Unexpectedly tradutor Turco
546 parallel translation
If something you never thought of scares you unexpectedly, do you think you could handle it?
Ya o engeller aniden karşına çıkıp seni korkutursa... -... baş edebilir misin?
She died so suddenly, so unexpectedly...
Çok beklenmedik şekilde öldü.
When a person dies unexpectedly, the person who remains sometimes have a difficult time accepting the death.
Biri aniden öldüğünde geride kalan ölümü kabullenmekte zorlanabilir.
- Yeah, you know, thinkin'that I might leave here unexpectedly.
Evet, bilirsin, buradan vakitsiz ayrılmış olabileceğimi düşününce.
- He came unexpectedly this morning.
- Bu sabah habersiz geliverdi. - Öyle mi?
Intelligent artist returns unexpectedly, finds treacherous friends.
Zeki sanatçı habersiz çıkagelir, hain arkadaşlarıyla karşılaşır.
The tear bomb went off unexpectedly in the hands of the bombing squad.
Bomba ekibinin elinde patlamış.
Rather unexpectedly, as a matter of fact.
Aslına bakarsanız çok ani oldu.
It was dark down here, and Mrs. Reed coming in unexpectedly frightened me.
Burası karanlıktı, Bayan Reed de ansızın gelince korktum.
- dropped in quite unexpectedly.
- beklenmedik bir şekilde geldi.
This is wonderful, your coming here so unexpectedly.
Buraya gelmen ne hoş. Hiç beklemiyordum.
Since you have returned so unexpectedly, since i can no longer meet you on a basis of, may i say, disinterested friendship, let us be frank with one another.
Madem beklenmedik bir şekilde döndünüz artık menfaatsiz bir dostluk düzeyinde görüşmemiz mümkün olamayacağına göre birbirimize açık davranalım.
Well, an old friend of yours turned up quite unexpectedly.
Eski bir arkadaşın beklenmedik bir biçimde ortaya çıkıverdi.
She comes in quite unexpectedly, and says something about not having any money.
Parasızlıkla ilgili bir şeyler söylüyor. Züğürt bir esmer...
Yes... I got some time off unexpectedly.
Evet, birden biraz boş zamanım oluverdi.
Back unexpectedly?
Beklenmedik bir dönüş?
She played a fairy and entered, quite unexpectedly, stark naked.
Bir periyi oynuyordu ve hiç beklenmedik bir şekilde sahneye çırılçıplak girdi.
Harvey told me last night that Mrs. McElhinney's Aunt Rose was going to drop in on her unexpectedly this morning from Cleveland.
Harvey dün gece bana, McElhinney'nin Cleveland'deki Rose teyzesinin aniden çıkıp geleceğini söyledi.
I am delighted to have it so unexpectedly restored to me.
Bu çantanın beklenmedik biçimde bana dönmesine çok sevindim.
The provincial is here unexpectedly.
Beklenmedik şekilde yönetici geldi.
Then, unexpectedly, one out of thousands of bullets ricocheted, striking something solid.
Sizin yüzünüzü kara çıkarmayacağım. Dirseğim!
Well, I took it for granted he came home unexpectedly... and she told him what she was going to do.
eve umulmadık şekilde geldi diyelim... Nanny de ona her şeyi söyledi farzedelim...
Darling, I couldn't help it. They showed up unexpectedly.
Hayatım, elimde değildi.
Jasio had turned up again unexpectedly.
Jasio yine hiç ummadığımız bir anda çıkageldi.
I came home unexpectedly one Christmas... and found my wife giving a friend of mine a present.
Noel günü habersiz eve geldim... ve karımı, bir arkadaşıma hediye verirken yakaladım.
Things have a way ofhappening so suddenly, unexpectedly.
Bazı şeyler aniden olur, apansızın.
A few years later, the little town of Montreuil sur Mer in northern France rose unexpectedly.
Birkaç yıl sonra Fransa'nın kuzeyindeki ufak Montreuil kasabası beklenmedik bir gelişme gösterdi.
Mr. Malcolm had to go to London unexpectedly last night.
Bay Malcolm, dün gece aniden Londra'ya gitti.
You see, Helen and I were engaged and everything was going along fairly smoothly, until one night she arrived here at the farm unexpectedly.
Ta ki bir gece buraya, çiftliğe beklenmedik bir şekilde gelinceye kadar. Çok korkunç. Size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
She arrived here one night unexpectedly.
Memnun mu oldun?
Something cropped up unexpectedly.
Beklenmedik bir iş çıktı.
It's hard to forget someone you lose so unexpectedly.
Beklenmedik bir şekilde kaybettiğin birini unutmak çok zor.
Death comes unexpectedly!
Ölüm habersizce gelir!
Death comes unexpectedly!
Ölüm beklenmedik bir şekilde gelir!
"I intended to take effectual care, " but death came unexpectedly, " like a thief, outwitting me, too quick for me.
kendimi düzeltmek istedim, ama ölüm bir hırsız gibi aniden geldi, çok çabuk oldu herşey.
Death comes unexpectedly.
Ölüm habersizce gelir.
Yes, death comes unexpectedly!
Evet, ölüm habersizce gelir!
My whole family turned up unexpectedly, like an earthquake!
Her şeyi annemle kardeşlerim başlattı. Bu akşam ansızın ortaya çıktılar.
Something came up unexpectedly and he needs you.
Aniden bir şey çıktı ve sana ihtiyacı var.
Yes, I did return unexpectedly.
Evet, beklenmedik bir dönüş yaptım.
She came out here - very unexpectedly - to discuss some mix-up about the children, and I merely suggested she put on something decent because you...
O aniden çıkıp geldi... .. beklenmedik bir şekilde. Bizim çocuklarımız hakkında karışık bir durumumuz varda ve bunu tartışıyorken ona öneriyordum..
He was an unexpectedly skilled swordsman.
Beklenmedik seviyede bir kılıç ustasıymış.
The target was you. But your schedule was changed unexpectedly and a passer-by who resembled you was killed.
Gerçek hedef sizdiniz ama programınız beklenmedik bir şekilde değişince sizin yerinize oradan geçen ve size benzeyen biri öldürüldü.
And now... I'm unexpectedly seated across from this unpleasant man.
Fakat şimdi... şu nahoş herifle karşılaştım.
When, unexpectedly, there she was, with a razor blade in her hand.
Sonra beklenmedik bir anda, Elinde jiletle o çıkageldi.
But here I could eat without being seen by Sylvie, who, in the crowded market, might appear unexpectedly.
Ancak burada yiyerek, kalabalık pazarda her an karşıma çıkabilecek olan Sylvie'yi görme şansım oluyordu.
Ladies and gentlemen, some visitors are about to drop in unexpectedly.
Bayanlar baylar, bazı beklenmedik misafirler tekneye damlamak üzere.
But what caused his heart to fail so unexpectedly?
Peki, kalbinin hiç yoktan durmasına yol açan neydi acaba?
A cat that the old man will come upon unexpectedly.
Yaşlı adamla ansızın burun buruna gelecek bir kedi.
We don't want to bump into them unexpectedly.
Beklenmedik bir anda onlara toslamak istemeyiz.
Alan, your father's been unexpectedly detained.
- Alan bir tanem - Baban beklenmedik şekilde alıkonuldu