Undisturbed tradutor Turco
179 parallel translation
I want to be left alone, and undisturbed.
Yalnız kalmak, ve rahatsız edilmemek istiyorum.
Obviously if the attack came first the powder would have remained undisturbed.
Açıkça belli ki, önce saldırı geldiyse pudra bozulmadan kalacaktı.
Where can we talk undisturbed?
Rahatsız edilmeden nerede konuşabiliriz?
When she arrives. Where can we converse undisturbed?
Geldiğinde, rahatsız edilmeden nerede konuşabiliriz?
I wasn't even impatient to get to Maurice, for we were, at last, going to have an undisturbed time together.
Maurice'i göreceğim için bile sabırsız değildim... çünkü rahatsız edilmeden vakit geçirecektik.
I want her to ripen undisturbed.
Müdahele edilmeden olgunlaşmasını istiyorum.
Even the listeners will be undisturbed.
Dinleyiciler bile farketmeyecekler.
And, Böckl, make sure we remain undisturbed!
Böckle, bizi rahatsız etmemelerini sağla!
- Will we be undisturbed here?
- Burada rahatsız etmezler, değil mi?
Grace, dignity, beautiful things left undisturbed.
Huzur, itibar, bozulmamış güzellikler.
Absolutely undisturbed.
Kesinlikle dokunulmamıs.
There I'll be undisturbed.
Orada daha rahat olurum.
You can sit here undisturbed.
Burada biraz istirahat edebilirsiniz.
- Undisturbed by affairs of state.
- Devlet işleriyle rahatsız edilmeden.
Well, not unless I had all day to crawl around undisturbed.
Bütün gün rahatsız edilmediğim sürece, sorun değil.
For that half hour, he must rest undisturbed.
Bu yarım saatte rahatsız edilmeden dinlenmeli.
Atmosphere and terrain are undisturbed.
Atmosfer ve zemin rahatsız edici değil.
May I work undisturbed somewhere?
Bir yerde rahatsız edilmeden çalışabilir miyim?
The Count believes very strongly in undisturbed rest.
Kont kesintisiz dinlenmenin yararlarına çok inanır.
Employees all inside able to stock display windows, undisturbed.
Çalışanların hepsi içeride... Rahat bir şekilde mücevherleri vitrine yerleştiriyorlar.
The austere beauty of the Namib remains undisturbed because man finds the region so intimidating, he hardly ever intrudes.
Namib'in haşin güzelliği halen kimse tarafından bozulmamıştır çünkü insanlar bu bölgeyi öyle korkutucu bulurlar ki, buraya hemen hemen hiç gelmezler.
However, chamber 3 was undisturbed.
Ancak üçüncü bölme bozulmamıştı.
The undisturbed chamber and the grave goods found in the area give us reason to date this find as we have.
Bölgede bulunan bozulmamış mezar odası ve mezar eşyaları bize... SENİ SEVİYOR UM... burasıyla ilgili bize bir tarih verdi. Sorusu olan?
Here I continued my research undisturbed by the distractions of modern civilization and far from the groves of academy.
Ve burada modern uygarlığın gürültüsünden rahatsız olmadan, Akademi'nin karmaşasından uzakta araştırmama devam ettim.
You'll be able to concentrate and work undisturbed,
Şu başladığın büyük amerikan romanına
You got 24 hours undisturbed.
24 saat rahatsız edilmeyeceksiniz.
We brought the book here where I could study it undisturbed.
Rahatsız edilmeden çalışabilmek için kitabı buraya getirdim.
It went well, and I was undisturbed by extraneous distractions.
İyi gitti ve dikkatimi dağıtacak ilgisiz şeyler olmadı.
They have lived undisturbed for 20,000 years because they are the only people in the world who know how to live without surface water.
20.000 yıldır rahatsız edilmeden burada yaşadılar çünkü dünyada, yüzey suyu olmadan yaşamayı bilen tek toplum onlar.
