Unimaginably tradutor Turco
85 parallel translation
They recognise that there's time enough for unimaginably slow processes to have enormous effects on the Earth.
Hayal bile edilemeyecek denli yavaş süreçlerin Dünya üzerinde çok büyük etkiler gösterebilmesine yetecek kadar zaman olduğunu biliyorlar.
Unimaginably.
Akıl almaz bir şekilde.
Or maybe, other people have speculated, it was a spaceship of some unimaginably advanced extraterrestrial civilization in desperate mechanical trouble crashing in a remote region of an obscure planet.
Veya başka insanlar bunun, belki tahmin bile edemeyeceğimiz kadar gelişmiş, yabancı bir uygarlığa ait bir uzay gemisi olup mekanik bir arıza dolayısıyla gizemli bir diyarın kuytu bir yerine düşmüş olabileceğini iddia ettiler.
Are there radically different kinds of worlds unimaginably exotic forms of life?
Hayal gücünün ötesinde egzotik yaşam formları barındıran radikal ve farklı dünyalar var mı?
We would plunge down to emerge in some unimaginably exotic time and place.
Bu deliklere dalıp çıktığımızda kendimizi hayal edilemeyen ilginç bir zaman diliminde ve bölgesinde bulacağız.
Haphazard, morally neutral, and unimaginably violent.
Tehlikeli, ahlaki açıdan nötr ve inanılmaz derecede vahşi.
Did you know that the universe was haphazard, morally neutral and unimaginably violent?
Evrenin tehlikeli, ahlaki yönden nötr ve hayal edilmez şekilde vahşi olduğunu biliyor muydun?
Unimaginably penetrating, intense eyes, I assumed.
Hayal edilemeyecek kadar keskin olmalı diye düşünürdüm hep.
The vaults contained unimaginably beautiful artefacts made of jevonite, a rare, breathtaking stone.
Yeraltı mezarları, nadir görülen, nefes kesici bir taş olan jevonitten yapılmış, hayal edilemeyecek güzellikte eserler içeriyor ;
I went to visit Pampa... a region where it only rains once every 50 years... where life is unimaginably hard.
Pampa'yı ziyaret ettim... sadece elli yılda bir yağmur yağan bir yer... Hayat son derece zor.
Yet the dimensions of the cosmos are so unimaginably vast... units of measurement become... I've been kissed three times.
Evrenin boyutları o kadar uçsuz bucaksızdır ki ölçü birimleri... 3 kere öpüldüm.
Unimaginably worse.
Hayal edilemeyecek kadar kötü.
Unimaginably...
Tahmin bile edemezsin...
The price is unimaginably high, but you are, for all practical purposes, protected from the violence within you.
Fakat siz, daha kolay bir yol seçerek kendi içinizde şiddetten korunuyorsunuz.
unimaginably small, vibrating strands of energy called strings.
Buna ne isim verildiğini hatırlıyorsun değil mi? KÖPEK : Hav!
Each of these strings is unimaginably small.
Bu stringlerin her biri hayal edilemeyecek kadar küçüktür.
As the classic story goes, the vast universe we see today was once extremely small, unimaginably small.
Hepimizin bildiği hikâyeye göre, şu anda gördüğümüz muazzam evren bir zamanlar çok küçüktü, hayal edemeyeceğimiz kadar küçük.
Neanderthal's ice age way of life has made them unimaginably tough.
Neanderthaller'in yaşadığı buz devri onları inanılmaz dayanıklı yaptı.
- These hills are unimaginably rich.
- Bu tepeler inanılmaz bereketli.
But bythen I'll be CE0, and I will be fabulously, insanely, unimaginably wealthy.
Ama o zamana kadar CEO ben olacağım... Ve inanılmaz derecede... Hayal gücüne sığmayacak bir zenginliğe kavuşacağım...
Organizations like NASA, British Aerospace... are all trying to tap into this incredible, unimaginably large energy sea.
NASA gibi kuruluşlar bu hayal edilemeyecek kadar büyük enerji denizine adım atmaya çalışıyorlar.
If you think we are heartless, I assure you that the other side is unimaginably more brutal.
Eğer kalpsiz olduğumuzu düşünüyorsan, seni temin ederim ki diğer taraf hayal edilemeyecek kadar acımasız.
In this world, in an unimaginably strange place, a deep forest that we could suddenly fall into exists somewhere out there.
Bu dünyada hayal edilemez yabancı bir yerde dışarıda bir yerde, her an içine düşebileceğimiz derin bir orman var.
And the result of that collision of energies Is an unimaginably chaotic maelstrom of super hot dense plasma.
