Unhealthy tradutor Turco
536 parallel translation
I am trying to break free of anything unhealthy or damaging.
Sağlıksız ve zarar veren her şeyden kurtulmaya çalışıyorum.
Is it not considered unhealthy for a slave to be seen at a boat?
Bir kölenin bir gemide görülmesi pek iyi bir şey olmasa gerek?
It's a bit unhealthy, but...
Biraz sağlıksız bir yer, fakat...
Silence is unhealthy.
Sessizlik iyiye işaret değil.
Pierre, if it has this power why hasn't it also the power to destroy unhealthy tissue?
Pierre, bu güce sahipse Sağlıksız dokuyu neden yok edemesin?
By destroying unhealthy tissue it could heal all men of diseases
Sağlıksız dokuyu parçalayarak. Tüm hastalıkları iyileştirebilir
But this is horrible, unhealthy stuff.
Ama bu korkunç ve sağlıksız bir yaklaşım.
I can't go back to that sick, unhealthy street, the street I came from.
şu hastalıklı, sağlıksız sokaklara, geldiğim sokaklara geri dönemem,
I've been trained to face things that are sick and unhealthy, to make them better, not to run away from them.
Bu insanlardan kaçıp kurtulmak için değil, sağlıksız ve hasta yüzleri iyileştirmek için eğitildim.
But most of them turned out to be unhealthy.
Çoğunun sonu kötü oldu.
There must be something in the water here that's very unhealthy.
Suda hiçte sağlıklı olmayan bir şey olmalı.
There's an unhealthy air about the whole town.
Aslında bugün birşeyler olacak diye düşünüyorum.
Pretty unhealthy job.
- Sağlığa oldukça zararlı bir iş.
I felt that such a life was unhealthy and persuaded him to come and live here in the country.
Bu hayatın sağlıksız olduğunu düşündüm ve onu kırsalda yaşamaya ikna ettim.
Is the air unhealthy?
- Hayır doktor. Burada nefes mi alamıyorsun?
I say the word "love" is profaned when applied to their unhealthy shameless passion!
Utanmaz, ahlaksız tutkularına alet olan aşklarına ben olsa olsa kâfirlik derim!
You can see this idea is an obsession, an unhealthy one, if you ask me.
Bana sorarsan, bu takıntılı bir düşünce sağlıksız bir düşünce bunu görebilirsin.
People in that line of work almost never do quit, unless it's actually unhealthy for them to continue.
Bu tür iş yapanlar işlerini hiç bırakmazlar, devam etmek sağlıklarını bozmuyorsa tabii.
It's an unhealthy relationship.
Bu çok sağlıksız bir ilişki.
Ain't that unhealthy?
Sağlıksız olmaz mı?
In Scotland, marital life, full of bliss, in spite of the unhealthy weather.
İskoçya'da evlilik hayatı, mutluluk dolu sağlıksız hava koşullarına rağmen.
Why they bother us, poor guys... with "healthy" and "unhealthy"... All that hassle!
"sağlıklı" yada "sağlıksız"... bitmek bilmeyen tartışmalar işte!
If people only knew how unhealthy it is to to listen to people's talk people wouldn't bother to listen, and they would be ever so much healthier.
Eğer insanlar, diğer insanların dediklerini dinlemenin ne kadar sağlıksız olduğunu bilselerdi, bunu yapmazlardı ve çok daha sağlıklı olurlardı.
Unhealthy fat.
Yağ.
It's an unhealthy place.
Sağlıksız bir yer.
Better keep such unhealthy theories to yourself, Mr. Johnson.
Bu türden sağlıksız düşünceleri kendinize saklasanız iyi olur, Bay Johnson.
It's a very unhealthy state of affairs.
Çok sağlıksız bir durum bu.
It's unhealthy to remain in here immersed in your books.
Haklısınız. Bu küçük odada kitaplarınızın, defterlerinizin içine dalmış olarak kalmak çok sağlıksızdır.
No? That can lead to a normal, unhealthy situation.
Normal bir durumu ahlaksız bir hale yönlendirebilirler!
It's unhealthy.
Bu sağlıksız.
It's unhealthy.
Bu sağlığına dokunur.
You have an obsession about him, which is unhealthy and unnatural, and now that he no longer gives you comfort
Ona karşı doğal olmayan, ve sağlıksız... bir saplantı içindesin. Ve şimdi, sana daha fazla yardım etmediği için de...
In a place that's rather unhealthy.
Oldukça sağlıksız diyebileceğim bir yerde.
She thought it was somehow... unhealthy.
Bunun... sağlıksız olduğu görüşündeydi.
It's unhealthy to stay in your room clinging together all the time.
Sağlıksız odanda kal. hep birlikte tutunmuş.
A medium-sized, slightly unhealthy donk.
Orta şiddetli, oldukça sağlıksız bir zonklama.
That was some unhealthy card party I had going.
O gün o partide olanlar talihsizlikti.
There's nothing unhealthy about that.
Burada sağlıksız olan bir durum söz konusu değil.
However, I have noted that the healthy release of emotion is frequently very unhealthy for those closest to you.
Ancak fark ettim ki, duyguların sağlıklı dışavurumu sana en yakın olanlar için o kadar da sağlıklı değil.
I'm not asking out of unhealthy curiosity it's just that she's still too young to look after herself
Seni gereksiz yere meraklı olmaya yönlendirmiyorum. Sadece kendi başının çaresine bakmak için çok genç olduğundan soruyorum.
I urge you to conquer this unhealthy attitude
Bu sağlıksız tutumu aşmanı öneririm.
A precautionary measure in view of the unhealthy- -
Bir önlem, sağlık koşulları göz önüne alınarak...
It's carnal love. Abstinence is unhealthy, inhuman, and what's worse, counterrevolutionary!
Uzak durmak sağlığa zararlı, insanlık dışıdır ve daha kötüsü devrime aykırıdır!
At least four healthy sips, or two unhealthy swallows.
En azından dört sağlıklı yudum ya da iki sağlıksız yutma.
You know, a tsar's job is so unhealthy that we should be given free milk.
Çarlık etmek sağlığa zararlı, bu yüzden bize süt vermeliler.
Those were thought to be unhealthy... the opposite of what we now know to be true.
Onların sağlıksız olduğu sanılıyordu. Oysa bugün bunun tersini biliyoruz.
The society founded on the expansion of alienated... industrial labor becomes, quite normally from one end to the other, unhealthy, noisy, ugly, and dirty as a factory.
Tüm çevresini yeniden sekillendiren toplum, bu tasarinin tüm boyutlarinin somut temelini olusturan araziyi sekillendirmek için kendi özel teknigini gelistirmistir.
- No. It's unhealthy.
- Hayır bu çok zararlı.
Their bond was unhealthy.
Aşırı bir bağ vardı aralarında.
- But it seems so unhealthy here.
- Ama burası pis bir yer.
Painting "Down with the factory" was irresponsible but it has led to an unhealthy atmosphere in the factory
"Kahrolsun fabrika" yazmak sorumsuzcaydı ama fabrikada sağlıksız bir havaya yol açtı.