Unconsciously tradutor Turco
153 parallel translation
I unconsciously left it because I wanted to come back.
Bilinçli olarak bıraktım, çünkü geri dönmek istiyordum.
No, but unconsciously you did want to get rid ofhim.
Hayır ama bilinçaltınızda ondan kurtulmak istediniz.
Unconsciously, I was getting ready.
Farkında olmadan hazırlanmıştım.
It might be unconsciously, but aren't you jealous of Yamazaki?
Bilinçsizce olabilir ama Yamazaki'yi kıskanmıyorsun değil mi?
The consumer has become so prudent and suspicious that he unconsciously links them to a kind of fire that devours objects.
Tüketiciler çok dikkatli ve kuşkuluydu çünkü bilinçsizce kullanıldığında her şeyi yakıp küle çeviren bir tür ateş çıkarıyordu.
Unconsciously you chose a name that was belligerent.
Bilinçsizce agresif bir isim seçtin.
It is a terrifying subject to approach e the United States have conscientious and unconsciously a great complex of guilt because of the use of the bomb.
Bu üzerinde konuşulması zor bir konu. Birleşik Devletler, bilerek ya da bilmeyerek bombanın kullanımı hususunda büyük bir suçluluk duygusuna sahiptir.
In the case of the Heike crab, it was effected more or less unconsciously by the fishermen and certainly without any serious contemplation by the crabs.
Heike yengeci olayında bunu bilinçsizce balıkçılar yaptılar, ve kesinlikle yengeçler bu konuda masumdu.
- Maybe unconsciously I did.
- Farkında olmadan yapmış olabilirim.
That consciously or unconsciously... you are trying to figure out Peter's and my relationship.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak. Peter ile benim ilişkimi anlamaya çalıştığını.
The first 2 functions unconsciously beneath our level of awareness...
# İlk iki beyin, haberimiz bile olmadan bilincimizin dışında çalışır...
Unconsciously, you were sensitive to her suffering and you didn't want to take advantage of that.
Bilinçaltında onun acısına hassasiyet gösterdin ve bundan faydalanmak istemedin.
My hand unconsciously began a motion it had never been taught.
Elim daha önce öğrenmediği bir hareketi bilinçsiz olarak yapmaya başladı.
That's because unconsciously you still want me to come back, move in again.
Çünkü bilinç altından hâlâ geri dönmemi istiyorsun.
One day, either unconsciously or as an insult she came, when I was there, wearing the necklace.
Günün birinde ya bilmeyerek ya da inadına boynunda kolyeyle yanıma çıkageldi.
They are at the same time the tools and the means... of achieving something higher and more vast... that they are not aware of, but perceive unconsciously. "
Onlar ayni zamanda aletler bulmus ve daha yuksek kalitede... daha genis dusunerek yeni seyler basarmislardir... her ne kadar farkinda olmasalar da, bilincsizce anlamislardir bunu. "
Something higher and more vast... but which they perceive unconsciously.
Daha iyi ve muazzam birsey... ancak bilincsizce yapilmis.
UNCONSCIOUSLY, YOU'RE DRIVEN BY A FEAR OF FAILURE.
İster istemez bir hayalkırıklığı yaşatma korkusu yaşıyorsun.
At the same time Goku transformed into a Super Saiyan, he unconsciously drew the energy from the dissipating Genki Dama into himself.
Goku Süper Saiyan'a dönüştüğü zaman bilmeden Genki Dama'nın enerjisini içine çekip kullanıyor.
Hagen apparently transforms, unconsciously sometimes like a reflex action.
Anlaşılan Hegan bazen farkında olmadan şekil değiştiriyor. Sanki refleksmiş gibi.
yes indeed, he has had a feeling of desire towards me, but he also has consciously, not unconsciously, tried to, um... get rid of those thoughts.
ama bunların farkında olarak, yani bilinçsizce değil, denemiş... eee, bu düşüncelerden kendini kurtarmayı.
Maybe somehow he's unconsciously perceiving these creatures.
Belki de bilinçsizce bir şekilde bu canlıları algılamıştır.
Maybe I was just unconsciously imitating the old man.
Belki de farkında olmadan bizim moruğu taklit ediyordum.
Maybe I was unconsciously imitating him when I forced you to draw comic books.
Belki seni çizgi roman kitapları çizmek için zorlarken bilmeden onu taklit ediyorumdur.
No, unconsciously, she must know there's some things she doesn't want to know about.
Farkında olmadan bilmek istemediği şeylerin olduğunu bilmek zorunda.
I'm sorry to cause pain to anyone, but it was unconsciously done, and I hope will be of short duration.
Birine acı verdiğim için üzgünüm, ama bilinçli yapılmış bir şey değil ve umarım kısa sürecektir.