Bu çarpışma enerjisi inanılmaz derecede kaotik, süper-sıcak ve yoğun bir plazma girdabı oluşturur.
Therefor it must been ultimaclly, unimaginably small.
O halde, en sonunda tasavvur edilemeyecek kadar küçük olması gerekir.
It is unimaginably small and unimaginably hot.
Hayâl edilemeyecek kadar küçük ve hayâl edilemeyecek kadar sıcak.
In six short years from 1905 through to 1911, the atom had announced its existence with the fact that it was unimaginably small.
1905'ten 1911'e kisacik 6 yilda atomun varligi hayal edilemeyecek kadar küçük oldugu gerçegiyle birlikte duyuruldu.
Either God doesn't exist or he's unimaginably cruel.
Ama içgüdüleri iyi değilse, ya Tanrı gerçekten yok ya da hayal bile edemeyeceğin kadar zalim.
Each one contains unimaginably powerful magic.
Her biri hayallerin ötesinde büyü barındırır.
It's just 12 miles across, unimaginably dense
Uzunluğu 20 kilometre ama yoğunluğu ise hayallerimizin ötesinde.
In the instant of creation there must have been a time when the universe was nothing more than a single, unimaginably hot, fantastically small entity, the entire universe was made of just one thing, pregnant with possibilities.
Yaradılış anında, evrenin tek,.. .. hayal edilemez sıcak, inanılmaz.. .. küçük bir oluşum olduğu zaman olmalıdır,
They're unimaginably small, they were the first things in the universe, and they have multiplied to create every particle we see today.
Hayal edilemez şekilde küçüktürler, Evrendeki ilk şeylerdir, ve gördüğümüz her parçacığı oluşturmak için çoğalmışlardır.
Unimaginably wrong.
Telafisi olmayan bir hata.
I MEAN, JUST AN UNIMAGINABLY RAPID SPEED FOR US.
yani, bizim için hayal edilemeyecek bir hızla.
And I bet you that the real answer to the nature of our existence is gonna be more unimaginably amazing than we can possibly conceive.
Özür dilerim Meg. ama Tanrı olmanda neye inanacaz? Cevaplar nereden gelecek?
And it became unimaginably dry.
Ve hava hayal edilemeyecek kadar kurulaştı.
One day, in an unimaginably distant future, Antelope Slot Canyon will be as wide and as deep as the Grand Canyon itself.
Çok uzak gelecekte bir gün Antilop Minik Kanyon'u Büyük Kanyon kadar geniş ve derin olacaktır.
russia's wilderness is unimaginably vast.
Rusya'nın yaban ortamı hayal edilemeyecek kadar engindir.
I am unimaginably sorry about what happened to you, Violet.
Sana olanlardan ötürü inanılmaz derecede üzgünüm, Violet.
The void is unimaginably huge.
Boşluk hayal edilemeyecek kadar büyük.
I know that this is... An unimaginably difficult, grown-up decision, And it's not fair that you have to make it.
Bunun akıl almaz derecede zor bir yetişkin kararı olduğunu, bunu yapmak zorunda kalmanın haksızlık olduğunu biliyorum.
Venus has turned into an unimaginably oppressive world.
Venüs hayal edilemeyecek bunaltıcı bir dünyaya dönüştü.
We've worked out that the universe Is almost unimaginably ancient...
Kainatın neredeyse hayal edilemeyecek kadar yaşlı olduğunun farkına vardık.
A past that was both ancient and unimaginably different.
Bu geçmiş hem çok eski hem de hayal edilemeyecek kadar farklıydı.
Inflation suddenly takes hold - - an unimaginably rapid expansion of space smoothly spreading out that energy, bringing order to the Universe.
Aslıda aniden genişlemeyi durdurarak... uzayı düşünülemeyecek şekilde genişleterek enerjiyi sonsuz olarak yayarak evrenin içinde var ediyor.
E.T. probably isn't in our neighborhood, but the universe is unimaginably large.
E.T. muhtemelen komsumuz degil lakin kainat hayal edilemeyecek kadar genis.
What I'm about to ask of you is unimaginably difficult.
Ancak şimdi sizden isteyeceğim şey hayal edilemeyecek zorlukta.
The stakes are unimaginably high.
Bu savaşta kazanç ve kayıplar çok yüksek.
What could create such a monster - something so heavy and yet unimaginably small?
Robert Zubrin'in amacı Mars'ı yaşanabilir bir yuva yapmak.
So we're living in an unimaginably giant black hole.
Hatta beynin de, her şeyin.
Unimaginably wise.
Akıl almaz derecede vahşiydiler.