Undetectable tradutor Turco
254 parallel translation
By some undetectable attraction, I was seduced by a penniless woman... whom I don't even find to be desirable.
Yurtta yaşayan ve hiçbir çekiciliği olmayan bir kadının altıncı hissiyle büyülendim.
Mind you, it's undetectable after death.
Öldükten sonra farkedilmez.
And with those plates a gang of crooks could flood England with five-pound notes, not forged in the usual sense of the word but notes undetectable from genuine Bank of England notes
Bu kalıplarla bir kalpazanlar çetesi İngiltere'yi beş sterlinlik banknotlara boğabilir, çünkü bu banknotlar sözcüğün genel anlamında sahte olmayıp, gerçek Bank of England banknotlarından hiçbir şekilde ayırdedilemeyecek...
Gentle, almost undetectable change and sudden, violent change.
Narin, neredeyse fark edilemeyecek değişim ve ani, şiddetli değişim.
- ♪ Collections undetectable - ♪ We might retire respectable
- Dışarıda çok ganimet var - Emeklilikte zengin olabiliriz...
His is undetectable.
Onunki hiç belli değil.
Which will register sound frequency undetectable to the human ear.
İnsan kulağının duyamayacağı frekanstaki sesleri kaydedecek.
The tap will be undetectable, and Gordon has the necessary experience.
Takip tespit edilemeyecek ve Gordon yeterince deneyimli.
Virtually undetectable by enemy radar.
Düşman radarları tarafından görülmez.
THE ALMOST UNDETECTABLE,
Bunu kim beklerdi acaba?
It was almost undetectable but the improvement was there.
Bu... neredeyse fark edilmezdi, ama ilerleme olduğu belliydi.
Their robes contain ultritium, highly explosive, virtually undetectable by your transporter.
Cübbelerinde, ışınlayıcınız tarafından tespit edilemeyen, yüksek güçlü patlayıcı olan Ultritium var.
A distillation of your own blood pyrocytes. Harmless to you, undetectable by the ship's biofilters.
Senin kanından damıtılmış pirositler... sana zararsız, geminin biyofiltreleri tarafından da saptanamayan.
Our product dissolves completely in ordinary gasoline, making it absolutely undetectable.
Ürünümüz normal benzinde tamamen çözülerek.. .. kesinlikle tespit edilemez oluyor.
When they're undetectable... when they can walk out of that ballroom into the sunlight and onto the subway and get home and still have all their clothes and no blood running off their bodies... those are the femme realness queens.
Fark edilmeden balo salonundan gün ışığına çıkıp metroya binerek kıyafetleriyle eve gidebildiklerinde, bir yerleri de kanamamışsa, gerçekçilik kraliçesi işte onlardır.
Surprisingly, remain undetectable.
Oldukça şaşırtıcı, sessiz.
It is also possible that this drive system, if operable, could render theRed October undetectable to our warning nets.
Red October'ın bu yeni kullanım sisteminin elimizdeki mevcut uyarı sistemlerince saptanması da çok zor.
He may still be on board, but undetectable to our sensors.
Hâlâ gemide olup, algılayıcılarımız tarafından saptanamıyor olabilir.
I speculate that when the engine was last inspected, the casing was replaced with one with an undetectable defect.
Motorların son kontrolü sırasında, kapağın, tespit edilemeyen hatası olan bir kapakla değiştirildiğini düşünüyorum.
An analysis of the subatomic structure revealed an almost undetectable residual pattern.
Yongaların atom-altı yapı analizleri... neredeyse fark edilemeyecek bir kalıntıyı açığa çıkardı.
There are literally dozens of toxins which are virtually undetectable... both in the human body and on a fabric.
Hem insan vücudunda, hem de kumaş üzerinde, gözle görünmeyen tam anlamıyla düzinelerce toksin vardır.
But there is this. A special steroid derivative I've been working on. Undetectable and unbeatable.
Ama bu üstünde çalıştığım özel stereoid türevi saptanamaz ve yenilemez.
In order for a ship to remain undetectable while cloaked, the radiative emissions from the warp engines must be precisely balanced.
Bir gemi gizlenirken, tespit edilememesini sürdürmek için, warp motorlarından çıkan radyasyon yayılımları tam dengeli olmalıdır.
We can see the ship, but this energy sheath renders it virtually undetectable to our long-range sensors.
Bu gemiyi görünür yapabiliriz, ama bu enerji alanını bizim uzun sensörlerimiz anında tesbit edemez.
