English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ U ] / Understand that

Understand that tradutor Turco

21,448 parallel translation
I understand that.
Anlıyorum.
I did. I just hope you understand that...
Umarım anlayabilirsin...
I understand that that is the second most awful thing to happen to me over a webcam.
Bunun webcam'de yaşadığım ikinci en kötü tecrübe olduğunu anladım.
I'm here because I wanted you to understand that I know what you're going through.
Buradayım çünkü benim başından geçenleri anladığımı bilmeni istiyorum.
Well, you know, you've gotta understand that Dad's...
Pekala, şunu anlaman gerekir ki...
I understand that she hasn't answered a single one of your letters.
Hiçbir mektubuna cevap vermemesini anlıyorum.
I understand that, Marco.
Anlıyorum Marco.
Do you understand that that's all that this is?
Ortada bundan başka bir şey olmadığının farkında mısınız?
No, I understand that.
Hayır, bunu anlıyorum.
'People in the village couldn't understand that a schoolteacher might form a friendship with someone of Alice's supposedly lowly situation.
Köydeki insanlar Alice gibi düşük mevkiden biriyle bir okul öğretmeninin arkadaşlık kurmasını anlayamadı.
That led me to understand that I should notify web security companies ASAP
Böylesi bir tehlikenin varlığı, mümkün olan en kısa sürede internet güvenlik şirketlerini,
Can't you understand that?
Anlamıyor musun?
I just want you to understand that a woman can be strong and successful and independent.
Zaman geçtikçe bunların değerini anlayacaksın. Evet, anlıyorum. Ama bu işi kolaylaştırmıyor.
So you understand that you will look exactly like this man?
Yani tam olarak bu adama benziyeceginizin farkindasiniz?
I have several questions I think the grand jury would like to hear the answers to, um, but I understand that you have a right to invoke spousal privilege.
Kuruldakilerin cevabını duymak isteyecekleri birkaç sorum olacak. Ama eşler arası gizlilik hakkını kullanabileceğinizin farkındayım.
You do understand that if you attack a cartel, it just won't go away.
Bir kartele saldıracak olursan, olay öylece kapanmaz.
You understand that fate fused that kid's toes together.
Kader, o çocuğun ayaklarını birleştirdi anlıyorsun, değil mi?
- I understand that.
- Kesinlikle anlıyorum.
Well, Dad, you don't understand that I can dictate the terms!
İstediğimi yapabileceğimi kabul edemiyorsun baba!
I am writing a letter explaining my reasons, but I understand that I need your approval too.
Gerekçelerimi açıklayan bir mektup yazıyorum ama sizin de onayınızın gerektiğinin bilincindeyim.
I perfectly understand that newlyweds often want time alone.
Yeni evlilerin birlikte vakit geçirme isteğini çok iyi anlayabiliyorum.
I understand that it is huge and sacred and unique.
Sarsılmaz, kutsal, benzersiz olduğunun farkındayım ben.
Other people are just gonna have to understand that.
Diğer insanlar bunu anlayacak artık.
I don't understand that.
Bunu anlamıyorum.
Well, aside from that technicality which, frankly, is debatable, you need to understand that there are many factors that we weigh in every decision that we make here.
Teknik alanlar hariç tabii ki, onlar tartışılabilir. Bizim burada belirli bir ağırlık taşıyan verdiğimiz her kararın pek çok faktörü olduğunu anlaman gerekiyor.
The scale helps the patient understand that sexuality isn't binary ; it's fluid.
Ölçek, hastanın cinselliği ikili değil değişken olduğunu anlamasına yardımcı oluyor.
I can understand that hearing this could be very upsetting to you, sweetheart.
Duyduklarının senin için oldukça üzücü olmasını anlıyorum, canım.
And who would understand that better than you, Virginia?
Bunu senden daha iyi kim anlayabilir ki, Virginia?
Look, I understand that you're upset, and I am here to support you, and yes, you and Daddy, you had a bad day, but that doesn't necessarily mean the end.
