Unicorns tradutor Turco
289 parallel translation
And here, first of all, we meet a group of fabulous creatures of the field and forest, unicorns, fauns, Pegasus, the flying horse, and his entire family, the centaurs, those strange creatures that are half-man and half-horse.
Ve burada, ilk önce, yayla ve ormanlardaki olağanüstü yaratıklara rastlıyoruz, tek boynuzlu at, yarı keçi orman tanrısı, uçan at pegasus ve ailesi insan başlı atlar, centaurlar yarı insan yarı at olan o garip yaratıklar.
If he be so resolved, I can oversway him, for he loves to hear that unicorns may be betrayed with trees, lions with toils and men with flatterers.
Ne kadar gitmem dese de, ben kandırmasını bilirim onu. Bayılır dinlemeye gergedanın nasıl avlandığını fundalarla,.. ... aslanların ağlarla ve insanların dalkavuklarla.
And swans and peacocks and... unicorns.
Kuğular, tavus kuşları, tek boynuzlu atlar...
- For instance, what I told you about unicorns. - You haven't?
- Olmadın mı?
There are no unicorns.
- Örneğin tek boynuzlu atlarla..... ilgili söylediklerim. Orada o atlardan yok.
Because they have seen no unicorns for a while does not mean that we have all vanished!
Bir süredir tekboynuzları görmüyor olmaları bizim yok olduğumuz anlamına gelmez ki.
There has never been a time without unicorns.
Tekboynuzların varolmadığı bir zaman hiç olmadı.
Please, all I want to know is if you've seen other unicorns like me, somewhere in the world.
Lütfen öğrenmek istediğim tek şey evrenin bir yerinde benim gibi bir tekboynuz görüp görmediğin.
With them, he shall push the unicorns, all of them, to the ends of the earth.
Bu boynuzlarla evrende ne kadar tekboynuz varsa hepsini de sürdü.
Where are the other unicorns, and what is the Red Bull?
Diğer tekboynuzlar nerede ve Kızıl Boğa nedir?
He said I could find the other unicorns.
Diğer tekboynuzları bulabileceğimi söyledi.
I had forgotten that men cannot see unicorns.
İnsanların tekboynuzları göremediği unutmuştum.
If men no longer know what they are looking at, there may well be other unicorns in the world yet, unknown and glad of it.
İnsanlar hala neye baktıklarını bilmiyorlarsa,... pekala dünyada başka tekboynuzlar olabilir. Bilinmiyorlar ve bu benim için iyi.
A butterfly told me of a Red Bull, who pushed all the other unicorns to the ends of the earth.
Bir kelebek bana tekboynuzları çok uzaklara kadar kovalayan bir Kızıl Boğadan bahsetti.
In this shape alone you have some hope of reaching King Haggard and finding out what has become of the other unicorns.
Bu görünümle Kral Haggard'a az da olsa ulaşma şansın var. Böylece diğer tekboynuzlara ne olduğunu öğrenebilirsin.
Where do unicorns go?
* Tekboynuzların gittiği yeri
"Where do unicorns go?"
* "Tekboynuzlar neredeler diye"
Where do unicorns go?
* Tek boynuzların gittiği yeri
Where the unicorns go?
* Tekboynuzlar nereye gittiğini bilmez mi
The unicorns.
Tek boynuzları.
Each time I see the unicorns, my unicorns, it is like that morning in the woods, and I am truly young, in spite of myself!
Her seferinde tek boynuzları görüyorum, onlar benim tek boynuzlarım. Tıpkı bu sabah ormanlıklarda olduğu gibi, böylece kendimi çok genç hissediyorum.
Your eyes have become empty, as Lir's - as any eyes that - never saw unicorns.
Gözlerin boş boş bakıyor, Lir'inki gibi. Alelade bir göz gibi, sanki tek boynuzları görmemiş gibi.
We came here seeking unicorns and we have possibly found them, at last.
Tek boynuzları bulmaya geldik ve muhtemelen sonunda onları bulduk.
Driving unicorns into the sea.
Tek boynuzları denize sürüyordu.
If we do that, all the unicorns in the world will remain prisoner forever except one, and she will grow old and die.
Bunu yaparsak dünyadaki tüm tekboynuzlar biri dışında sonsuza kadar esir olarak kalacaklar ve kurtulan da yaşlanıp ölecek.
Unicorns may go unrescued for a long time, but not forever.
Tekboynuzlar uzun süre tutsak edilebilirler ama sonsuza kadar değil.
Of all unicorns, she is the only one who knows what regret is - and love.
Tekboynuzların içinde pişmanlığı ve aşkı bilen bir tek o var.
No. Unicorns are in the world again.
Haksızlık etme, tekboynuzlar dünyaya yeniden döndüler.
Unicorns.
Unicornlar.
They were unicorns.
Onlar unicornlardı.
( ALL GASPING ) Well, do you know I always thought unicorns were fabulous monsters, too?
Şey... Biliyor musunuz, ben de her zaman tekboynuzların muhteşem canavarlar olduğunu düşünmüştüm.
The Unicorns are dead, is this not true?
Unicorn'lar öldü, değil mi?
" joined to three Unicorns!
" 3 Unicorna ayrıldı.
Ever collect little ceramic unicorns?
Hiç tek boynuzlu at koleksiyonu yaptın mı?
I don't wanna sound like a queer or nothin', but I think unicorns are kick-ass.
- Oh dur, yunan mitolojisi. Evet, gördüm.
If you believe in angels, then why not unicorns or sea monsters or leprechauns?
Meleklere gerçekten inanıyorsanız tek boynuzlu atlara, deniz canavarlarına ve ayakkabıcı cinlere de inanmalısınız.
Do you think they might be unicorns?
Sence Unicorn olmasın?
Unicorns are horses. Those are sheep. And there's no horns there.
Onlar at olur, bunlar koyun.
It's all he has. That and unicorns.
Bir de tek boynuzlu atları var.
She's probably seen unicorns too.
Sheldon'ın davasında. Bu bir fırsat.
You see unicorns.
Hayalî hayvanlar görüyorsunuz Bay Maxwell.
Dementia's defined as belief in unicorns? - I'd call it a symptom.
Kişilik bölünmesini böyle mi tespit ediyorsunuz Tek boynuzlu atlara inanmayla mı?
So, I think I'll let them keep their unicorns. Discharge is unlawful.
Sanırım, onların tek boynuzlu atlarını korumalarına izin vereceğim.
Santa Claus, unicorns, belief in things you can't see.
- Noel Baba. Tek boynuzlu atlar.
Bring the case before the blond thing who believes in unicorns. She'll buy anything.
- Benim düşüncem, davayı tek boynuzlu atlara inanan, çıplak, koca sarı saçlı şeyin önüne getirmek.
Whipper allowed unicorns.
Whipper'ın önüne götüreceğim.
A couple of weeks ago, you said, "Let people have their unicorns."
Birkaç hafta önce, Sayın Yargıç siz, insanların tek boynuzlu atları olmasına izin verilmesini istemiştiniz.
Unicorns? Comas?
Tek boynuzlu hayvanlar...
Unicorns?
- Tekboynuzlar mı?
- Uh, I did take Lily to see the Unicorns.
- Lily'i, Unicorn'ları görmeye götürdüm.
- You told the doctor about unicorns?
- Kısa bir süre.