
Aslında paraya çevrilmemiş sigorta poliçesi olağan dışı değildir.
You never unclaimed it.
Yalanlamadın da.
We don't keep unclaimed possessions in suicide cases more than a year.
İntihar vakalarında, sahipsiz malları bir yıldan fazla saklamıyoruz.
It's the only area still unclaimed.
Sahipsiz tek yer orası.
Came across an unclaimed piece of meat in Baja, turned out to be Rosie.
Boydan boya Baja'yı gezdim, Rosie'yi bulabilmek için.
According to postal regulations, if an item remains unclaimed for 15 days, then it's sent to the Dead Parcel Branch in San Francisco.
Posta düzenlemelerine göre bir öğe 15 gün sahipsiz kalırsa. San Francisco ölü mektup ofisine gönderilir.
So now they're in unclaimed space.
Şu an sahipsiz uzaydalar.
" The prize is often left unclaimed.
" Büyük ödüle az kisi uzanir.
How long is it gonna stand on the sidewalk unclaimed?
Öyle sahipsiz olarak ne kadar süre durur ki yol kenarında?
The money'll go unclaimed.
Para sahipsiz kalacak.
Have any unclaimed bodies?
Sahibsiz bir ceset var mı?
Deposited in stock... like an undeliverable parcel... unclaimed property...
Depolanmış gibi... sevkedilmeyen paket gibi.tapusuz mal gibi...
I had to rush out into the street, like unclaimed property.
Kimsenin malı gibi, sokaklara koştum.
The etymological meaning of unclaimed property : It belongs to anyone.
"Kimsenin malı" gibi.. kimseye ait değilim.
Yeah, well every year, the city auctions off unclaimed probate items, asset seizures for revenue.
Evet, her yıl belediye sahibi çıkmayan kayıp eşyalar için müzayede düzenler, devlete iyi bir gelir oluyor.
No, unclaimed shit from Property.
Yok, bunlar sahipsiz mallar.
Unclaimed from the day you were asking about.
Dediğiniz günden beri sahibi çıkmayanlar.
Look at all these unclaimed cremains.
Şu sahipsiz küllere bir baksana.
I have a whole drawer full of unclaimed checks.
Çekmecem alınmamış maaş çekleriyle dolu.
They took him to the city morgue, where he lay unclaimed for three days.
O'nu üç gün boyunca birinin gelip almasını bekleyeceği, belediye morguna götürmüşlerdi.
If it was unclaimed at the time, why would there be a problem?
Eğer o zaman sahipsizse neden sorun oldu?
A Jane Doe found unclaimed and dead underneath a palm at the beach.
İsimsiz bir bayan, sahilde palmiye ağacının altında, sahipsiz ve ölü şekilde bulundu.
We play for unclaimed items from the Lost and Found.
Kaybedilip sahibi çıkmayan eşyalar üzerine oynuyoruz.
After the tragic death of the whole family the estate has been unclaimed for months.
Tüm ailenin trajik ölümü sonucunda miras aylarca sahipsiz kalmıştı.
The territory respects the statutes of the northwest ordinance, which state that a citizen can have title to any land unclaimed or unincorporated by simple usage.
Eyalet meclisi Kuzeybatı Yasası'nı tanıyor. Bu yasaya göre... her vatandaş, sadece işletmek şartıyla, herhangi bir sahipsiz... ve kullanılmayan toprağın mülkiyetini alma hakkına sahip.
This could mean that the land occupied by the camp doesn't fall under any statutory definition of unclaimed or unincorporated.
Bu da şu anlama gelebilir : Kampın işgal ettiği topraklar... sahipsiz ve kullanılmayan toprak... yasal tanımına girmiyor.
I think I could go realphabetize those unclaimed cremains while you guys...
Sahibi çıkmamış külleri alfabetik sıraya dizeyim. Siz de...
Your father's body is still unclaimed, and nobody's even come to identify it.
Babanın cesedi hala teşhis edilmedi ve kimse gelmedi.
Let's just say that I know how it feels to go unclaimed.
Teşhis edilmemenin hissini biliyorum diyelim.
She paid her rent on time, in cash, and had unclaimed property worth several thousand dollars.
Ev kirasını vaktinde ve peşin ödemiş. Binlerce dolar değerinde kayıt dışı eşyası varmış.
According to the San Fransisco Chronicle, more than $ 2.5 Million dollars has remained unclaimed.
San Fransisco Chronicle'a göre, 2,5 milyon dolardan daha fazlası "taliplisi çıkmamış" olarak kaldı.
One unclaimed suitcase, they will shut down the entire system.
Sahipsiz bir tek valiz bulsalar bütün sistemi kapatacak durumdalar.
Unclaimed packages.
Sahibi çıkmamış bir paketler.
Unclaimed properties of a valuable nature?
Sahipsiz değerli şeyler mi?
With the rest of the unclaimed spirits.
Laboratuarda kaldı.
After Christmas, head to Hoover International Airport for the first-ever unclaimed baggage warehouse sale.
Noel'den sonra Hoover Uluslararası Havalimanında ilk defa sahipsiz kalmış, alınmamış eşyaların satışı var.
- Unclaimed.
- Alınmamış.
This would be the unclaimed-baggage warehouse.
Burası sahipsiz bagaj deposu olmalı.
There's at least 50 years worth of unclaimed luggage in this place.
Burada neredeyse 50 yıldır alınmamış bagajlar var.
Family doesn't know that he's dead, his body's unclaimed.
Ailesi öldüğünü bilmiyorsa, cesedi alınmamış olabilir.
An unclaimed body at the hospital morgue scheduled for cremation.
Hastane morgunda yakılmak için bekleyen sahipsiz bir ceset.
And while everybody's looking for a girl from Latin America, a Jane Doe from somewhere in the US lies unclaimed in the coroner's office.
Herkes Latin Amerikalı bir kız ararken, Amerikalı bir Jane Doe adli tabibin bürosunda sahipsiz durur.
This goat remains unclaimed.
Keçi sahipsiz kalmaya devam ediyor.
Prisoner's unclaimed personal property gets destroyed after two years. It's here.
Tutukluların özel eşyaları iki yıl geçtikten sonra imha edilir.
It is lying in the morgue, unclaimed.
Morgda yatıyor.
Unclaimed vehicles.
Sahipsiz kalmış araçlar.