"Hopefully, it should remain undisturbed " and preserved until you uncover it in 1955.
" Umarım, siz onu 1955'te bulana kadar hiç ellenmeden orada korunabilir.
Destroying animal preserves which have been undisturbed for centuries.
Yüzyıllardır burada yaşayan canlılar katlediliyor.
Diversity if undisturbed by major changes, leads to more diversity.
Çeşitlilik, büyük değişimler olmadığı sürece daha çok çeşitliliğe yol açar.
Botanists, biologist, the chemists entomologist and all who wish to analyze the forest ecosystems will sometimes travel several thousand miles to reach a tiny airstrip and a research site that's largely undisturbed.
Bitki bilimciler, biyologlar, kimyagerler ve böcek bilimciler ve orman ekosistemini incelemek isteyen herkes büyük ölçüde el değmemiş bir araştırma sahasına ve küçük bir iniş pistine ulaşmak için kimi zaman binlerce millik bir seyahati göze almak zorunda kalacak.
I thought the boardroom would be a swell place to chat undisturbed.
Yönetim kurulu odasının rahatsız edilmeden muhabbet edilebilecek iyi bir yer olduğunu düşünüyorum.
I have done this so that you might try this new invention undisturbed ".
Bunu yeni buluşunu rahatsız edilmeden deneyebilmen için yaptım ".
Over the mysteries of female life is drawn a veil best left undisturbed.
Kadın yaşamının gizleri perde arkasındadır, - Karıştırmamak gerekir.
This place has been undisturbed for hundreds of years.
Buraya yüzlerce yıldır hiç ayak basılmamış.
But that was not enough to guarantee me an undisturbed night.
Fakat bu sessiz geceleri garanti edecek kadar yeterli değildi..
From that time on, it was to be a place of peace hidden and undisturbed throught eternity.
Bu zamandan sonra, sonsuza kadar barış yeri saklandı ve rahatsız edilmedi.
He did as he pleased undisturbed
Auteuil'de akrabalarından bir ev kalmış. Rahat rahat istediğini yapmış.
We have lived here for millions of years undisturbed, until the Malon came.
Malon buraya gelene kadar, milyonlarca yıl rahatsız edilmeden burada yaşadık.
Mr. Kaufman requires an undisturbed 90 minutes of meditation prior to filming.
Bay Kaufman çekimden önce rahatsız edilmeden, 90 dakika meditasyon imkanı sağlanacak.
We can make our preparations for the future undisturbed
Geleceğe dönük hazırlıklarımızı rahatsız edilmeden yapabiliriz.
Your swift and mighty vessel is undisturbed, traversing territories yet unmapped.
Süratli ve kudretli gemine dokunulmadı, henüz haritası çizilmemiş bölgelerde volta atıyor.
Along with undisturbed forest rhinos need mineral salt licks and also mud
El değmemiş orman boyunca gergedanların mineral tuzu yalamaya aynı zamanda da çamura ihtiyacı vardır.
There, the fish could grow to maturity undisturbed,
Oralarda, balıklar rahatsız edilmeksizin büyüyüp olgunluğa erişebilirdi.
Like the kelp forest, the health of the rain forest is maintained by the variety of its inhabitants as long as the natural balance is undisturbed.
Tıpkı su yosunu ormanları gibi yağmur ormanlarının da gelişimi doğal dengeye müdahale edilmediği sürece üzerinde yaşayan farklı türdeki canlılara bağlıdır.
- Ground's undisturbed.
- Toprak eşelenmemiş.
My friends can speak to him undisturbed.
Arkadaşlarım onunla rahatsız edilmeden görüşebilirler.
For centuries, it was home to creatures who lived on the island undisturbed.
Asırlarca burası bu adada rahatsız edilmeden yaşayan yaratıklara yuva oldu.
You must sleep undisturbed.
Rahatsız edilmeden uyumalısın.