Bak, üzgün olmanı anlıyorum ve buraya sana destek olmak için geldim ve evet, babamla kötü bir gün geçirdiniz ama bu bitmesi gerektiği anlamına gelmiyor.
I understand being worried about her, but... is it possible that your mother is happy that you're taking this time to think about yourself?
Anneni düşündüğünü anlıyorum ama kendi başına düşüncelere dalmanla annen mutlu değil midir sence?
She just wants something that feels a little dangerous. I understand it.
Sadece birazcık tehlikeli olduğunu hissetmek istiyor.
And I would also have to know that you understand the importance in this office of discretion, and for example, I would need to know that you would never mention to anyone seeing me last night.
Ayrıca, bu ofiste ağzı sıkı olmanın önemini anladığını da bilmek zorundayım. Örneğin, dün gece beni gördüğünden kimseye bahsetmeyeceğini bilmem gerek.
You know, you understand, that's like a compliment,
Bunu bir övgü olarak almalısın.
Listen to me, there are things that you can't understand.
Tatlım beni dinle, anlayamayacağın şeyler var.
And then I learned things, ways in which he destroyed people's lives that I could never understand or imagine.
Asla anlayamayacağım ve hayal dahi edemeyeceğim şekilde insanların hayatını yok etme yöntemlerini daha sonra öğrendim.
Although I don't really understand why we all feel like it might bother him to hear that you're seeing someone, but...
Gerçi senin neden birileriyle görüşmenin onu rahatsız edeceğini düşünüyoruz, bilmiyorum.
I'm a stupid baby. " I understand your frustrations, but sometimes hearing others'opinions can, at worst, make us feel more confident in our decisions. I could never do that ;
"... çünkü salak bebenin tekiyim " demen için.
That, I understand.
Seni anlayabiliyorum.
Well, that I understand as well.
- Onu da anlayabiliyorum.
We realized that we needed to do what we called deep analysis, pick apart the threat, every single byte, every single zero, one, and understand everything that was inside of it.
Ve derin analiz dediğimiz şeyi yapmamız gerektiğiniz anladık, yazılımı parçalara ayır, herbir byte'a, tüm 0 ve 1'lere bak,... ve içindeki şeyi anlamaya çalış.
So you can understand, why I took the opportunity to get one of my most loyal generals back to France... a Catholic country, that you and I and Pope Pius all care for greatly.
En sadık generallerimden birini Fransa'ya geri getirme fırsatını değerlendirme nedenini anlarsınız. Fransa, sizin, benim Papa Pius'un çok önemsediği Katolik bir ülke.
Do you understand what that means?
Bunun ne anlama geldigini anliyormusun?
But what you don't understand, Maestro, is that the Italian opera audience is very, very big here.
Ama anlamadığınız şey Maestro İtalyan opera seyircisi çok çok seçicidir.
Well, that, I understand.
Onu anlayabilirim.
What you need to understand is the Iranians respect only one course of action, and that is action.
Anlaman gereken şu ki, İranlılar sadece.. bir şeyden anlar, o da saldırı.
I understand and... and... and very much appreciate you doing that.
Anlıyorum, bunu yaptığınız için çok teşekkür ederim.
There's something that you don't seem to understand. Nothing is going to change.
Hiçbir şey değişmeyecek.
Tell you my wife doesn't understand me, that we're essentially living like roommates?
Karımın beni anlamadığını, adeta oda arkadaşı gibi yaşadığımızı söyle.
And that's exactly what I'm doing as well, trying to understand.
İşte benim de yaptığım tam olarak bu ; anlamaya çalışmak.
Look, what you have to understand is that the last thing I wanted was to hurt your mother.
Bak, anlaman gereken şey isteyeceğim son şeyin anneni incitmek olduğu.
And I understand it's your bride that's pushing you toward this conversion work.
Senin gelininin bu değişim işine seni zorlamasını anlıyorum. - Ne?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]