His manner of entry has so far been undetectable.
İçeri nasıl girdiği henüz saptanamadı.
- We designed it to be undetectable.
- İzi bulunamayacak şekilde tasarlanmıştı.
I can rig their microwave ovens, so at the end of the cook cycle the oven emits a high-pitched tone, undetectable by the human ear yet so intense, it will rupture the blood vessels in their brain killing them in seconds, with all the appearance of a stroke.
Mikrodalga fırınlarıyla oynayabilirim. Böylece yemek pişerken fırın insan kulağının hissedemeyeceği ama çok şiddetli yüksek perdeli bir ton yayar, bu da beyinlerindeki kan damarlarını parçalayarak kalp krizi belirtileri bırakarak hepsini bir kaç saniyede öldürür.
The parasite is undetectable in the bloodstream.
Parazit, kan dolaşımında ortaya çıkmıyor.
Undetectable
Fark edilmiyor.
Otherwise they're undetectable.
Aksi takdirde bulunmaları imkânsız.
Breaks down into four parts, undetectable by x-ray. Discreet.
4 parçaya ayrılabiliyor, X ışınlarında fark edilmiyor.
The dose of neural toxins is very small, completely undetectable.
Nörotoksin miktarı çok düşük. Tespit edilmeleri neredeyse imkânsız.
In two weeks, it'll be undetectable.
- İki hafta içinde düzelir.
The bio-weapons used in the Gulf War were so ingenious as to be almost undetectable. Developed right in this very building.
Körfez Savaşı'nda kullanılan, bu binada geliştirilmiş olan biyolojik silahlar çok becerikliydi, neredeyse algılanamazlardı.
Undetectable to radar, infrared, even the human eye.
Radar, kızılötesi, hatta insan gözüyle görülmüyor.
An undetectable nuclear delivery system could transform your tiny country into a superpower.
Tespit edilemeyen bir nükleer teslimat sistemi küçük ülkenizi bir süper güce çevirebilir.
Before you enter your bid, Mr. Abi, let me remind you that an undetectable nuclear delivery system...
Teklifinizi girmeden önce Bay Abi, hatırlatayım tespit edilemeyen bir nükleer teslimat sistemi...
Or I could just send the slightest, almost undetectable signal.
Ya da sadece ince, algılanması zor bir işaret verebilirdim.
Its heart, that in flight contracted a thousand times a minute, slows until its beat is virtually undetectable.
Uçuş sırasında dakikada binlerce kes kasılan kalbi neredeyse hissedilemez dereceye gelinceye kadar atar.
We are also raising them as components... for undetectable and hypoallergenic weapons.
Ayrıca onları fark edilmeyen silah parçaları olarak kullanmak için yetiştiriyoruz.
If the Reetou waves are exactly 180 degrees out of phase with ours then their light and sound waves would be undetectable by us.
Eğer Reetou dalgaları bizle tam olarak 180 derece ters fazlıysa o zaman ışık ve ses dalgaları bizim için farkedilmez olur.
It's odorless, undetectable by the dogs.
Kokusuz, köpekler tarafından fark edilmez.
- Undetectable by anyone.
Hiç kimse tarafından fark edilmez
Rubin used cross-pollination to develop a strain of marijuana... that is not only remarkably potent... but also completely undetectable by any of today's standard drug tests.
Rubin polenleri karıştırarak bir tür marijuana üretti sadece çok etkili olmakla kalmıyor... bugünün uyuşturucu testleri ile belirlenmesi de imkansız.
They may have missiles up in orbit that are undetectable.
Şu anda havada tespit edemediğimiz füzeler olabilir.
- And it's all undetectable. - What?
- Bu ispat edilemez.
Insidious means undetectable at an early...
Yani erken dönemde saptanamayan...
Primitive, but undetectable... mimics heart failure.
İlkel ama belirlenemez... kalbi dayanamazdı.
Because the military just detected your undetectable hack into their satellite network and they're coming to kill us.
Çünkü uydu ağına yaptığınız tespit edilemez korsanlık girişimi az önce askeriye tarafından fark edildi. Bizi öldürmeye geliyorlar.
Where there's life there's hope faint, infinitesimal, miniscule, microscopic, virtually undetectable hope but hope, nonetheless.
Hayatın olduğu yerde umut da vardır. Küçücük, minicik, mikroskobik, gözle görülemeyecek bir umut olsa bile.
It's undetectable.
İzini bulamazlar.