Some connection she'd unconsciously made that no one else had.
Başka hiç kimsenin yapamadığı, bilinçsiz şekilde gerçekleşen bir bağlantı.
Maybe consciously you didn't mean it that way, but unconsciously....
Belki bilinçli olarak demedin ama bilinç altında...
Did you mean it unconsciously?
Bilinçaltında, böyle demek istemiş olabilir misin?
unconsciously, I don't have a clue what I'm talking about.
Bilinçaltı, neden bahsediyorum ben, bu senin alanın.
consciously or unconsciously?
Bilinçli olarak mı yoksa bilinçsizce mi?
You think that I've had this information about a 14th victim all the time - and I've been processing it unconsciously?
Yani sen benim bunca zaman boyunca, bilinçsiz bir şekilde ondördüncü kurban hakkındaki... bilgiye vakıf olduğumu mu düşünüyorsun?
Son Goku, you must be so concerned about Pan that unconsciously, you were incapable of using your full power!
Son Goku, Pan için bilinçaltında çok endişelendiğinden, tüm gücünü kullanman imkansız!
What she means is, the pheromones... that you are unconsciously releasing into the atmosphere... have the physiological effect of increasing... the statistical probability of her taking part... in some form of mounting behaviour, not unlike that of an African grasshopper!
Demek istediği, Afrika çekirgesinden farklı olarak senin farkında olmadan havaya bıraktığın feromonların onun tavırlarının oluşumu üzerindeki psikolojik etkiyi istatistiksel olarak arttırma etkisi var!
Look, unconsciously, you knew that it wasn't right.
Bilinçaltında doğru olmadığını biliyordun.
I pick up on the body movements of others and unconsciously I...
Biraz Tourette Sendromu gibi birşey. Bilinçsizce diğer insanların yaptığı hareketleri...
Unconsciously, you know the only world that won't disappoint you is the one you make up. That isn't true.
Sanırım, bilinçaltında seni hayal kırıklığına uğratmayacak tek dünyanın kendi uydurduğun dünya olduğunu biliyorsun.
Unconsciously she tried to whack her friend?
Bilinçaltında öldürmek mi istedi?
Most people eitber consciously or unconsciously respect who he is are informed by who be is.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak çoğu insan ona saygı duyar... kim olduğunu bilir.
Fact is, I might have been unconsciously attracted to rabble.
Onun bu basit tarafı beni etkiliyordu diyebilirim.
We may have favored you unconsciously.
Seni istemeden kayırmış olabiliriz.
It was in a sense the triumph of regarding individuals as purely emotional beings who have needs and wants and desires that need to be satisfied and can be satisfied unconsciously.
Bu bireylerin, ihtiyaçları, istekleri ve arzuları olduğuna ve bunların bilinçdışı bir şekilde tatmin edilebileceğini söyeleyen bir çeşit başarı gibiydi.
and this prosperity at the same time, consciously or unconsciously leads to a kind of schizophrenic existence.
Bu refah, aynı zamanda bilerek veya bilmeyerek, bir tür şizofrenik varoluşa neden oluyor.
Could one be unconsciously gifted with a perception power which would allow us...
Birileri bilinçaltında bu şekilde sezgilerle ödüllendirilerek...
I feel like I'm unconsciously looking for Ho-jin in him.
Bilinçsizce onda Ho-jin'i arar gibiyim.
Another, psychological... that people with extreme sexual or emotional anxiety unconsciously displace their feelings into the arena of appearance, because it's more manageable.
Aşırı derecede cinsel ya da duygusal kaygı taşıyanlar farkında olmadan duygularını görünüşlerinden çıkarıyor. - Yani kendini kötü hissediyorsa yüzünü suçluyor. Çünkü daha kolay yapabiliyorlar.
But you and I have been so linked in my mind... that I think I've unconsciously sabotaged every decent relationship I've had... including the one with Max, because I was waiting for you.
Ama sen ve ben zihnimde o kadar birbirimize bağlıydık ki sanırım bütün ciddi ilişkilerimi bilinçsizce sabotaj ettim Max'le olan ilişkim de buna dâhil, çünkü seni bekliyordum.
It felt so familiar to me, her issues... of sort of slowly moving into power reluctantly or unconsciously, perhaps.
İsteksizce hatta bilinçsizce güce sahip olma özellikleri öylesine tanıdık geldi ki bana.
The R. O.V. Had just unconsciously become our eyes.
Uzaktan İdare Edilen Araç bizim gözümüz haline gelmişti.
Because unconsciously, the mind can still establish transhistorical accounts of the real world.
Çünkü bilinçaltında zihin gerçek dünyada olan olayları kaydedebilir.
She died because I didn't love her - and maybe, unconsciously,
Öldü çünkü onu sevmedim.