Uncommunicative tradutor Turco
23 parallel translation
Uncommunicative, arrogant.
Kibirlidir ve az konuşur.
So reticent, so uncommunicative.
Suskun, içe dönük.
Has he always been this uncommunicative?
Hep böyle iletişim eksikliği var mıydı?
Aside from that, he's been uncommunicative.
Bundan başka hiçbir soruya yanıt vermedi.
She was calm, but uncommunicative.
Sakindi ama konuşkan değildi.
Meaning, you might have had an uncommunicative phase... Hallucinations, feelings of persecution, it happens.
mesela, çok patavatsızca konuşabilirsiniz halüsinasyon görebilir, işkence hissi yaşayabilirsiniz.
Don't be so uncommunicative!
Bu kadar çekingen davranmayın.
If you're as uncommunicative as this, they may be forced to.
Bu kadar ketum olursan, sormak zorunda kalabilirler.
" Uncommunicative... a tendency to steal things, inability to form personal attachments or distinguish between right and wrong.
İletişimsiz... Hırsızlığa eğilimli... Kişisel bağlanma... ya da doğruyla yanlışı ayırt etme kabiliyeti yok.
He's uncommunicative, face of doom all the time, bouts of crying.
İletişim kurulmuyor, surat sürekli bir karış havada, ağlamaklı falan.
But he was also distant and uncommunicative, and he didn't want to marry me.
- Ama çok mesafeliydi. İletişim kurulamıyordu ve benimle evlenmek istemiyordu.
Suddenly, he was always locked in his room, dour, uncommunicative.
Bir anda odaya kapanmalar, aksi tavırlar başladı. Konuşmuyor ve bazen de şiddete yöneliyordu.
Yeah, but I wasn't clear with you and I want to apologize for how I behaved,'cause I kind of just let it end, and left town and was uncommunicative. Yeah.
Evet ama sana karşı net olmadım böyle davrandığım için senden özür dilemek istiyorum çünkü bitmesine biraz da ben izin verdim şehri terk ettim ve iletişimi kopardım.
I believe the correct terminology is "deaf and uncommunicative."
Doğru terminolojinin "sağır ve ketum" olduğuna inanıyorum.
The most individualistic, intransigent, uncommunicative, solitary chess master of all time.
Gelmiş geçmiş en bireysel, en inatçı en ketum ve yalnız, satranç ustası.
He said I was uncommunicative.
- Çekingen olduğumu söyledi.
She is violent, uncommunicative, and I'm worried...
Şiddete eğilimli, iletişim kurmuyor ve korkarım- -
Conservative, uncommunicative, and emotionally stunted, and he put his work before his family and never really succeeded at either.
Nasıl biridir? Dar görüşlü, iletişim kuramıyor ve duyguları dağınık. Ve işini ailesinin önüne koyuyor...,... ama ikisinde de başarılı olamıyor.
Ms. Shaw may be violent and uncommunicative, but she is never tardy.
Bayan Shaw Sert ve iletişimi sevmeyen biri olabilir ama asla geç kalmaz.
I'm performing a psychological evaluation of your personality, and so far, on our second day together, that evaluation reads "Uncommunicative, uncooperative, and easily irritated."
Psikolojik kişilik değerlendirmesi yapıyorum sana, ve birlikte, ikinci günümüzde değerlendirmem ; "Ketum, işbirliği yapmayan" ve kolayca incinen. "
He's uncommunicative outsider
Asosyaldir. Aykırı biri.
Secretive, uncommunicative.
Sır saklayan, ağızlarını açmayan tipler oldular.
It's been two days and you're completely uncommunicative
Seni işin çok zor.